Bu yazımızda özellikle son yıllarda özel okullarda çalışan öğretmenlerin özlük hakları, mali problemleri, okul yönetimi ile ilgili yaşadıkları problemler ve her geçen gün derinleşen çalışma sorunlarını değerlendirmeye çalışacağız.

Eğitim hizmetinin etkin ve yararlı olabilmesi için kilit rol öğretmenlerdedir. Bu cümleyi her fırsatta kullanan birçok yönetici var ancak işin aslı kesinlikle böyle değil. Her yıl büyüyen -neredeyse her ile özel okul açan- şirketler, kişiler, vakıflar, dernekler milyarları bu lüks binalara çok rahat harcarken öğretmene harcayamıyor.

Milli Eğitim Bakanlığının kadrolu öğretmenine verdiği maaşın yarısını bile veremiyorlar. Her yıl büyük oranda değişen öğretmen kadrosuyla yollarına devam ediyorlar. Biliyorlar ki üniversiteden mezun olmuş binlerce öğretmen var. Sayı bu kadar çok olunca da ne versek olur, anlayışıyla hareket ediyorlar. Öğretmenlerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi hem okul hem öğretmen açısından önemlidir. Sadece günü kurtarmak hevesiyle ve hırsıyla küstürülen öğretmenlerin sayısı da her geçen gün artıyor.

'Gider B; M`de Ş; K`ta kasiyer olurum daha iyi!' diyen öğretmenlere rastlamak inanın gönlümüzü yaralıyor. Bu yara derin bir yara! Geleneksel, dini ve insani her türlü değerin yaralanması anlamına gelir bu derin yara! Tamiri mümkün olmayan gedikler açar gönüllerde. İlim ehli olan bu mümtaz eğitim ordusu kesinlikle dikkate alınmaya değer. Beklenen refah şartları imkânsızlıktan değil sadece neyi öncelediğimizle ilgili bir durum.

Özel okul öğretmenlerinin MEB öğretmenine göre çok daha fazla çalıştırıldığı ve aldığı paranın MEB öğretmeninden çok az olduğu temel sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Yöneticiler az para ile çok iş yaptırmaktan başka bir şey düşünmüyor hep bizlerden özveri bekliyor`` aşağıda kaynağı verilen makaleden alınan bu cümle de çok şeyi anlatıyor aslında. Olması gerekeni, doğru olanı herkes biliyor ancak kanunların ya da piyasanın açıklarından yararlanarak ve birçok şeyi duymazdan gelerek yol almaya çalışıyorlar. 

Bütün özel okullar böyledir demek kesinlikle yanlıştır. Gerçekten de piyasa ve MEB şartlarından çok daha iyisini sağlayan özel okullar da var ancak bunların sayısı iki elin on parmağını geçmeyecektir. 

`height= 

'(; ) Özel okul öğrencilerinin tatmin düzeylerinin yüksek olması, okul ve öğretmenlerinden memnun olmamaları, her zaman isteklerinin yerine getirilme arzusu, ders içinde yaşanan problemler (Dersi anlamama, ders disiplinine uymama, ödev yapmama) temel sorunlar olarak tespit edilmiştir. Özel okul öğretmenleri ile yapılan mülakatlarda öğrencilerin genel olarak (burslu öğrenciler hariç) aile gelir düzeylerinin iyi olması ve beklentilerinin aileleri tarafından karşılanması sonucunda doyum düzeylerinin yüksek olması sonucunu ortaya çıkarmaktadır.'

Bu sebepler beklentileri her geçen gün daha da yukarılara taşıyor. Veliyi ve öğrenciyi memnun etme çabaları verilen tavizlerin sayısını her geçen gün yukarılara tırmandırıyor. Özel okulların büyük çoğunluğu doğru ve faydalı olanı, asıl olması gerekeni değil de velinin ve öğrencinin -eğitime ve ideal olana ters olan- arzularını, beklentilerini nasıl olur da yerine getiririm kaygısına düşmüştür. Bu kaygı o kadar ileri seviyelere ulaşmış ki artık doğru olanı, olması gerekeni hatırlayan bile yok. Elbette hatırlayan da vardır ancak dediğim gibi sayısı çok az.

'Bazı öğrencilerin yetiştirilme tarzlarından dolayı ev içerisinde bütün isteklerinin yerine getirilmesi, bir dediğinin iki yapılmaması çocuğun davranışlarını etkiliyor ve çocuk aynı durumun okulda da yaşanmasını istiyor öğretmenler tarafından bütün isteklerinin yerine getirilmesini istiyorlar.'

Yorulmadan dinlenmeye çalışan, acıkmadan her gördüğünü mideye indirme telaşında olan ve hiççaba sarf etmeden en iyisini olurum diyebilen, içi bomboş bir özgüvenle çalım satan öğrenciler bunlar. Oysa biz 'Emek olmadan yemeğin, zahmet olmadan rahmetin, zorluk olmadan kolaylığın olmayacağını yaşayarak öğrendik.' Kısacası kendi ellerimizle kendi geleceğimizi yok ediyoruz.

Eğitimin asıl öznesi öğretmen bu kadar ucuz, bu kadar değersiz olmamalı. Gıdanın bittiği bir zamanda paranın yenmediğini bir neslin bir bardak su vermediğinde de asıl meselesinin abcd şıkları öğretmek olmadığını anlarız. Anlarız anlamasına da çok geçolabilir o zaman.

'Özel okullarda ki öğretmenler para vererek çocuklarını okula gönderdikleri için öğretmenlerden beklentileri de çok yüksek oluyor. Bu durumda velilerin tatmin edilmesi de oldukça zordur.'

Her çocuk özeldir ancak her çocuk akademik anlamda başarılı olmak zorunda değildir. Her birinin ayrı bir ilgisi ve algısı olduğuna göre neden hepsinden aynı başarıyı bekliyoruz anlamak mümkün değil. Özel okula verince çocuğun algısı, fıtratı değişmiyor ki! Velilerimiz aynı mı ki çocuklar aynı olsun! 

Biz hayvanat bahçesindeki tüm hayvanların kavak ağacına çıkmasını bekliyoruz. Bunu beklemek ne kadar tuhaf ve mantıksız ise çocuklardan da aynı başarıyı beklemek bir o kadar yanlıştır. Eğitim konusuna gelince parayı veren vermeyen herkes ahkâm kesiyor, bilmeyen yok. Sadece öğretmenler bilmiyor ne yapacağını (!) Yapılması gerekenler kitaplar dolusu makalelerle farklı konferanslarla anlatılıyor ancak havanda su dövmekten öteye gidemiyoruz. 

Sayısı yüz binlerle ifade edilen özel okul öğretmenleri patronların iki dudağı arasından çıkacak kararlarla idare ediliyor. Aynı ilkokullarda, ortaokullarda, lise ve üniversitelerde okuyan ve iş yükü çok daha fazla olan bu sessiz çoğunluğun sesini duyurmak da yine bu sessiz topluluğa kalmış durumda. Bu da anlaşılması namümkün bir olay. Mevzu derin gece uzun ancak sabah yine sekizde işe gitmek zorunda olan bu insanlar olacağı için kısa sözle yetinelim.

Makaleden aldığımız aşağıdaki özet cümleleri verdikten sonra kapanış satırlarına yer vermeye gayret edelim.

(; )

'Özel okul öğretmenlerinin sorunlarını çözmek için asıl sorumluluk devletin yapacağı düzenlemelerdedir. Özel okul öğretmenlerinin çalışma koşullarının iyileştirilmesi için devlet  

  Özel okullarda çalışan öğretmenlerinin sözleşmelerle ilgili iş güvencesini düzenleyeceği yasalar ile sağlamalı, 

  Özel okul öğretmenleri için bir taban ücret belirlenmeli ve bu durum ciddi bir şekilde ilgili kurumlar tarafından denetlenmeli, 

  Özel okullarda yönetim, veli, öğrenci ilişkileri eğitim felsefesine uygun temel üzerine kurulmalı ve takip edilmeli, 

  Özel okullarda çalışan öğretmenlerin özlük hakları daha iyi düzeye &ndash en az MEB öğretmeni hangi haklara sahipse oraya- yükseltilmelidir. 

Sonuçolarak eğitim toplumları geleceğe güvenle taşıyacak en önemli araçlardan birisidir. Eğitimin kalitesi ve verimliliği öğretmenin mutluluğu, işini sevmesi ile aynı doğrultuda gelişmektedir. Bu yüzden özel ve kamu sektörü fark etmeksizin tüm öğretmenlerin çalışma koşullarının daha iyi düzeye yükseltilmesi toplumların gelişmesi için önemli bir etkendir. (; )

Meselemiz kesinlikle bağcıyı dövmek değil üzüm yemektir. Daha mutlu ve daha âdil bir çalışma hayatını hep birlikte inşa etmeliyiz. Başta devletin sonra kurumların ve bireylerin atacağı adımlara kesinlikle ihtiyaçvardır. 

Özel okulların büyük bir yük aldığı, eğitime farklı bakış açıları getirdiği de yadsınamaz. Sanat, bilim, edebiyat, spor ve sosyal alanlarda da kayda değer yeniliklere, başarıla imza attıkları da bir gerçektir. Eğitimin gökkuşağını oluşturan özel okullar kendi haline bırakılamayacak kadar değerlidir. 

Özel okulları özel yapan öğretmenler de özel birinin gördüğü muameleyi her anlamda görmelidir vesselam;

Yararlandığımız kaynak: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1097859