Prens Sabahattin Türkiye`de sosyolojinin kurucularındandır. Bu makalede onun fikirlerini ve Türkiye pratiğindeki serüvenini ele alacağız. Burada -bilebildiğimiz kadarıyla- bir iddiayı da tartışmaya açacağız. Bu iddia kısaca 'Türkiye cumhuriyeti tarihi aynı zamanda Prens Sabahattin`in fikirlerinin de uygulamaya çalışılmasının tarihidir'. şeklinde ifade edilebilir. Bir bakıma Cumhuriyet devrinde devletimizin ideali Prens Sabahattin`in savunduğu fikirlere ulaşmak olmuştur da diyebiliriz.

Bir gün Prof. Dr.Ü mit MERİÇ`in bizlere anlattığına göre, şu anda yüz yaşını aşan sosyoloji hocalarımızdan Prof. Dr.Cahit TANYOL bir gün rahmetli Vehbi KOÇ`u ziyarete gider. KOÇ`un oturduğu masanın arkasında asılı bulunan Atatürk portresine gözü takılır ve rahmetliye 'Buraya Atatürk`ü değil, asıl Prens Sabahattin`i asmalısınız' der. Aslında Vehbi KOÇ`un yaptığı ve Cahit TANYOL`un söylediği de doğruydu. Çünkü,Birinci İzmir İktisat Kongresinin özü,Prens Sabahattin`in fikirleri doğrultusunda muasır medeniyet seviyesine yükseleceğimizdi.Bu işin pratikteki en önemli uygulayıcısı ise elbette Atatürk`tü.

Kimdir bu Prens Sabahattin? Neleri savunmuştur? Ne düzeyde etkili olmuştur?

Sosyolog ve siyaset adamı olan Prens Sabahattin 1877 de İstanbul da doğdu. Padişah Abdülmecit in kızı ve II.Abdümecid in kardeşi Seniha Sultan ile Damat Mahmut Celaleddin Paşa nın oğludur. Özel öğrenim gördü.

II.Abdülhamid in yönetimini eleştirdiği için gözden düşen ve baskı altında tutulan Mahmut Celalettin Paşa, 1899 yılında Fransa ya kaçarken çocukları Sabahattin i ve Lütfullah ı da birlikte götürmüştü. Sabahattin, Paris te siyaset adamları ve toplumbilimciler çevresiyle ilişkiler kurdu. Abdülhamid in saltanattan uzaklaştırılması, Meşrutiyet in ilanı amacıyla yurt dışında mücadele sürdüren Türk aydınlarını bir araya getiren 1902 deki Birinci ve 1907 deki İkinci Jön Türk kongrelerini topladı. Teşebbüsi Şahsi ve Ademi Merkeziyet Cemiyeti ni kurdu. 1906 yılında Terakki dergisini yayınlayarak, yönetimde ademi merkeziyet(yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılmasını) ve iktisatta telebbüs-i şahsi (özel girişimciliği) ilkelerini savundu.

II. Meşrutiyet ten sonra İstanbul a döndü, Osmanlı Ahrar Fırkası nı kurdu (1908).Merkezi otoriteye karşı çıkan görüşleri, İttihat Terakki nin yönetim anlayışıyla çeliştiğinden İttihatçılarla arası açıldı. Buna karşın görüşleri asker ve sivil aydın çevrelerde taraftar kazandı. İstanbul da düzenlediği siyasal toplantılar sırasındaki konuşmaları nedeniyle bir süre tutuklandı. Baskılardan kurtulmak için gittiği Mısır dan, I. Dünya Savaşı nın sonunda döndü. Cumhuriyet döneminde 0smanoğulları ülkeden çıkarılınca (1924) önce Fransa ya, daha sonra İsviçre ye yerleşti.30 Haziran 1948 de İsviçre nin Nechautel kentinde vefat etti. Vefatından bir süre sonra kemikleri Türkiye ye getirilerek Eyüp mezarlığında babasının kabri yanına gömüldü.

Başlıca eserleri Teşebbüsi Şahsi ve Tavsii Mezuniyet Hakkında Bir İzah (1918) Türkiye Nasıl Kurtarılabilir? Mesleki İçtimai ve Programı (1918) ile İttihat ve Terakki Cemiyetine Açık Mektuplar-Mesleğimiz Hakkında 3. ve Son Bir İzah`dır. (Eski Yazı), [Hazırlayan: Satvet Lütfi], 1327, 138 S., İstanbul.

Prens Sabahattin Türk düşünce hayatına sosyolojik bakışı getirmeye çalışan öncü düşünürlerimizdendir. Bu anlamda Türkiye`de sosyolojinin kurucularındandır. Sosyolojide ilk defa monografi yöntemini kullanan Fransız maden mühendisi ve sosyologu Frederich Le Play`in görüşlerinden etkilenmiştir. Onun meşhur Avrupa İşçileri isimli eserini okumuş,onun devamcılarından Edmond Demolins ile hukuk oluşturmuş yine Le Play ve devamcılarının kurduğu Science Social (Toplumbilimi cemiyeti) cemiyetinin fikirlerini benimsemiş son olarak ta bu düşünceleri Türk toplumunu kurtaracak reçete olarak görmüştür.Bir bakıma Tanzimat aydınlarının tümü gibi devleti nasıl kurtarabiliriz? sorusuna çare aramış ve bunun cevabını da Batı`da bulmaya çalışmıştır.

Prens Sabahattin, Ziya Gökalp in Durkheim dan etkilenerek öne sürdüğü toplumcu görüşe karşı, Le Play in bireyci anlayışını savundu. Edmond Demolins in Anglo-Saksonların Ü stünlüğü Neden İleri Geliyor adlı yapıtı, görüşlerinin temelini oluşturdu. Demolins toplumları, zümrelerin hakim olduğu ve kişilerin önem kazandığı toplumlar olarak ikiye ayırıyordu. Bireylerin önem kazandığı toplumlarda, toplumsal zümreleşmenin, bireyin çevresinde oluştuğunu söylüyor, Anglosakson ülkeleri örnek vererek bu tür toplumların geliştiğini öne sürüyordu. Prens Sabahattin, çeşitli tarihlerde yayımlanan yapıtlarında, Osmanlı Devleti nin çöküşünü, bu görüşler doğrultusunda, zümrelerin egemen olduğu bir toplum olmasıyla açıkladı, merkezi otoriteye karşı ve bireysel girişimciliğe destek veren bir yaklaşımı savundu.

Yine Le Play ve devamcıları kendilerine en önemli rakip olarak Sosyolojinin bir başka önemli kurucularından Emile Durkheim`in görüşlerini seçmişlerdi. Doğa bilimlerinin yöntemlerine sıkı bağlı olan bunlara göre Durkheim bilim yapmıyordu.Yaptığı sosyal felsefe idi.Prens Sabahattin`de Türkiye`de kendisine rakip olarak Durkheim`den en çok etkilenen Ziya Gökalp`i görmüştür.

Prens Sabahattin`in fikirlerini birkaçnoktada toplamak mümkündür. Buna göre

a-Kamucu özelliğimizden sıyrılıp, bireyci bir toplum yapısına geçmeliyiz.

b-Yerel yönetimlerin idari yetkileri genişletilmelidir.(Adem-i merkeziyet)

c- Özel mülkiyet hakim kılınmalıdır.

d- Azınlıklara bağımsızlık verilmelidir.

e- Liberalizm yani özel girişim hakim olmalıdır.(Teşebbüs-ü şahsi)

f- Mevcut yapıyı dönüştürecek yegane unsur da eğitimdir.

Ana hatlarıyla ifade ettiğimiz ifade etmeye çalıştığımız bu görüşleriyle Prens Sabahattin her ne kadar entelektüel kaynakları Fransız düşünürleri olsa da,İngilizlerin bireyci-liberal sistemini önerecektir.Çünkü o,sorunun temelini Toplumsal yapıda görmekte ve bunu da İngilizlerin yönetim ve iktisadi hayat tarzlarının Osmanlıya tatbik edilmesiyle çözümlenebileceğini düşünmektedir.

(Önümüzdeki hafta da bu konuya devam edeceğiz.)