`height=

Sitemiz köşe yazarı Dr. Göktan Ay`ın, Prof. Dr. Selahattin Turan (Bursa Uludağ Ü niversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü)  ile yaptığı söyleşiye devam ediyoruz.

AY:  Müziği, türküleri ve şarkıları seviyorsunuz. 'Bize ikinci bir okul lazım özgürleşmek, kendimizi tanımak, kendimizi fark etmek, sanat ve estetikle içiçe bir eğitim yaşantısı için' diyorsunuz. 'İkinci okuldan' kastınızı öğrenebilir miyiz?

TURAN: Çocuğun bütün yönleriyle kendini keşfedeceği, tanıyacağı, ifade edebileceği, kendi özgür ve özgün ruhunun ufkunun yürüyeceği, biricikliğini koruyacağı kendine, ülkesine hatta bütün insanlığa yararlı olabilmesi için doğuştan var olan potansiyelinin %100 ortaya çıkmasına katkı verecek okul.

AY: Günümüzde çok fazla esersiz profesör var.  2021`de de yayınlarınız oldu. Siz,  neden yayın yapıyorsunuz ki? Zorlayan bir yönetmelik/kanun da yok!

TURAN: Bilimde esas olan 'doktoradır.' 'Akademik saygınlık' unvanla değil 'üretkenlikle' sağlanır. Akademisyenlik bir yaşam tarzıdır. Unvanlar çok önemli değil. Fakat Türkiye`de akademisyenlerin büyük çoğunluğu, özellikle yeni nesil akademisyenler, bir an önce profesör olmak için uğraşıyor. Ben ilkokulu, ortaokulu, liseyi, üniversiteyi ve lisansüstü eğitimimi devlet bursu ve imkânlarıyla okudum. Türkiye`de üreten insanların sisteme rağmen ürettiğini düşünüyorum. İyi niyetle çalışmaya devam ediyorum, bu bozuk düzene rağmen.

`height=

AY: Yeni yayımlanan 'Gençlik Liderliği-Lider Bir İnsan/GençNasıl Olunur? Modüler Eğitmen Uygulama Rehberi/El Kitabı'nda okuyucuyu neler bekliyor?

TURAN: Türkiye gençnüfusa sahip büyük bir ülke. Dünyada, birçok ülke, gençlik sorunları ile karşı karşıyadır. Birçok ülke kendi gençlik sorunlarını çözmek için özgün modeller geliştirdi. Biz de değerli meslektaşlarım ile birlikte söz konusu gençlik sorunları kapsamında gençlerin liderlik becerilerinin geliştirilmesi ve gençlerin kendilerini keşfetmeleri için modüler bir kitap hazırladık. Kitapta gençlerin kendilerini tanımaları/keşfetmesi için 9 modül geliştirdik. Bunlar: 'liderliği anlamak, liderlik ve kendini tanımak, liderliğin yapı taşları, liderlerin davranışları, hedef koyma ve ülkü sahibi olma, sorun çözme ve karar verme becerileri, iletişim becerileri, milli ve özgün bir duruşa sahip olma, filmlerde liderlik.'

`height=

AY: Yeni yayımlanan ve çeviri editörlüğünü yaptığınız 'Mültecilerin Eğitimi İçin Okul Liderliği' kitabında  okuyucuyu neler bekliyor?

TURAN: Bu kitabın İngilizce, Routledge yayınevi tarafından İngiltere`de yayımlanan versiyonuna, şöyle bir değerlendirme yazısı yazmıştım: 'Khalid Arar ın  Mültecilerin Eğitimi için Okul Liderliği`  kitabı, okul liderliğinin rolünü ve politika analizi kılavuzlarını ve mülteci eğitimiyle ilgili güncel araştırma bulgularını küresel bağlamda inceleyen ilk kitaplardan birisi olma özelliği taşımaktadır. Bu kitap, paha biçilmez bir kaynak mülteci eğitimi ile ilgilenen eğitim liderleri, politika yapıcılar ve akademisyenler tarafından mutlaka okunmalıdır.' Bildiğiniz gibi Türkiye mülteci konusunda 1. İstasyon ülke. Ü lkemizde bugün milyonları bulan mülteci bulunmaktadır. Bu mültecilerin, başta Türkçe olmak üzere, eğitimleri ve Türk toplumuna uyumlarını sağlayacak, bilimsel politikalara ihtiyaçvar. Bu çeviri, okul yönetimi alanında mülteci çocukların ve yetişkinlerin eğitiminde karşılaşılacak sorunlara özgün çözümler üretmesi bakımında önemli olduğunu düşünüyorum. Her okul müdürü ve eğitimde politika yapıcının mutlaka okumasını öneririm.

AY: Ü niversitelerde kadrosu olmayan bölümler ya da az bir kadroyla eğitim yapılan bölümler hakkında neler düşüyorsunuz?

TURAN: Bu bölümler kapatılmalıdır. Türkiye uzun erimde üniversite birleştirmelerine gitmek zorunda kalacak. Ü niversite terkler, kontenjanları boş kalan, tercih edilmeyen bölümler sayısında her geçen gün artış var. Türkiye açık lise ve açık üniversiteye kayıyor. Türkiye`de her akademisyen 'hangi bilim, anabilim dalında doktora yaptıysa' söz konusu 'bilim, anabilim dalına ataması yapılmalı.' Herkesin her bölüme atanabilme veya nerede boş kadro varsa oraya atama/atanma pratiğinden vaz geçilmelidir. Yapılacak bir yasal düzenleme ile her akademisyen doktorasını yaptığı bölüme atanması sağlanmalı, anabilim ve bilim hatta bölüm akademik kültürünün oluşması için çaba sarf edilmesi lazım. Bölüm ve anabilim dalı kültürü her geçen gün zayıflıyor, bozuluyor. Akademik kültür yozlaşması var. 

AY: Büyük bir istekle kurulan Türkiye Eğitim Fakülteleri Dekanları Konseyi`nden hiçses çıkmıyor.  Yararlı olmadı mı? Yoksa gereksiz miydi?

TURAN: Yararlı olmadı. Ben de bu konseyin başkanlığını yaptım. Olacağını da düşünmüyorum. Dekanlar zaten YÖK tarafından atanıyor. YÖK tarafından atanan bir kişinin YÖK`ün veya STK`ların,iktidarın veya muhalefetin eğitime dair aldığı kararalar eleştirmesi mümkün değildir. Bu organ bir tür, diğer dekanlar konseyleri gibi, YÖK`ün aldığı kararları meşrulaştırma aygıtı olarak işlev görmektedir. Bu tür yapılar bağımsız, özerk ve akademik özgürlük ve güvencenin sağlandığı toplumlarda yararlı olur. Bizde bu konsey çalışmadı. Kaldırılmasında yarar var diye düşünüyorum.

AY: Eski Yeni YÖK, Eğitim Fakülteleri ders plan ve programlarının altından kalkamayınca, 'özgürleştiriyoruz' deyip, yetkiyi Fakültelere bıraktı. Ama hiçbir Fakülte ve Bölümde bir çalışma yapılmadı. Bu konuda bilgi alabilir miyiz?

TURAN: Talim Terbiye Kurulu`nun 9 nolu kararı gereği Türkiye`de her üniversite mezunu, -ilahiyat fakülteleri hariç/pedagojik formasyon dersleri söz konusu fakültelerin içine gömülmüştür- pedagojik formasyon sertifikası almak koşulu ile öğretmen olabilmektedir. Öğretmen eğitimine dair bu ve benzeri sorunları tartışmadan önce Türkiye`nin oldukça zengin olan, 'geçmiş öğretmen eğitimi deneyimine dayalı, özgün bir öğretmen eğitimi modeli' geliştirmeli. 

`height=

AY: İşte son yıllarda en çok şikayet edilen konuya sizin önemli sözünüz 'Toplumu ve kurumları -okul ve üniversite dahil- lakaytlık bitirir.' Açar mısınız?

TURAN: Başarılı okul ve üniversitelerin iki tipik özelliği: 'Çok çalışma ve disiplin.' Çok çalışma ve disiplin bu kuramların esasını oluşturur.

AY: Geleceğe dair uyarılarınız var 'Türkiye için 2050 yılına kadar -her alanda- stratejik insan kaynağı planlaması şart. En tehlikeli israf insan kaynağı` israfıdır. Herkesin kendi çocuğunu ve yakın çevresini düşünmesi/kurtarmaya çalışması, toplumsal sorunları, daha da içinden çıkılmaz hale getirir.' Sözünüz kim(ler)e?

TURAN: Türkiye Cumhuriyeti`nin ve Türk toplumunun gelecekteki yerini, 'bugünkü eğitim ve bilim kurumlarının niteliği' belirleyecek. Türkiye`nin uzun erimde kendi insanına ve insanlığa katkı verebilme kapasitesi vardır. Bunun için 'en seçkin insanların çalıştığı' bir yükseköğretim düzeni ve 'hiçbir çocuğun elenmediği ve nitelikli eğitim aldığı' bir eğitim sistemi kurmak ön şarttır. Eğer eğitimde bu vasat ile gidersek geleceğimizde bu vasatta olur diye düşünüyorum.

AY: Eklemek istediğiniz bir konu var mı?

TURAN: Çok çalışmak, iş disiplinini bozmamak lazım sonucu zamana bırakmak.

AY: Çok teşekkür ederiz;

TURAN: Ben teşekkür ederim.