Ü ÇÜ NCÜ BÖLÜ M

Hazret-i Pî r Rahmet Kerî m Hazretleri`nin halifelerinden Ü stad Sami Tokgöz ile yaptığımız gönül sohbetinin üçüncü bölümünü İttifak gazetemizin değerli okuyucularının irfanlarına arz ediyorum.

Ü stad Sami Tokgöz: 

(; ) Bir seferindeki davetinde onun çok sevdiği Rahî mullah isimli bir kardeşimiz var, onun evindeydik. Bizim böyle antikalarla ilgilendiğimizi bilen birileri de vardı orada. Onlar da bir şey getirmişler, Türkiye`de bir koleksiyoner için eksperlik yapmamı arzu etmişler, ben de 'olur, getirin' dedim. O gün Pakistan`ın Hac Bakanı da Peşaver`e Hz. Pî r`i ziyarete gelecek. Biz de o akşam bir yere yemeğe davetliyiz, yemekten sonra dergâha geldik. Hac Bakanı gelmiş. Hazreti bir koltuğa oturtmuşlar, yanında bir koltuk daha var. Ben huzura varınca bulduğum ilk münhal yere oturdum. Etrafındakiler hemen 'olmaz, burayı size ayırdık' dediler. Ben kendilerine 'olmaz, Hac Bakanı var' şeklinde mukabelede bulundum. Adam aynı zamanda sadece Bakan değil, Hazret-i Pî r`in şeyhlerinin torunu, belirli, seyyid bir aileden geliyor, ilim ehli, yaşça da benden büyük. 'Lütfen orayı Hac Bakanına ayırınız' dedim. 'Hayır, Hazret`in talebi böyle, siz oturacaksınız' dediler. 

'Yanında padişah ile dilenci aynı seviyede.'

Yanında padişah ile dilenci aynı seviyede. Dilenci geliyor ilgileniyor. Dilenci dergâha bizim buranın parasıyla yirmi beş kuruş getirmiş, -böyle kâğıt halinde- verecek. Hazret onu da alıp arkasındaki görevlilere uzatıyor. Yani 'niye getiriyorsunuz, niye veriyorsunuz?' gibi bir yaklaşımı yok. 

'Meclislerde duaları fakire yaptırmayı tercih ettiler.'

Her gittiğimiz yerlerde duaları fakire yaptırmayı tercih ettiler, yanlarında birçok ehli ilim kimseler varken. Ben de Hazret`i kırmamak adına, emirleri doğrultusunda naçizane elimden geldiğince duaları okumaya gayret ettim. 

`height=

Hazret-i Pî r`in halifeleri kimler?

Halifeleri var belirgin olarak etrafında. Birisi aynı zamanda ağabeyinin de oğlu Pî r Said Hüseyin. Onların tabiriyle söyleyecek olursak Sahip Said Hüseyin Efendi. Şu anda Hazret`in yerine de şeyhliği deruhte ettiren zat. Aynı zamanda yine Çiştî yolunda halifesi -'Pî r' diyelim- Sahip Ali Zaman Çiştî kardeşimiz. Çok gayretli, çok çalışkan birisi. Yine Sahib Ali Zaman kardeşimizin de kardeşi olan Selim Efendi var. Ona genelde 'Kâdirî Baba' diyorlar. Kâdirî tarikatından ders veriyor. 

'Hazret-i Pî r`in halifeleri insanlığa nasıl hizmet edebiliriz`in gayreti içerisinde.'

Ve hepsi orada 'insanlara nasıl hizmet edebiliriz'in gayreti içerisindeler. Fakir de burada hizmet etmeye gayret ediyor. Halifeleri böyle... 

Halifelerin hususiyetleri üzerine de bir bahis açalım dilerseniz;

Maalmemnuniye; Bütün halifelerinde ve çevresindeki insanlarda görülen hususiyet çok edepli, kibar ve temiz insan olmaları. Belki hac ve umre intibalarımızda Pakistanlıların biraz 'larç' oldukları fikriyatına kapılmış olabiliriz. Oraya gittik, durumun hiçde öyle olmadığını müşahede ettik. Bizi götüren arkadaşlar önce 'yemekleri falan yiyemeyiz' demişlerdi. Hâlbuki o kadar lezzetli yemekler yapıyorlar, o kadar güzel şeyler hazırlıyorlar ki hayret edersiniz. Yemekleri bizim damak zevkimize de çok yakın. 

`height=

Lisanları;

Peştuca konuşurlar, Peştular daha bir başka insanlar. Muhataplarına karşı çok hürmetkârlar. Ve bunların tamamına yakınının da kerâmetleri vardır. Ben oraya gittim, tabii ki bizi pek bildikleri falan yok. Babu isminde bir arkadaş vardı. Her gün geldi, ihtiyacımı keşfetti, bana masaj yaptı. Bilahare daha profesyonel masaj yapan birini bulmuşlar bir sonraki gittiğimde. 

Hazret-i Pî r`den ayrıldıktan sonra biz kaldığımız gere gidiyoruz misafirhaneye. Oraya halifeleri de geliyor. Gece yarısına kadar oturup sohbet ediyoruz. Teheccüdler, oturmalar falan... Öyle çok güzel vakitler geçiriyoruz ama benim omuz ağrılarımı bildikleri için her gün bana masajlar yaptırıyorlar. Yani şunu söylemeye çalışıyorum, çok kibarlar, insana çok değer veriyorlar. Ben her gittiğimde yanımda yaklaşık yirmi kişi oluyor. Her birine ayrı ayrı iltifatlarda bulundular ki anlatamam;  

`height=

'Hazret-i Pî r insanlığın gerçek bir numunesi.'

Hazret-i Pî r insanlığın gerçek bir numunesi. Türk olduğunuzdan dolayı da ayrı bir muhabbetleri var.

Çevre/ahali, dergâha/Hz. Pî r`e nasıl bakıyor? 

 lâ keyfiyette. 

Mesela;

Mesela yolculuk esnasında aracınızı eğer polisler durdurursa, mesela Peşaver`den İslamabad`a gidiyorsunuz, yolda polisler durduruyor. Tabii terör olayları olduğu için polisler sık sık yollarda kontrol ve çevirme yapıyor. 'Biz Sahip Rahmet Kerim Hazretleri`nden geliyoruz, onun ihvanıyız' dediğinizde 'buyurun, geçin' diyorlar ve yol gösteriyorlar. Bu kadar insanlar arasında ve devlet ricali arasında müstesna bir yeri var. Mesela Pakistan`a giriş-çıkışlarda polisler zaman zaman pasaport kontrolleri esnasında zorluk çıkartabiliyor. Bu durumda 'biz Sahip Kerim Hazretleri`ne geldik' dediğinizde mutlaka bir himmet görüyorsunuz. Sizi oradan en kısa bir şekilde, zahmetsizce göndermiş oluyorlar. 

Nefis terbiye ve tezkiyesindeki usullerini öğrenmek isterim;

Nefis tezkiyesiyle ilgili olarak daha çok murakabe ve zikir söz konusu. Zikirlerin devamlı olmasına dikkat ederlerdi. 

Mesela;

Mesela ihvanı arasında çok fazla zikir yapıp da bazı değişik haller yaşayanlar varsa mutlaka onları dengeler ve kendilerine şu tembihatı yaparlardı: 'Bana rabıta ediniz, Allah`ın izniyle yolunuza devam edersiniz.' 

Size hususen telkin ettiği bir zikir yahut esma var mıydı?

Bir gün bana 'Allah, Allah, Allah' zikrine günde 300 defa devam et Sami' dediler ve eklediler: 'Bu, insanı çok çabuk olduran bir zikirdir.' 

Bir de kendilerinin 'Sır' dersi tarifi var. 

Merak ettim doğrusu;

Tam göğsün ortasından -Anadolu`da iman tahtası diye tarif edilen yerden- çekilen bir dersi, sır dersini tarif etmişti. 'Burada, dilini damağına koy, fakiri düşünerek 1.200 defa Allah hu' zikrine devam et' dedi. 

Bunu yapan tüm arkadaşlarımızda bir özel bir hilm hali, yani yumuşama görüldü. Mesela bu zikirden sonra nisbeten sinirli olan arkadaşlarımız daha sakin davranmaya başladılar. Vermiş olduğu tüm derslerin pek çok faydaları var. 

Başkaca hallerini aktarır mısınız?

Rufai tarikatından mücaz olmamasına rağmen ateşe karşı oldukça mukavimdi. Akrep ve yılanlara karşı biiznillah mutlaka etkileri vardı. 

Akrep sokmasında nasıl bir usulleri vardı?

Şöyle İbrahim Ethem Bey; Akrep sokmasına karşı ellerini açıp İhlâs suresini okuyorlar, akrep saldırısına maruz kalan kişinin ağzına bir karabiber veriyorlar, o kişi karabiberin tadını almışsa, acısını hissediyorsa tamam; Yok, tatlı geliyorsa İhlâs-ı Şerife okumaya devam ediyorlar. Böyle halleri var. Yanar haldeki ateşi, koru ellerine alıp tutabiliyorlar. Kendileri Rufai değil biraz önce de belirttiğim gibi. 

`height=

Çiştî liğin hususiyetleri için de büyükçe bir paragraf açalım;

Çiştî -Nizâmiye`nin en önemli özelliği aşk. Aşk ile birlikte istikamet üzere olmak, Peygamber Efendimizin (sav) sünneti üzerine bulunmak ve dahi ehl-i sünnet ve`l-cemaat itikadı üzere bulunmak. Ve günlük dersleri mutlaka yerine getirmek. 

Ya dersler;

Çiştî likte ders adedi biraz yoğunca olsa da çok çabuk icra edilir, insanı süratli bir şekilde olgunluğa ulaştıran bir yapıya sahip bu ezkâr metodu. Bazı ayet-i kerimeler de vird olarak okunuyor.  '; Ve hüve meaküm eyne mâ küntüm; ' (Hadî d Suresi-4)

'Murakabe çok önemli; '

Bunlar günlük vird olarak da okunan derslerden. Ve murakabe çok önemli; Devamlı olarak boş zamanlarınızda mutlaka murakabe halinde olacaksınız. Dünyayı, kendinizi ve âlemdeki konumunuzu ve sorumluluklarınızı düşüneceksiniz, yani maddenin hakikatine ermeyi murad ederek istikamet üzerinde olmaya çalışacaksınız. Ehl-i sünnet ve`l-cemaat yolundan ayrılmayacaksınız. Şuurlu Müslümanlar olacaksınız. Helâl yemeye gayret edeceksiniz. Harama bakmayacak ve kendinize sahip olacaksınız. Yalan söylemeyeceksiniz. İçki ve diğer müskirattan elinizden geldiğince uzak duracaksınız. Özellikle kadınlarla teşrik-i mesaide edebe riayet edeceksiniz. Direkt olarak hiçbir kadının yüzüne bakmayacaksınız. Kadınlarla çok fazla teşrik-i mesai içerisinde olmamaya gayret edeceksiniz. Dua için gelen insanları geri çevirmeyeceksiniz. İnsanlar arasında ayırım yapmayacaksınız. Arz ettiğim hususları Çiştî lik`te esas olarak izah etmek mümkündür. 

'Rahmet Kerim Hazretleri`nin  Mehmed Zahid Kotku Hazretleri`yle pek çok yönden benzerlikleri vardır.'

Burada rahmeti vesile kılarak ilk mürşidiniz Mehmed Zahid Kotku Efendi`yi de zikredelim;

Sözü iyi bir yere getirdiniz İbrahim Ethem Bey. Benim ilk pî rim, şeyhim Mehmed Zahid Kotku Efendi Hazretleri`yle Hazret-i Pî r`in bir çok benzerlikleri vardır. Mehmed Zahid Kotku Hazretleri müteşerrî bir zattı. Yani, vaazlarında ayet-i kerimeleri, hadis-i şerifleri okuyarak muhataplarını irşad ederdi. Ve mânen de çok büyük tasarrufları olan bir zattı Mehmed Zahid Kotku Efendi Hazretleri (ks). 

Rahmetullahi aleyh;

 min. Sümme âmin. Hazret-i Pî r için bunun ikinci bölümünü söyleyebiliriz, genelde manevî olarak insanlara etki ediyor, manevî olarak biiznillah tesir ediyorlar. Genelde irşatları manevi; Bunun için de bir yere gittikleri zaman &ndash bu cenaze olabilir, bir yemek olabilir-, diyelim ki bir mahalde yemeğe davet ediyorlar, oranın meşhur mekânlarından bir yer. Gidiyorsunuz, herkes, çoluk-çocuk oradaki insanlar geliyorlar, 'resim çektirelim, elini öpelim, duasını alalım' diyorlar. Mümkün mertebe bulundukları cemiyetteki insanlara dua ederek gönüllerini alıyorlar. 

Bir meclisten hatıra nakleder misiniz?

Tabii ki; Bir gün, Hazret-i Pî r ile birlikte bulunduğumuz esnada ihvandan bazı arkadaşlar gelip beni bir programa davet ettiler. Hazret-i Pî r muvafakat verdi. Tam çıktık, arabaya bineceğiz, Hazret-i Pî r de orada, kendilerini bekletmek istemiyoruz, durumu söylediler herhalde. Demiş, 'onları kırmasın, gitsin, biz bekleriz.' Bizi beklediler, müsaadeleriyle gittik oraya. Bizi karşıladılar, baktım ki orası Rotary kulübüne bağlı olan insanların mekânı. 'Ben sizi biliyorum' dedim. Türkiye`de de benzer çalışmaları var. Baktılar ki ben Masonlara, Rotaryenlere, Lionslara karşıyım, buna rağmen bize hizmet etmenin gayreti içerisinde bulundular. Görüyorsunuz İbrahim Ethem kardeşim, Hazret-i Pî r onları bile kırmadı. Yani onların ciğerlerini de biliyor ama onları bile kırmadı. Yani 'Sami oraya gitsin' dedi, halife arkadaşımızla birlikte gittik. Adamlar bizim duruşumuzu anlayınca bir nevi hayal kırıklığına uğradılar ama hürmette de kusur etmediler. Böyle de bir hatıramız var. 

Hazret-i Pî r`in evvelemirde üzerinde durduğu umdeleri de öğrenmek isterim;

Hz. Pî r rahmetullahi aleyh, en çok şu hususun altını çizerdi: Kâmil Müslüman olunuz. Sadece ben Müslümanım demekle Müslüman olunmayacağını göstermesi bakımından fevkalade önemli bir zattı. Onun için ibadetleri işaret eder, ibadetlerin imanı besleyen ana kaynak olduğuna yakinen inanır ve ibadetsiz imanın çok uzun ömürlü olmayacağından dolayı da bu hususta kendisi örnek olarak yaşadığı gibi, ihvanının da yaşamasını arzu ederdi. 

Etrafında bulunan insanlar, sakallarına, saçlarına, kılık kıyafetlerine, sarıklarına, giyimlerine fevkalade dikkat edip namazlarını tadil-i erkânla yerlerine getirmekte de Hz. Pir in sözünü dinlerler. 

Ü mmet-i Muhammed`in evlatlarına nasıl bir mesaj ilettiler?

Ü mmet-i Muhammed e birlik olmalarını öğütledi. Topyekû n Müslümanların İslam`ı hep birlikte savunmaları gerektiğine vurgu yaparlardı. İslam ın sadece tefekkür, tezekkür, zikirden ibaret olmadığını, çalışmanın, gayret etmenin, ilim tahsil etmenin de çok önemli olduğunu devamlı ifade ederlerdi. 

Devlet yönetiminde bulunanlara kabiliyet ve kapasitelerini artırmaları yönünde tembihlerde bulunarak kamu hizmetlerini becerebilecek seviyede ilimler tahsil etmeleri için insanları yönlendirdiler. 

Kendilerinin hiçbir zaman hiçbir sağlıktan yana şikâyeti olmadığı halde -doktoru da dâhil- orada bulunan bir kimse gelip tansiyonunu ölçmek isterse hiçitiraz etmez, ölçtürür, herkese dua eder, herkese kapasitesine göre konuşur, herkese hediyeler verir, herkese güler yüzle davranır ve böyle olunmasını da isterdi. 

Hazret`in, bütün insanların muhabbetini elde edebilmek için Müslümanların arasındaki sevgiyi, muhabbeti oluşturmak için de en çok istediği şey şuydu: 'Kalplerimizi birleştirelim, hedefimizi bir tutalım, Müslüman olarak da Peygamber (sav) yaptığını yaparak hedefe ulaşalım. Bütün âlem-i İslam huzura ancak Cenab-ı Peygamberin (sav) yolunda ilerleyerek kavuşur. '

Sevdasını hepimize emanet bırakaraktan ahirete irtihal eylediler. Allah şefaatlerini nail eylesin.

 min.

Yarın: Ü stad Sami Tokgöz: İnsana insan olduğu için hürmet ettiğimizde tüm insanlık huzura kavuşacak.