Cafer Vayni: Resimle nasıl tanıştığınızı kısaca anlatabilir misiniz?

Halis Karakurt: Resimle henüz çocuk iken Kayseri`de Bünyan halılarının modellerini görerek tanıştım. Halı dokuyanların bu modelle nasıl halıyı oluşturdukları ve renkleri nasıl kullandıklarını hayranlıkla izliyordum. Doğayı da çok gözlemledim. Kuzu, koyun ve bitki gibi canlı ve cansız varlıkları bende bulunduğunu düşündüğüm resim yetimle birleştirdim ve böylece bende resim tutkusu başladı.

Cafer Vayni: Daha sonra nasıl gelişti?

Halis Karakurt: Kayseri Lisesi`ne yatılı öğrenci olarak kabul edildim. Okuldaki resim öğretmenim bendeki yeteneği fark etti. Bana bazı resim akımları ve sanatçılar hakkında bilgi verdi. Geceleri tuval ve yağlı boya ile manzara resimleri kopya ederek renklerin ton değerlerini görmeye başladım. O sıralar Kayseri Mimarlar Odası resim yarışmaları düzenliyordu. Ben de katılıyordum. Bu yarışmalarda dereceler ve ödüller kazandıkça hedefimi de belirledim ve ressam olmaya karar verdim. Lise bittikten sonra Mimar Sinan Ü niversitesi`nde (Devlet Güzel Sanatlar Akademisi) Resim Bölümü`nü üstün başarıyla kazandım ve Neşet Günal Atölyesi`nde eğitimime başladım.

Cafer Vayni: Resim sanatınızı oluştururken hangi ustalardan etkilendiniz?

Halis Karakurt: Resim sanatı ustaları içinde beni etkileyen Paul Gauigen, El Greko ve Remrant gibi ustalar oldular. Gaugien`in renk özelliklerini, el Greko`nun biçim bozmaları ve Remrant`ın ışık kullanımını inceledim ve resimlerimdeki atmosferi oluşturdum. Picasso da beni etkiledi.

Bizde ise Zeki Kocamani, Hale Asef, Orhan Peker, Neşet Günal, Neşe Erdok ve Mehmet Güleryüz gibi sanatçılarımızı beğeniyorum. Bu ressamlarımız kendi özgün ve akım oluşturacak resim anlayışlarını sanat camiasına kabul ettirmişlerdir. Dünyaya açılmış olsalar rağbet göreceklerine inanıyorum. 

Cafer Vayni: Konu olarak neleri kullanıyorsunuz?

Halis Karakurt: Benim resimlerimde Anadolu insanının yaşayışı vardır. Canlı ve var olan sahneleri taşır resimlerim. İnsanlar kendinden ya da çevresinden bir parça bulurlar benim resimlerimde. Ben gerçekliği ve hayatı resimlerime aktarıyorum. Aynı zamanda yaşadığımız toplumdaki değişme ve toplumumuzun zengin birikimi de benim eserlerime yansımaktadır. Bu nedenlerle sanatımın kalıcı olacağına inanıyor ve bu hususta en ufak bir şüphe dahi taşımadığımı düşünüyorum.

Cafer Vayni: Türk resminin geleceği ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Halis Karakurt: Türk resminin geleceğini belirli bir düzeye erişmiş sanatçıların oluşturacağı birliktelik ile yetiştirilecek olan gençliğin belirleyeceğini düşünmekteyim. Sadece devletin sanatı desteklemesi yetmez. Özel sektöründe dışarıya açılması için kendi düzeyini yükselterek sanata katkıda bulunması gerekiyor. Bu noktada sanatçıya destek olmaları ve kalıcı müzeler oluşturmaları gerekiyor.

Cafer Vayni: Bu anlamda Batı ile karşılaştırma yapabilir misiniz?

Halis Karakurt: Resim sanatı görsel olarak algılandığı için yüzeyi seyretmek gerekir. Eserin tabi ki sizin olması fikri oluşur. Batı da resim sanatı belli bir düzeyde alıcı oluşturmuştur. Bizde ise 1983 yılından sonra koleksiyonculuk ivme kazanmıştır. Ancak ekonomik koşullar günümüzde tümüyle resim piyasasını alt-üst etmiştir. Popüler kültürün arkasında sürüklenen toplum, sanata olan katkısını da azaltmıştır.

Sanatçılar genellikle toplumun önünde giden kişilerdir. Ü rettikleri sanat yapıtını satmak için değil, kendi sanatsal gelişimini oluşturmak için yaparlar. Ve üretimine devam etmek zorundadırlar. Olumsuz koşullar her zaman olmakla birlikte, sanat eserleri de hep üretilmeye devam etti.

Cafer Vayni: Dünyada resim piyasasının durumu nasıldır?

Halis Karakurt: Dünyada resim piyasası çok yönlüdür. Galeriler oturmuş olup, müzeler koleksiyonlarına yeni sanat eserlerini katmaktadır. Bizde ise galericiler profesyonelleşememiştir. Aynı zamanda müze bilinci de oluşmamıştır. Müzayede yapan birkaçkişi de elinde bulunan sanatçı ve eserlerini pazarlamaktadırlar.

Cafer Vayni: Bazı ressamların siyasallaşması ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?

Halis Karakurt: Ressamlar doğuştan getirdikleri sanat yetenekleri ile sonradan edindikleri sanat tekniklerini birleştirerek özgün, kalıcı çalışmalar yaparlar. Sanat eserleri kendi dönemlerinde değerlendirilirken belli kıstasları içinde barındırmak zorundadır. Ü lkemizde maalesef bazı sanatçılar siyasal koşullar içerisinde ön plana çıkartılmışlardır. Yani siyasal kimlikleri ön plandadır. Bu da sanatın siyasallaşması sorununu getirmektedir.

Cafer Vayni: Sizin Mevlana resimleriniz de var. Mevlana üzerinde niçin yoğunlaştınız?

Halis Karakurt: Mevlana resimleri yapma nedenim, Mevlana`nın dünya görüşünden dolayıdır. Devingen harekete mistik bir anlayışla yorum getirmesi, dünyayı kucaklaması, hak ve adalet konusunu öne çıkarması beni etkiledi. Bu özelliklerinden dolayı yetmişten fazla 'Mevlana Yorumlamaları' resmi oluşturdum.

Cafer Vayni: Sizin eklemek istediğiniz başka şeyler var mı?

Halis Karakurt: Emeğe duyarlı ve saygılıyım. Özünde sanatın sorunlarını inceledim. Günümüzde toplumsal yapımıza uygun yeni bir sanatsal yapının oluşturulması gerektiğine inanıyorum. Yaşanılan toplumsal çelişkilerin geriliminde, çağımıza ilişkin inandırıcı çözümler bulmak zorundayız. Köklü ve tükenmez insancıl değerlere inananların resim sanatına çağdaşlık katacaklarına inanıyorum.

Az gelişmiş ülke olmanın öykünmeye açık ortamında insan gerçeğini irdeleme gücümüzü diri tutmalıyız. Bana göre bugünkü sorunumuz kişilik ve ulusal kimlik sorunudur. Resmimizdeki her özgün atılımın ulusal birliğimize katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Batı dünyasındaki eğitim ve eğilimlerin temsilcisi olmak övünçkaynağımız olmamalıdır. Etkilenme elbette olağandır ama teslimiyet çağrıştırılmamalıdır.

Cafer Vayni: Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.

Halis Karakurt: Ben de teşekkür ediyorum.