TAKDİM
Öncelikle Birleşik Arap Emirlikleri`nden başlayalım... Hangisidir 7 emirlik? Nereden gelmişler? Abu Dhabi, Ajman, Al Fujairah, Sharjah, Dubai, Ras al Khaimah, Umm al Quwain, bin 500`lü yılların sonunda Ben-i Ars aşiretinin kollarından biri olan Emirati halkından gelir. Kimisi dağların eteğinde, kimisi deniz kenarı ve vahalarda yaşar. O zamanlar bu 7 emirliğin halkı, kendi yağıyla kavrulmaya çalışır. Deniz kıyılarında yaşayanlar denizcilik ve inci avcılığı yapar, dağların eteklerinde yaşayanlar ise ziraat ve hayvancılıkla uğraşır. Halk, geçiminin genellikle inci avcılığından sağlar. Bu geçiş bölgesi İngilizlerin iştahını kabartır. 18. yüzyılın sonlarında Pakistan ve Hindistan`a gitmek için körfezi kullanan İngilizler sanki buranın bir cevher olacağını keşfeder. İngilizler Emirati halkını himayesine alarak bir nevi koruma rolü alır. Bölgede söz sahibi olabilmek isteyen İngilizler Abu Dabi Şeyhini emirliğin başına getirir. Şeyh de bu minnet borcunun altında kalmamak için İngilizlere petrol arama izni verir. 1956 yılında ilk kuyu açılır ve kara sıvı, mavi göğe fışkırır. 1968 yılında alınan bir karar ile 7 emirlik Birleşik Arap Emirlikleri adı altında devletleşir. Ü lke, petrol gelirlerinden elde edilen paralar ile geliştikçe gelişir. Dünyanın en gözde şehirlerinin inşa edildiği ülkede başkent Abu Dabi ve Dubai daha bir öne çıkar. Nitekim biz de Dubai`yi anlatalım istedik... Haydi buyurun...

Dubai Şeyhi El Maktum`un babası Şeyh Raşid geceleri uyuyamaz, sürekli rüyalar görür. Hatta bazı geceler yatağından fırlayarak uyanır, yıldızlara bakar. Hani sahrada yıldızlar elle tutulur hissi verir ya, Şeyh Raşid de ulaşmak ister yıldızlara... Sonra gökyüzündeki yıldızların yanına düşlerini yazar, kuracağı şehri gözlerinin önüne getirir, heyecandan dili tutulur, yüreği titrer!.. Şeyh Raşid`in içi içini yer. Dostlarına bunu anlatacak olsa 'Hadi canım sende, mecnun musun?' demelerine aldırış bile etmez. Fakat derdini bir tek oğlu El-Maktum`a anlatabilir. 1959 yılının bir gecesi Şeyh Raşid tutar oğlunun elinden ve şöyle der 'Bak evlad, ben Kuveyt`ten borçpara alıp, düşlediğim şehri kuracağım. Dubai`nin içinden geçen nehri genişletip koca koca gemiler yüzdüreceğim. Bu gördüğün çöle devasa binalar yapacağım. Öyle binalar inşa edeceğim ki bulutları delip geçecek...' Şeyh Raşid, sonunda aldığı borçpara ile hayallerini gerçekleştirip bir masal diyarı olan Dubai`nin temellerini atar... Şeyh Raşid 1959 yılında ilk kazmayı vurur, o gün bugündür Dubai`de hiçinşaat eksik olmaz...

`height=

KENDİ HALKI FAKİR
Dubai`nin içinden geçen nehir ince ve çelimsizdir. Tekneler okyanustan nehre sığındıklarında kıvrıla kıvrıla yol alır. Şeyh Raşid bu nehri genişleterek, sanki muhteşem bir 'haliç' kazandırır. Basra Körfezi`nin kavurucu ve ıssız çölünde kurulan bu şehir büyük bir hızla gelişir. Yeşil ile mavinin buluştuğu nadide yerlerden olan Basra Körfezi, fokur fokur balık kaynamaktadır. Halk fakirdir, 'meteliğe kurşun sıksa' da bir şekilde çorbasını kaynatır. 

KULELER BULUTLARI DELMİŞ
Dünyada 'gökdelenler şehri' denilince akla ilk olarak New York`un meşhur Manhattan bölgesi gelir. Bu bölge çok zaman zihinlerde 'şatafatın, gücün, gelişmişliğin göstergesi' olarak kabul edilir. Dünyanın neresinde, ne zaman bir cazibe merkezi oluşturulmak istense, işe ilk olarak yüksek gökdelenlerden başlanır. Dubai`deki binaların 'yükseliş' hikâyesi de böyle! Bugün Dubai`deki gökdelenler, görenleri hayrete düşürecek şekilde bulutların bile üzerine çıkmış durumda. Ancak son yaşanan küresel ekonomik krizde Dubai`nin de zora düşmesi, 'bulutların üzerinde görülen bu binaların altının dolu olup olmadığını' düşündürmeye başladı...

`height=
YÜ ZDE 80`İ YABANCI
Dubai, yaklaşık 3 milyon nüfusu ile Birleşik Arap Emirlikleri`nin en kalabalık emirliği... 190 ülkeden insan şehrin cazibesine kapılıp buraya yerleşiyor. İlk defa bu kadar çok ırktan insanları bir arada gördüm. Nüfusun sadece yüzde 17`si Emirati halkından oluşuyor. Asya kökenli olanların oranı yüzde 70`ler civarında. Özellikle Hint, Pakistan ve Afganistan`dan gelenler daha kesif. Dubai`deki şirketlerde yönetici ve uzmanların çoğunu Avrupalı oluşturuyor. Büyük hayaller kurup gelen işçilerden en az 300 bini, günde 15-20 dolara 'evet' diyor. Genelde 20 - 30 kişilik bekâr odalarında kalarak karın tokluğuna çalışıp kazandıklarından artanı da ailelerine yolluyor. Belki duymuşsunuzdur meşhur 'Burj Al Arap' otelinin inşaatında çalışan işçiler, ağır çalışma şartları sebebiyle ayaklanmıştı ve hapishaneler bu nedenle isyancılarla dolmuştu.
Dubai`de temmuz, ağustos aylarında sıcaklık 50 derecenin üstüne çıkar. İster istemez 'işçiler bu sıcakta inşaatlarda nasıl çalışıyor' sorusu takıldı aklıma. Hükümet bunu da düşünmüş. Sıcaklık 50 derecenin üzerine çıktığı anda işler duruyor, işçiler tatil yapıyor. Yeni çıkarılan işçi kanunu ile öğle 12.30 ile 15.00 arası işçiler mola veriyor. Çünkü aşırı sıcak olmasından dolayı işçiler güneş çarpmasından bayılabiliyor. Bunu engellemek için bu saatler arası işçiler dinlenip bol bol su içiyorlar. Eğer bu saatler arası işçi çalıştıran firmalar olursa bakanlık ceza kesiyor.

`height=

EMEKLİ OLANA GÜ LE GÜ LE`
Birleşik Arap Emirlikleri`nde kimsenin sigortası yok. Bazı firmalar kendi elemanlarına özel sağlık sigortası yapabiliyor. İngiliz ve Avrupalılar şirketlerde iyi maaş alıyorlar. Ofisboy ve temizlik işini yapan insanlara ayda ortalama 400-500 dolar para veriliyor. Emirati halkının emeklilik hakkı var fakat yabancı insanların emekli olma hakkı yok. Bankada çalışan biri 20 sene çalıştıktan sonra emekli olmak istiyorsa aldığı son maaş ile 20 yıl çarpılarak, belli bir ikramiye veriliyor. Emirati halkından olmayan biri devlet dairesinde ancak 60 yaşına kadar çalışabiliyor. Ardından emekli edildikten sonra tazminatını alıp ülke dışına çıkmak zorunda kalıyor. Eğer işi bıraktıktan sonra kendine ait bir iş yeri açmak isterse, tekrar oturum hakkı kazanabiliyor.

DURAKLAR KLİMALI
Şehir oldukça planlı ve pahalı. Uzaydan bakılınca bile nakış gibi işlendiğini görürsünüz. Buraya turist olarak gelebilmek için durumunuzun iyi olması gerekiyor. Sokaklar temizlik konusunda Avrupa`yı aratmıyor. Her bina ve her mekân klimalı. Hatta otoparklar, otobüs durakları ve üst geçitlerde bile klima var.

`height=

PARA TİCARETTEN GELİYOR
Bilindiği gibi Dubai petrol zengini bir ülke değil. Dubai`nin yıllık gelirinin sadece yüzde 6`sı petrolden geliyor. Bazı rivayetlere göre petrolün bittiği bile söyleniyor. Diğer bir rivayete göre ise Dubai, petrolü gelecek için saklıyor deniyor. Ama buna rağmen benzin, mazot çok ucuz. Dubai`nin en büyük geliri ticaretten geliyor. Dünyanın en büyük liman kenti 'Jebel Ali' Dubai`de.
Liman kenti, tılsımlı bir kelime. Bir yere gemiler yanaşıyor, orada denizciler dolaşıyorsa orada ticaret var demektir. Yıllarca Hindistan yoluna kavşaklık eden bu liman vesilesiyle Dubai`de ticaretin olmaması da düşünülemez. Dubai`yi Dubai yapan da, bu hareketlilik...

'ARABİ MAFİ!'
Dubai`nin neredeyse tamamı İngilizce konuşuyor. Yabancıların çoğunlukta olması İngilizce`ye olan ilgiyi artırmış. Bir gün boyunca Arapça bilen birisini aradım. Çat pat bildiğim Arapçama muhatap bulamadım. Kime sormam 'Arabi Mafi' (Arapçam yok) diyor. Yerli kıyafetli Emirati halkı hariçkimse Arapça bilmiyor. Şehirdeki bütün tabelalarda muhakkak İngilizce de yer alıyor.