Değerli okuyucularımız, öncelikle 14 Mayıs Tıp Bayramı dolayısıyla tüm sağlık çalışanlarımızın bayramını kutluyorum.

Bugün sizlerle ülkemizin en önemli konularından birisi olan fazla kilo, ya da eskilerin kolay söylemiyle 'şişmanlık' konusunda bir değerlendirmede bulunacağız;

Eğer bahar gelmeseydi ve özellikle deniz mevsimi için kilo verme telaşı başlamasaydı, bu yazıya erken bir yazı diyebilirdik. Hatta cesaret edemezdik.

Çünkü biliyorsunuz 'gündem' denilen muhayyel bir güçvar ve bu güce kimsenin gücü yetmiyor.

Gündemi takip etmeyenler ona boyun eğmeyeceğim diyenler gündem dışı kalıyor.

Bugün ülkemizde gündem yine siyaset; Yine ekonomi;

Ama sağlıkta gündem baharla birlikte özellikle bayanların zayıflama derdi;

Yılda bir kez lütfedilen (!) akupunkturla zayıflama konusuna değinebiliriz.

Bu konu vesilesiyle biz de yeri gelmiş iken ülkemizde yıllardan beri zayıflama denildiğinde akla gelen ama bir süre sonra tekrar kilo aldırıyor diyerek akupunktur tedavisine yapılan haksızlığı dile getirebiliriz.

Niye mi?

Akupunktur denince akla sadece 'zayıflatma' ya da 'sigarayı bıraktırma' geliyor veya getiriliyor da ondan;

Ne hikmetse bir Allah`ın kulu çıkıp da şu soruyu sormuyor:

Şişmanlığa kalıcı bir çözüm bulunabilseydi önce ABD`de dolaşan obez milyonlar bu dertten kurtulmaz mıydı?

Hem kimi sağlık otoriteleri diğer hastalıklarda hesaba katmadığı akupunkturu, niçin zayıflama konusunda öne sürüyorlar ki?

Sıra zayıflatmaya gelince mi akupunktur akıllarına geliyor?

Niçin başka rahatsızlıklarda da hesaba katılmıyor da sadece şişmanlık konusu akupunktura havale ediliyor?

Yoksa bu yönlendirmeyle akupunktur tedavi yöntemine gizliden gizliye bir tuzak mı kuruluyor?

Mesela 'şişmanlığa akupunktur da çözüm bulamaz. En azından kalıcı çözüm bulamaz. Böylece insanlar akupunkturu da faydasız tedavi yöntemlerinden sayar' diye mi düşünülüyor?

Bu şüphenin sebebi ne mi?

Basit bir sorgulama; Eğer akupunktur, modern tıbbın 21. yüzyılda ile üstesinden gelemediği şişmanlığa çözüm sunabiliyorsa, diğer rahatsızlıklara hayli hayli çözüm sunamaz mı?

Yani?

'Sigarayı bıraktırma' gibi obezite (şişmanlık) gibi, tedavisi fonksiyonel tıbbın tüm birimlerinin yardımını gerektiren karmaşık rahatsızlıklar yalnızca akupunktur ile tedavi edilebiliyorsa, akupunkturun birçok hastalığı da tedavi edebilmesi gerekmez mi?

Bu sorunun cevabını ve akupunktura reva görülen bu muameleyi ne tıbbi otoriteler ne medya araştırıyor.

Basında yapılan en büyük yanlışlardan biri de nedir biliyor musunuz? Bir şekilde şöhret olmuş her kimseye her konuda soru sormak.

O kişilerin de bilse de bilmese de her soruya cevap vermeye çalışması.

Akupunkturu ülkemizde, şöhretler bir yana henüz hakkıyla bilen doktor sayımız bile çok az seviyelerde; Henüz doktorların çoğu akupunktur tedavisi hakkında bilgi sahibi değil, bazıları ise halen bu konuda ısrarla ayak diretiyor.

Ama şimdi bir düşünün akupunkturu bilmeyen bir hekim, sağlık adına otorite sayıldığı için eğitimini almadığı ve bilmediği akupunktur hakkında karar vermeli midir?

Ama ne enteresandır ki sağlıkta otorite olunduğu için eğitimini almasa da hakkında bilgi sahibi olmasa da rahatlıkla karar veriyor.

Herhangi bir kimse de kendilerine 'bu konuda bir eğitiminiz var mı da böyle net konuşuyorsunuz?' diye sormuyor.

Bu ülkemizde genel bir davranış; Yani biz genel olarak bilmediğimiz bir konuda 'bilmiyorum' demeyi pek bilmiyoruz.

Kimse kusura bakmasın

Herkes her şeyi biliyor bizde.

Dolayısıyla akupunktur hakkında Türkiye`de uzmanı olsun olmasın herkes fikir yürütebiliyor.

Oysa akupunktur, sadece sigara bıraktırmada veya zayıflamada kullanılan bir yöntem değildir.

Akupunktur bugün modern tıbbın çare bulamadığı birçok rahatsızlıkta insanların çaredir.

Bugün boyun fıtığı sebebiyle ameliyat masalarında insanlar hâlâ bıçak altına yatıyor.

Bugün migren ağrıları sebebiyle insanlar kutu kutu ilâçtüketiyor.

Bugün Romatoid Artrit sebebiyle nice insanımız ateşli ağrılarla ellerinin deforme olmasıyla kahroluyor. Yine bugün ayaklarda üşüme yaşayanlar derdine bir türlü kalıcı çözüm bulamıyor. Ama bu insanların büyük çoğunluğunun akupunktur tedavisinden haberi yok.

Dolayısıyla bu insanların böyle etkili ve üstelik yan etkisiz bir tedaviden haberinin olmayışının vebali biraz da o magazin furyasında soru soran bazı sunucular kadar, onların acemice heyecanına garnitür olan, tedavinin doğrusunu anlatmak yerine ekranda şov yapmayı kısa dönemin kârı olarak gören bir kısım meslektaş değil midir?

Yine örneğin akupunktur bugün meniere sendromu, multiple skleroz, ankilozan spondilit, Behçet hastalığı, kronik farenjit, alerjik sinüzit, alerjik astım, kronik prostatit, kronik sistit, disk kıkırdağı yumuşamaları, karpal tünel sendromu, servikal sendrom, fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu, migren, uyku apnesi, dolaşım bozukluğu, kabızlık, kolesterol, yüksek tansiyon, boyun fıtığı, kireçlenme, hafıza kayıpları, empotans yani iktidarsızlık, bayanlarda sancılı adet ve daha aklınıza gelen gibi birçok konuda harika sonuçlara imza atıyor.

Çaresiz milyonlara yazık değil mi?

Ama bu başarılar insanlara yeterince ulaştırılamıyor.

O zaman bu dertten mustarip çaresiz milyonlara yazık değil mi?

Akupunkturun bunca marifeti varken bu konuyu sadece zayıflama ve sigarayı bırakma konularında uygulanan basit ve sıradan bir yöntem gibi göstermek, akupunktur tedavisine yapılan büyük bir haksızlıktır.

Medyanın bu konuyu ciddi olarak araştırması, bu ülkeye yapacağı en büyük hizmetlerden biri olacaktır.

Dünyada akupunktur sürekli gelişirken bizde onu gündemden uzak tutmak isteyenlere rağmen gündeme taşımak, medyanın sorumlu olduğu araştırma konularından biridir.

Medya eğer isterse kendini bu vebalden kurtulacak güce sahiptir.

Bu vesileyle sağlık çalışanlarımızın tıp bayramını bir kez daha kutlarken bu konuda 28 yıldan fazla süren araştırmalarımızı bütün meslektaşlarımızla paylaşmaya hazır olduğumuzu da belirtiyoruz.

Sağlıcakla;