DURSUN EKER

Akademisyen ve İletişim Uzmanı Dr. Gamze Gezginci, teknoloji ve internetin, değişime karşı en dirençli toplumsal kurum olan dini de etkisi altına almayı başardığına dikkat çekerek, dijitalleşen dünyanın getirisi olan sosyal medyanın özellikle ibadet biçimlerini etkilediğini söyledi. Uzun zamandır din ve teknoloji arasındaki etkileşimi sosyal medya üzerinden gözlemleyerek analiz eden Dr. Gamze Gezginci’nin 'Dindar Facebook Etkisi' başlıklı araştırması, sosyal medyanın dini yozlaştırarak ‘’sözde-dindarlık’’ durumunu ortaya çıkardığını gösterdi. Araştırmada ulaşılan en çarpıcı sonuç, dinin insanlara sunduğu maneviyat etkisinin zayıfladığı, buna karşın statü kazandıran sosyolojik ve siyasi işlevinin ön plana çıktığı gerçeği. Ayrıca din algısının, mevcut siyasi iktidarların dine yaklaşımlarıyla doğrudan ilişkili olduğu da elde edilen diğer veriler arasında. Akademisyen ve İletişim Uzmanı Dr. Gamze Gezginci, yaptığı çalışmada birbirinden farklı sosyo-ekonomik profillere sahip aktif 200 Facebook kullanıcısına dini içerikli paylaşımlarla ilgili sorular yöneltti. Alınan cevaplar ışığında, din olgusunun sosyal medyadaki algılanış ve temsil biçimine, sunduğu fırsatlar ve getirdiği tehditlere dair yeni verilere ulaşıldı.

Dr. Gamze Gezginci

Paylaşımlar gösteriş amaçlı

Facebook kullanıcılarının, dini içerikli paylaşımların aldatıcı olduğunu düşündüğünü belirten Dr. Gamze Gezginci, ‘’Kullanıcıların yüzde 57.5’lik çoğunluğuna göre Facebook, kişilerin gerçek dini kimliklerini yansıtmaz veya kesinlikle yansıtmaz. Görüldüğü üzere bu oran, yansıttığını veya yansıtabileceğini düşünen yüzde 26’lık kesimin iki katıdır. Facebook’un gerçeği değil, gerçeklikle bağı koparılmış bir sanal gerçekliğe ev sahipliği yaptığı düşünülüyor; dini paylaşımlar söz konusu olduğunda güvenilmez bulunuyor. Kişisel ibadetlerin paylaşımına dair kuşku ve mesafe çok daha yoğun. Kullanıcıların 67.5’lık kısmı, yani en az üçte ikisi bu tür paylaşımların dindarlıkla örtüşmediğini, riyakarlık ve gösteriş olduğunu, paylaşan kişinin ibadetinin samimiyetine dair şüpheye yol açtığını düşünüyor. Çok az sayıdaki kullanıcı ki, bu oran yüzde 7.5 seviyesinde, kişisel dini ibadet ve hayır işlerinin Facebook’tan paylaşılmasını ‘iyiliği teşvik eden iyi bir tutum’ olarak görüyor. ‘’ diye konuştu.

Sanal paylaşım, yalan paylaşım

Katılımcıların yüzde 70,5’lik kısmının dini içerikli paylaşımların kullanıcılar üzerinde herhangi bir dindarlaştırma etkisini olmadığını düşündüğüne vurgu yapan Akademisyen ve İletişim Uzmanı Dr. Gamze Gezginci, ‘’Çünkü dini içerikli paylaşımların çoğunun, toplum geneliyle uyumlu görünmek için paylaşıldığı düşünülüyor. Facebook’taki dini paylaşımların aslında bir tür riyakarlık ve gösteriş olduğu, bu yüzden de dini yozlaştırdığı görüşü çok yaygın. Dolayısıyla da ciddiye alınmıyor. Kullanıcılar, Dindar Facebook’un sunduğu dini bilgilere şüpheyle yaklaşıyor. Neredeyse her 4 kullanıcıdan 3’ü, buradaki dini bilgilere güvenmiyor, güvenilir bulmuyor, bilgi kirliliği ya da işe yaramaz birer ıvır zıvır olarak kabul ediyor. Geri kalan 4’te 1 oranındaki kullanıcılar ise olumlu düşünüyor’’ şeklinde konuştu.

Seçim zamanı paylaşımlar artıyor

Akademisyen ve İletişim Uzmanı Dr. Gamze Gezginci ayrıca, 'Dindar Facebook Etkisi' başlıklı araştırma kapsamında kendilerine soru yöneltilen katılımcıların yarısından fazlasının dini içerikli paylaşımda bulunmayı tetikleyen dışsal-sosyolojik unsur olarak seçim ve halkoylamalarını gördüğünü belirtti. Dini gün ve gecelerin, bayramların veya Müslümanlara yapılan zulümlerin politik olaylardan daha az etkili olduğunu ifade eden Dr. Gamze Gezginci şu uyarılarda bulundu; ‘’Dijital din; geleneksel dini kurum ve dinî kişiliklerin etkilerini azaltmaya başlamış durumda. Dijitalleşmeyle birlikte dinin psikolojik, manevi ve ruhsal etkisi kan kaybediyor, buna karşılık görsel ve göstergesel yeni bir dijital din ortaya çıkıyor. Dijital dinin görünümlerinden biri de sosyal medya, özellikle de Facebook. Kullanıcılar, dijital kimlik ve dijital mevcudiyetleri için dini kimliklerini ön plana çıkartmaya başlamış gibi görünüyorlar. Fakat bu, diğer kullanıcılar tarafından siyasi iktidarla ilişkili geçici bir durum. Kullanıcılar bilinçli ve politik hareket ediyorlar. Sosyal medya hesaplarının takip edildiğini düşünerek bazen kendilerine otokontrol bazen de otosansür uyguluyorlar. Bu son durum, dini içerikli paylaşımlara dair kaygı ve şüpheyi makul gösterir. Sosyal medya kullanıcıları hızlıca politize oluyor. Dinin doğasındaki maneviyatın dijital ortamlarda zayıflamasının elbette başka nedenleri de olabilir. Bu konuda daha ileri seviyede bilimsel çalışmalar yapılması gerekir’’