Bilişim alanında işlenen suçlar ile bunların faillerinin tespitine yönelik çalışmalar, 2011'de Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) bünyesinde kurulan Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinasyonunda, siber polislerce 7 gün 24 saat esasına göre sürdürülüyor. Bu kapsamda, internet ortamında geçen yıl 19 bin ödeme sistemleri, 10 bin bilişim ve bin 500 yasa dışı bahis içerikli siber olay meydana geldi. Siber polislerin yaptıkları çalışmalar sonucu, ödeme sistemleri suçunu işleyen 3 bin 500, yasa dışı bahis oynayan ya da oynatan 2 bin ve bilişim suçlarına karışan 500 şüpheli, operasyonlarla gözaltına alındı. Bu yılın iki ayında ise 3 bin 500 ödeme sistemleri, 2 bin bilişim ve 300 yasa dışı bahis suçu işlendi. Çalışmalar sonucunda, yasa dışı bahisten 500, ödeme sistemleri suçundan 500 ve bilişim suçundan 100 zanlı yakalandı. EGM Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkan Yardımcısı Kerim Altıay, artık birçok suçun, içinde siber suçu da barındırdığını söyledi. Vatandaşların internet ortamında yaptıkları bazı işlemlerle mağdur duruma düşebildiğini belirten Altıay, siber suçlarla mücadelede uzman personelin önemine de işaret etti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun 2019'u "Yasa Dışı Bahisle Mücadele Yılı" ilan ettiğini anımsatan Altıay, bu sorunla mücadeledeki sorumluluklarının farkında olduklarını bildirdi. Altıay, Türkiye'nin yasa dışı bahis nedeniyle 50 milyar lira zarara uğradığının tespit edildiğini, hem bunun önüne geçmek hem de vatandaşların mağduriyetini gidermek için çalışmaları sürdürdüklerini belirtti. Ülkede internet kullanım yaşının ilkokul seviyelerinde olduğuna işaret eden Altıay, özellikle çocukların internet ortamındaki tehlikelerden korunmasına yönelik uyarılarda bulundu.

En büyük sorumluluk ailelere düşüyor

Güvenli internet kullanımı konusunda ailelerin bilinçlenmesi gerektiğini vurgulayan Altıay, şunları kaydetti: "Çocukların internet kullanımını bir şekilde kontrol etmek, aslında ailelerin en önemli görevleri arasında yer alıyor. Günümüzde 'Momo' ve 'Mavi Balina' dediğimiz, çocukları intihara kadar sürükleyen bir gerçekle karşı karşıyayız. Burada en büyük sorumluluk tabii ki öncelikli olarak ailelere düşüyor. Bu tür uygulamalar ilk başta masum gibi gözükse de çocuklarımızı, bilinçaltına direkt temas etmek suretiyle yanlış yol ve yöntemlere itebilmekte."