Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı savaş sonrasında Avrupa başta olmak üzere doğal gazda Rusya'ya bağımlılığın azaltılmasına yönelik çabalar ve temiz enerji dönüşümünün hızlanmasıyla, ilk kez küresel gaz talebinin 2030 itibarıyla en yüksek seviyeye ulaşacağı ve sonrasında yatay seyretmeye başlayacağı öngörülüyor.

AA muhabirinin Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) Dünya Enerji Görünümü (WEO) 2022 raporundan derlediği bilgilere göre, savaşla birlikte küresel enerji ticareti toptan bir değişime uğrarken, Rusya'nın dünya ticaretindeki konumu giderek zayıflıyor.

Daha önceki WEO'larda Avrupa'nın sıfır emisyon taahhütleri nedeniyle Rusya'nın kıtayla fosil yakıtlara dayalı ticaretinin tamamen kesilmesi fakat bu sürecin daha yavaş olması bekleniyordu. Savaş, bu süreci hızlandırdı.

Savaş sonrasında Rusya'nın fosil yakıt ihracatının bir daha 2021 seviyesine asla dönemeyeceği öngörülürken, en büyük ihracat pazarı olan Avrupa'yı kaybetmesiyle Rusya'nın uluslararası doğal gaz ticaretinde 2021'de yüzde 30 olan payının 2030 itibarıyla yüzde 15'e gerileyeceği hesaplanıyor.

Bu oran dünya çapında temiz enerji dönüşümüne yönelik politikaların hızlandırılmasıyla yüzde 10'a kadar inebileceği kaydediliyor. Rusya'nın fosil yakıt ihracatındaki gücünü kaybetmesinin 2030'a kadar ihracat gelirlerinde 1 trilyon dolar kayba yol açacağı öngörülüyor.

Doğal gaz, kömür ve petrole

Savaş, Rusya'nın doğal gaz üretimi ve ihracatının azalmasına yol açarken, küresel gaz talebi ve tedarikine ilişkin öngörüleri de tamamen değiştirdi. Enerji piyasalarının başucu kitabı olarak görülen WEO'nun ilk kez tüm senaryolarında kömür ve petrol talebinin yanı sıra küresel doğal gaz talebinin de 2030 itibarıyla en yüksek seviyeye ulaşması ve sonrasında düşüşe geçmesi bekleniyor. Buna göre, fosil yakıtların dünya enerji portföyündeki payı mevcut yüzde 80 seviyesinden, 2030'da yüzde 75 ve 2050'de yüzde 60'a geriliyor.

Her ne kadar daha önceki WEO senaryolarında da iklim değişikliğine yönelik politikaların ve temiz enerji dönüşümünün hızlanmasına bağlı olarak kömür ve petrol talebinin 2030'lar itibarıyla en yüksek seviyeye ulaşması ve sonra düşüşe geçmesi beklense de, bu durum doğal gazda 2050 olarak tahmin ediliyordu.

Doğal gaz talebinin daha uzun süre büyümeye devam etmesine ilişkin beklentide, özellikle Avrupa'nın gazı temiz enerji dönüşümünde bir geçiş yakıtı olarak görmesi ve gelişmekte olan ülkelerde gaz talebinin artması etkili olmuştu.

Doğal gazın altın çağında sona doğru

Bu kapsamda, küresel doğal gaz talebinin 2030 itibarıyla pik yapması ve sonrasında yatay seyre geçmesine ilişkin öngörü ilk kez bu yıl gerçekleşiyor. Mevcut senaryoda, küresel gaz talebinin 2021-2030 döneminde yüzde 5'in altında büyüyeceği ve sonrasında 2050'ye kadar 4 bin 400 milyar metreküp seviyesinde yatay devam edeceği hesaplanıyor. Bu rakam geçen yılki WEO'da hesaplanan küresel gaz talebinden 750 milyar metreküp daha düşük seviyede bulunuyor.

WEO'daki hızlandırılmış politikalar senaryosunda ise küresel gaz talebinin 2030'da 3 bin 300 milyar metreküpe, 2050'de 1200 milyar metreküpe gerileyeceği hesaplanıyor.

Piyasadaki arz sıkışıklığı nedeniyle doğal gaz fiyatlarının Avrupa ve Asya başta olmak üzere ithalatçı ülkeler için gelecek birkaç yıl daha yüksek seyretmesi ve 2020'lerin sonlarında dengeye oturması bekleniyor. Yüksek seyretmesi beklenen gaz fiyatları da küresel talepteki büyümeyi yavaşlatıyor.

IEA Başkanı Fatih Birol, rapordaki doğal gaz talep öngörülerine ilişkin, 'Son 10 yıldaki hızlı büyümesinin ardından, doğal gazın altın çağının sonuna yaklaştığımızı düşünüyoruz. Kömür ve petrol talebindeki düşüşü zaten bekliyorduk ama artık bütün fosil yakıtlara olan talebin 2030 civarında pik yapacağını görüyoruz.' değerlendirmesinde bulunmuştu.

Londra merkezli düşünce kuruluşu Ember Küresel Program Lideri Dave Jones ise temiz enerji yatırımlarının sonuç verdiğini belirterek, 'Kömür ve petrol talebinde zirve noktasına yakın olduğumuzu biliyoruz fakat bu yıl ilk kez gaz için de zirveye yaklaştığımızı açıkça görüyoruz. Ancak bu sadece ilk adım. Büyük emisyon kesintilerine ihtiyacımız var, durağanlığa değil. Enerji krizi iklim krizini gölgede bıraktı ama neyse ki her ikisinin de cevabı aynı; temiz enerji yatırımlarında devasa bir artış.' ifadelerini kullandı. İTTİFAK-AA