Değerli okuyucularımız,

Toplumun yaklaşık %5 ila 7`sini etkileyen ve tıpta diyabet, halk arasında ise şeker hastalığı denilen rahatsızlık gerçekten ciddî sonuçlara yol açabiliyor.

Kısaca özetlemek gerekirse, şeker hastalığı pankreasın ürettiği insülin azlığı, yetersizliği veya etkisizliğinden kaynaklanır. Tip 1 ve Tip 2 olarak ikiye ayrılır.

İnsülin, vücudumuzda midenin altında ve arka tarafında bulunan pankreas adındaki organın, beta hücrelerinden salgılanan bir hormondur. Kandaki şekerin kandan ayrılarak hücre içine girmesini sağlar. Böylelikle kandaki şeker düzeyi de yükselmemiş olur.
Diyabetli olmayan bir insanda her gıda alımı sonrası, pankreas alınan besinlerin enerji haline dönüşmesini sağlamak için insülin üretir.

Vücutta insülin üretimi olmayınca bu işlemler yerine getirilemez. Böylelikle hücreler şeker sıkıntısı çekerken, kanda şeker yükselir, normal değerlerin üstüne çıkar. Kanda şekerin çok artması bu defa vücuttaki tüm hücreleri tahrip etmeye başlar. Çünkü kanda şekerin artması 'zehir' etkisi yapar. Bu zehirlenme bizim bildiğimiz manada değildir ama yavaş yavaş da olsa doku ve organlarda tahribatın olduğu kesindir.

Tahribatın yavaş olmasının iyi yanı tedaviye zaman kazandırması bakımından önemlidir. Kötü yanı ise bu rahatsızlığa yakalananlar meydana gelecek zararı bu sebeple önemsemez. Adeta vurdumduymaz davranırlar. Oysa şeker hastalığı sinsi ve azimli bir düşman gibidir. Vücudu içten içe ve sessizce tahrip eder, çürütür. Bu çürüme hem yaşam kalitesini hem ömrü etkilemektedir.

Diyabet (şeker) nelere sebep olur?

Şeker hastalığının tahrip etmediği, organ yok gibidir. En büyük tahribat da kanda yüksek şeker olması sebebiyle damarlarda olur. Erişkin kişilerde görme kaybının en önemli sebeplerinden biri şeker hastalığıdır. İleri derecede bir şeker hastalığı nelere yol açar?

■Katarakta sebep olur.

■Glokom dediğimiz göz tansiyonuna sebep olur.

■Böbrek yetmezliğine sebep olur.

■Koroner kalp hastalığına sebep olabilir.

■Felce sebep olabilir.

■Kangrene sebep olabilir.

■Cinsel işlev bozukluklarına sebep olabilir.

■Mide ve barsak rahatsızlıklarına sebep olabilir.

■Bazı cilt hastalıklarına sebep olabilir.

■Sistit, karaciğer ve safrakesesi iltihabına sebep olabilir.

■Damlar sertliğine sebep olur.

■Sinir bozukluklarına sebep olabilir.

■Beyin fonksiyonlarına sebep olabilir.

■Diş etlerine olumsuz etki edebilir, diş çürümesine sebep olabilir.

Şeker hastasına niçin akupunktur tedavisi?

Çünkü, şeker hastalığı sebebiyle vücutta hemen tüm organları ve sistemleri olumsuz etkilenen bir hasta, değişik rahatsızlıkları için değişik ilaçlar kullanmak zorunda kalabilir.

Ancak tedavi sürecinde kullandığı kimi ilaçlar yan etki olarak, diğer organları olumsuz etkilemektedir. Diğer bir deyimle şeker hastasının bir rahatsızlığı için kullandığı ilaçdiğer bir organa dokunabilmektedir. Bu tür bir hastasının alternatif tedaviler içersinde etkin bir yeri olan akupunktur tedavisi olması şu açıdan önemlidir?

Akupunktur tedavisi olan bir şeker hastası, örneğin sindirim sistemi rahatladığında mide ve sindirim sistemi için alacağı ilacı kullanmamış veya azaltmış olacaktır. Bu bir artı değerdir. Böbrek fonksiyonlarında düzelme olsa, bu hususta ilaçalmayacak veya azaltacaktır bu bir artı değerdir. Kandaki oksijenin artması gerçekleşse bu bir artı değerdir. Damar sertliğini iyileştirmeye yönelik bir tedavi artı değerdir.

Dolayısıyla bir şeker hastası akupunktur tedavisiyle destek aldığında örneğin on ilaçkullanacaksa beş ilaç, beş ilaçkullanacaksa üçilaçkullanmış olacaktır. Bu oran hastanın yaşam kalitesini yükseltecektir.

Bu o kadar önemli bir durum mudur?

Evet. Örneğin bir yeri ağrıdığında bile dayanılmaz acılarla kıvranan bir kimseyi düşünün. Kaldı ki dört beş çeşit rahatsızlıktan muzdarip olan birisi her rahatsızlık için ayrı ayrı ilaçkullanacak. Hepsinin ayrıca yan tesiri var. Buna vücut dayanabilir mi?

Ama bu kimse akupunktur tedavisi olduğunda, dört beş rahatsızlıktan belki ikisi belki üçünde rahatlama ve yaşam kalitesi oluşacaktır. Bu sonuç, hasta için ve meydana gelen iyileşme için önemsiz görülebilir mi?

Birden fazla şikâyeti olanlara akupunktur önerisi

Şekerden başka herhangi iki veya daha farklı rahatsızlıkta hastanın yaşayacağı tedavi kesişmesinde de akupunkturdan destek alınabilir.

Örneğin bir kimsenin yalnız ülseri olsa hekim arkadaş gönül rahatlığıyla ilaçverebiliyor. Veya yalnız romatizması varsa, bunun için de rahatlıkla ilaçverilebiliyor. Ama ikisi beraber olduğu zaman hastanın romatizma için aldığı ilaçmideye, mide için aldığı kimi ilaçda bazı romatizma ilaçlarının emilimine olumsuz etki edebiliyor.

Akupunktur tedavisinin her iki rahatsızlık için de fayda oranı var. Dolayısıyla bu durumdaki bir hastanın akupunktur tedavisiyle her iki rahatsızlık için almış olacağı ilaçoranı yarı yarıya azalabilir. Veyahut da bir rahatsızlık için (örneğin romatizma için) hiçilaçverilmesine gerek kalmaz. Hasta sadece midesi için ilaçalma şansını yakalamış olur. Şunu da söyleyelim ki bu tip bazı vakalarda, uygulanan akupunktur tedavisi sonucunda her iki rahatsızlık için de hiçilaçalmadan akupunktur tedavisiyle rahatlayan hastalar da çoktur.

Burada bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyoruz.

Ü lser veya romatizma veya bir başka rahatsızlığı, bir makinenin parçalarında meydana gelen arıza gibi görmemek gerekir. Mesela ülserin sebeplerinden biri strestir. Romatizmal ağrılara sinirlenmek bile ülsere sebep olabiliyor. Dolayısıyla vücut bir bütün olduğu için bir rahatsızlık diğerini, diğeri diğerini etkileyebiliyor. Aynı şekilde, tedavisi yapılan bir rahatsızlık diğerinin de ortadan kalkmasına, o diğerinin de başka birinin ortadan kalkmasına sebep olabiliyor. Bu da vücudu bir bütün olarak tedavi eden akupunktur yönteminin vazgeçilmezliğini ortaya koyuyor.

Akupunktur tedavisiyle, beş altı şikâyeti olan kimselerde, bu saymış olduğunuz beş altı şikâyetin en az ikisinde üçünde yine en az %60`a varan neticeler alınır.

Akupunktur ne zaman yardımcı ne zaman ana tedavidir?

Bir tedavide, herhangi bir tedavi yöntemi, eğer rahatsızlığın %50`sinden fazlasına çözüm sunabiliyorsa, o yöntem adı ne olursa olsun tamamlayıcı değil ana tedavi yöntemidir. Diğer yöntemler tamamlayıcı konumda olur.

Bu açıdan bakıldığında, akupunktur tedavisi örneğin kanser gibi, şeker hastalığı gibi, kemik erimesi gibi rahatsızlıklarda tamamlayıcı tedavi yöntemi olarak vazgeçilmezliğini korurken kireçlenme, Romatoid Artrit, alerji, kolitis ülseroza, migren, kronik yorgunluk sendromu, kabızlık, stres, menier, burger, rayno, boyun fıtığı, alerjik sinüzit, farenjit gibi rahatsızlıklarda ana tedavi yöntemi konumuna yükselmektedir.

Ancak bu tür durumlarda olaya sadece akupunktur penceresinden bakmak da yanlış olur. Çünkü bir rahatsızlığın tedavisinin ya ilaçta ya da akupunkturda olduğunu söylemek insanın sağlığına ulaşan binlerce yolu göz ardı etmek demektir ki bu bilimselliğe asla uymaz.

Dolayısıyla, hastalıkların tedavisinde illa ki ilaçla tedaviden veya illa ki akupunkturdan vb. Çare ummamak lazım. Örneğin iyi bir dinlenme, iyi bir tatil, uygun bir kaplıca tedavisi, düzenli bir beslenme alışkanlığı, iş yerindeki problemin ortadan kalkmış olması, sosyal refah seviyesinin artışı, geçim sıkıntısının ortadan kalkması, aile içi sıkıntıların çözümlenmesi gibi birçok faktör, insan sağlığını olumlu ya da olumsuz etkiler.

Hekim olarak hastanın bütün bu geri planını da tanımamız ve ona uygun tedavi önermeye çalışmamız lazım.

Sağlıklı günler dileğiyle;