Selmân-ı Farisi hazretleri, Müslüman olmadan önce, bir Yahudinin kölesi idi. Bir gün, sahibi onun yanında biriyle konuşuyordu. Bir ara o kimse 'Mekke`den bir kimse geldi. Peygamber olduğunu söylüyor.' dediğini işitince hemen o şahsa 'Ne diyorsun?' diye sorunca, sahibi bir tokat vurarak 'Neyine lâzım, sen işine bak!' diye azarladı. Daha önce hak Peygamberin alâmetlerini duyduğu için, akşam bir miktar hurma alıp, Kubâ`ya vardı. Resû lullahın yanına girip dedi ki:

- Bu hurmaları size sadaka getirdim.
Resû lullah efendimiz yanında bulunan Esbabına buyurdu ki:
- Geliniz, bu hurmalardan yiyiniz!
Esbabı yediği hâlde Resû lullah yemedi. İçinden 'İşte birinci alâmet budur. Sadaka kabul etmiyor.' dedi. Eve dönerek, biraz daha hurma alıp, Resû lullaha takdim etti:

- Bu da hediyedir.
Resû lullah bu defa yanındaki Eshapla birlikte yiyince 'İşte ikinci alâmet budur.' diye düşündü. Götürdüğü hurma 25 kadar olduğu hâlde Resû lullahın mucizesiyle hurma artarak 1000 kadar olmuştu. Kendi kendine 'Bir alâmetini daha gördüm.' dedi. Ertesi gün Resû lullahın yanına gittiğinde, bir cenaze defnediyorlardı. Nübüvvet mührünü görmeyi arzu ediyordu. Peygamber efendimiz onun muradını anlayıp, gömleğini kaldırdı. Nübüvvet mührünü görür görmez varıp öptü ve ağladı. O anda Kelime-i şehâdeti söyleyerek Müslüman oldu.