Selmân-ı Farisi

Abone Ol

Selmân-ı Farisi hazretleri, Müslüman olmadan önce, bir Yahudinin kölesi idi. Bir gün, sahibi onun yanında biriyle konuşuyordu. Bir ara o kimse 'Mekke`den bir kimse geldi. Peygamber olduğunu söylüyor.' dediğini işitince hemen o şahsa 'Ne diyorsun?' diye sorunca, sahibi bir tokat vurarak 'Neyine lâzım, sen işine bak!' diye azarladı. Daha önce hak Peygamberin alâmetlerini duyduğu için, akşam bir miktar hurma alıp, Kubâ`ya vardı. Res&ucirc lullahın yanına girip dedi ki:

- Bu hurmaları size sadaka getirdim.
Res&ucirc lullah efendimiz yanında bulunan Esbabına buyurdu ki:
- Geliniz, bu hurmalardan yiyiniz!
Esbabı yediği hâlde Res&ucirc lullah yemedi. İçinden 'İşte birinci alâmet budur. Sadaka kabul etmiyor.' dedi. Eve dönerek, biraz daha hurma alıp, Res&ucirc lullaha takdim etti:

- Bu da hediyedir.
Res&ucirc lullah bu defa yanındaki Eshapla birlikte yiyince 'İşte ikinci alâmet budur.' diye düşündü. Götürdüğü hurma 25 kadar olduğu hâlde Res&ucirc lullahın mucizesiyle hurma artarak 1000 kadar olmuştu. Kendi kendine 'Bir alâmetini daha gördüm.' dedi. Ertesi gün Res&ucirc lullahın yanına gittiğinde, bir cenaze defnediyorlardı. Nübüvvet mührünü görmeyi arzu ediyordu. Peygamber efendimiz onun muradını anlayıp, gömleğini kaldırdı. Nübüvvet mührünü görür görmez varıp öptü ve ağladı. O anda Kelime-i şehâdeti söyleyerek Müslüman oldu.