Karşıdan bakıldığında Tarihi yarımadanın silüetini tamamlar. Topkapı Sarayı mimarisiyle çok uyumlu görünür. Geçen haftaki yazımda Gülhane Parkı`ndan bahsetmiştim.

Sarayburnu`nda Gülhane Parkı`nın yanında,  Haliç`e bakan deniz surları üzerine Hassa Başmimarı Kasım Ağa`nın mimarbaşılığı zamanında 1053`te (1643) Sultan İbrâhim`in emriyle inşa edilmiştir. Yapı, aynı kıyıda olup günümüze ulaşmayan Yalı Köşkü ile Sarayburnu`nda iki sahil köşkünden biriydi. İnşaatında kullanılan kırmızı mermerler Darıca ve Rusçuk tan, çinileri İznik ten, demir aksam ve çiviler de Samakoy ve Selanik ten getirilmiştir.

Sepetçiler ismi nereden geliyor?

Sepetçiler Kasrı, ismini o bölgede çalışan sepetçi esnafından almış olmalıdır. Rivayete göre esnaf, himayesinde bulundukları, sepetçiliğe merakı bilinen Sultan İbrâhim`e şükran vesilesi olarak kasrın yapım masraflarına ortak olmuş ve yapıya isimlerini vermişlerdir. Kasrın kayıkhânesinde saraya ait saltanat kayıkları korunmakta ve sultanlar bu kıyıdan denize açılmaktaydı. Divanhânesinde saz âlemlerinin yapıldığı bilinen kasır muhtemelen hânedan ve özellikle harem halkının donanma merasimlerini izlemesi için inşa edilmiştir. Nitekim bu durum benzer amacı taşıyan Yalı Köşkü`nün yapıya yakınlığını da açıklar.

XVII, XVIII ve XIX. yüzyıllarda çeşitli tamirler görmüş olan yapı günümüzde ana hatlarıyla üççıkmalı, kubbeli kare mekânla buna bitişik giriş bölümü ve tek çıkmalı, dikdörtgen bir mekândan oluşmaktadır. Kasrın mimari programını ortaya koyan 1739 tarihli onarıma ilişkin belgelerde bir maksû re ile kubbeli büyük oda, deryaya nâzır sofa, orta sofa, bahçeye nâzır sofa, taşrada deryaya nâzır taht-ı hümâyun, abdest odası, ayaklı taht-ı hümâyun, abdest odası bitişiğinde küçük oda, ağa odası, helâ ve Dârüssaâde ağası odası şeklinde tanımlanan yapı geçirdiği pek çok onarıma rağmen XIX. yüzyıl ortalarına kadar bu birimleri muhafaza etmiştir.

Sur duvarının iki yanına eklenen kaidelerle genişletilen alan üzerine fevkanî olarak inşa edilen kasır çok sayıda kemer ve tonozlu bir alt yapıya sahiptir. Ü st katı çevreleyen teras konsollara oturmakta ve kat gelişimini yansıtmaktadır. Divanhâne kare planlı olup üçyönde birer çıkma ile değerlendirilmiştir. Mekânın beden duvarlarında kâgir, çıkmalarında tuğla dolgulu ahşap malzeme kullanılmıştır. Malzeme farkının yanı sıra James Robertson`un XIX. yüzyıl ortalarına tarihlenen fotoğrafında kasrın deniz tarafındaki çıkmalarının görülmemesi bunların sonraki bir dönemde yenilendiğine işaret eder. Klasik dönemdeki kasır ve köşk yapılarında kubbeli divanhâne odasının çıkmasız bir plan özelliği göstermesinden hareketle yapının divanhânesine çıkmaların 1739 onarımında eklenmiş olabileceği düşünülmektedir

Kasrın kapı kemeri üzerindeki kitabede yer alan bilgiye göre, yapıldığı dönemde Topkapı Sarayı sınırları içinde kalan Kasır, Sultan I. Mahmut (1730&ndash 1754) döneminde 1739 da yenilenmiştir. Bunun ardından XIX. yüzyıl ortalarında da yeni bir onarım yapılmıştır. Bu onarımlar yapının mimari üslubunu değiştirmemiştir ancak Kırım Savaşı sırasında çekilen bir fotoğrafta Sepetçiler Kasrı nın bir kışlaya benzetildiği görülmektedir.

Bir dönem de Gülhane Tıbbiye Mektebi`nin ecza deposu şeklinde kullanılan, ancak mektep taşındıktan sonra kendi haline terkedilen Sepetçiler Kasrı 1955 yılında sahil yolunun açılışı sırasında istimlâk edilme konumuna gelmişse de tarihi özelliğinden ötürü bundan vazgeçilmiştir ve 1960`lı yıllarda restore edilmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1980 yılında yapılan restorasyonlardan sonra Basın Yayın Genel Müdürlüğü nün Uluslararası Basın Merkezi olarak kullanılmıştır. Eminönü Hizmet Vakfı 1998 yılında kasrı restore etmiştir. Basın Merkezi kullanımının ardından restoran gibi farklı alanlarda hizmet veren Sepetçiler Kasrı, 2011 yılı Haziran ayına kadar Avrupa Kültür Başkenti Proje Ofisi olarak kullanılmıştır. Bu tarihten itibaren Yeşilay a tahsis edilen Sepetçiler Kasrı, Yeşilay Genel Merkezi olarak kullanılmaktadır.