Sırbistan sınırları içerisinde Müslümanların en fazla yaşadığı bir şehirden bahsedeceğim bu yazımda. Kosova, Karadağ ve Sırbistan arasında kalan Osmanlı İmparatorluğu`nun Avrupa`daki sancağının burada kalması nedeniyle 'Sancak' olarak bilinen bölgenin merkezi Novi Pazar, Osmanlı döneminde küçük bir şehir olmasına rağmen stratejik konumu itibarıyla önemli bir yerleşim yeri olarak öne çıkmıştı.

Ticaret ve zanaatın birlikte hızla geliştiği Novi Pazar`da Dubrovnik, Saraybosna, Niş, Ü sküp, Selanik, Sofya ve İstanbul gibi önemli şehirlere giden ticaret yolları üzerinde yer aldığından Osmanlı çok sayıda kervansaray, han ve hamam inşa ettirerek mührünü buraya vurmuş.  Boşnakça`da 'Yeni Pazar' anlamına Novi Pazar gelir. Şehire girerken minare karşılar sizi.

Balkanlarda Osmanlı Devleti tarafından kurulan şehirlerden biri olan tarih kokulu Novi Pazar Kosova, Karadağ ve Sırbistan`ın kesiştiği bir noktada, Sırbistan sınırları içinde kalıyor. Sırbistan`ın başkenti Belgrad`a 280 km mesafede, Belgrad`ı Karadağ`ın başkenti Podgorica üzerinden Adriyatik sahiline bağlayan karayolu üzerinde, Raşka nehrinin hemen kıyısında yer alıyor.

Bu şehrin nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman Boşnaklardan oluşuyor. Novi Pazar`da kendinizi Anadolu`da  gibi hissedersiniz. 1660 yılının sonbaharında Novi Pazar`a gelen Evliya Çelebi Seyahatname`sinde şehri, şu eşsiz ifadelerle aktarıyor okura: 'Yeni Pazar Şehri: Fatih zamanından beri gelişip imar olduğundan hâlen Yeni Pazar adı ile bir şehir olmuştur. Yüz akçe pâyesiyle şerif kazâdır. Subaşısı idaresindedir. Sipâh kethüdâsı, yeniçeri serdârı, muhtesibi, bâcdârı, şeyhülislam ve nakî bi ile cerrah ağası vardır. Yeni Pazar şehri üçvilayet hududunun birleştiği yerdedir. Yedi adet akarsuyu olduğundan gayet verimlidir. Kırk, elli kadar mahallesi vardır. Kara mahallesi, Hacı İbrahim Efendi mahallesi, Zülfikâr-zâde Mahmut Ağa mahallesi, Veylah mahallesi, Tereke Pazarı mahallesi, İsa Bey mahallesi hatırımda kalanlarıdır.'

Ve yine Evliya Çelebi`ye göre o tarihte Novi Pazar`da camiler, tekkeler, çeşmeler, hanlar, hamamlar, büyük saraylar, ziyafet evleri, kiliseler bulunuyor. Kırk sekiz çeşit elma ile otuz beş çeşit armuttan, Novi Pazar`ın meyvelerinden ve verimli topraklarından bahsediyor Evliya Çelebi. Evliya Çelebi`nin o günlerde varlığından söz ettiği yapıların büyük bir çoğunluğu maalesef günümüze ulaşamamış. İşgal ve savaşlar dönemindeki tahribat ile yangın, sel felaketleri sonucunda tarihî yapıların büyük bir bölümü ya önemli ölçüde hasar görmüş ya amacının dışında kullanılmış ya da tamamen yıkılmış.

Evliya Çelebi`nin 23`ü cami, 11`i mescid olmak üzere toplamda 34 olarak ifade ettiği yapılardan günümüze sadece 17 tanesi ulaşabilmiş. Novi Pazar`ın Kuruluşu Şehrin kurucusu aynı zamanda Ü sküp ve Saraybosna`nın da kurucusu olan İshakoğlu İsa Bey. Novi Pazar`ın kuruluşu tarihe şu şekilde not ediliyor: Fatih Sultan Mehmet, Novi Pazar`a geliyor ve burada namaz kılıyor. Sultan Mehmet Han`ın namaz kıldığı alana İshakoğlu İsa Bey hemen bir cami inşa ettiriyor. Yine İsa Bey`in talimatıyla caminin etrafına insanların ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri amacıyla, günümüzde semt pazarı olarak ifade edebileceğimiz pazar tezgâhları kuruluyor. Bunun yanında imaret, çifte hamam, kervansaray, elli altı dükkândan oluşan bir çarşı ve üçadet değirmen inşa ediliyor.

Osmanlı döneminde Balkanların en çok ilgi gören ve en hareketli şehri olan Novi Pazar, aynı zamanda Sancak Bölgesi`nin de başkentiydi. O dönemde Kosova`ya bağlı olan bu şirin şehir, 1878 Berlin Kongresi`nde alınan kararla Osmanlı`dan alınıp Avusturya Macaristan İmparatorluğu`na verildi. Bu karar aynı zamanda Novi Pazar`ın eski günlerini arayacağı bir döneme geçişinin de habercisiydi.

Şehir 1908`de tekrar Osmanlı hâkimiyetine girse de Balkan Savaşlarının ardından Sırbistan Krallığı`nca işgal edildi. Sırp yönetimine geçen kent, bu tarihten itibaren Osmanlı dönemindeki önemini hızla yitirdi. Novi Pazar, her ne kadar savaş ve işgallerle tahrip edilip Osmanlı`dan sonra uygulanan farklı imar planlarıyla değişim gösterse de günümüzde az sayıda da olsa Osmanlı eserini bünyesinde barındırmaya devam ediyor. Bu Osmanlı şehrini ziyaret ettiğinizde buraları mutlaka dolaşın derim.

Altun Alem Camii

Osmanlı mimarisinin çok açık bir şekilde görüldüğü ve günümüze ulaşan tarihî yapıların başında gelen Altun Alem Camii, Mevlânâ Muslihuddin tarafından 1550 yılında yaptırılmış. Yaptırıldığı dönemde Muslihuddin Mescidi olarak bilinen bu yapı daha sonra Cuma Camii adını almış, günümüze ise Altun  lem Camii olarak ulaşmış.
Osmanlı mimarisiyle inşa edilen Altun Alem Camii, yapıldığı gün gibi ve asırlara meydan okurcasına eski çarşının hemen yanı başında yer alır.
Osmanlı döneminden kalan bir başka tarihî yapı, Emir Ağa Konağı. 17. yüzyılda inşa edilen konak, günümüzde şehre gelen turistler tarafından en çok ziyaret edilen yapılar arasında yer alıyor.

İshak Bey Kulesi, kuleye adını da veren ve şehrin kurucusu olan İshakoğlu İsa Bey tarafından 1450-1460 yılları arasında inşa edilmiş.
1516`da Hacı Ömer`in yaptırdığı ve Evliya Çelebi`nin de Seyahatname`de bahsettiği Bor Camii, savaşlar sırasında büyük oranda tahrip edilmiş. Daha sonra restore edilerek ibadete açılsa da eski görünümüne bir daha kavuşamamış. Sadece duvarlarının alt kısmı ile minaresinin, yapıldığı dönemdeki şeklini muhafaza ettiği ifade ediliyor.

Bunların yanı sıra Arap Camii, Leylek Camii, Eyüp Paşa Camii, Molla İbiş Camii ve Türk Hamamı ile Yeni Pazar Kaplıcası da günümüzde varlığını koruyan yapılar görelebiceğiniz yerleridir.