Asr-ı saadette bir adam telaşlı bir şekilde Mescid-i Nebevî `ye girdi ve gür sesiyle Peygamberimize 'Ey Allah`ın Resû lü, kıyamet ne zaman kopacak?' diye sordu. Ashâb-ı kirâm, ona susmasını işaret ettiyse de o, aynı soruyu sesini alçaltmadan üçdefa tekrarladı. Resû l-i Ekrem (s.a.s), önce namazı kıldırdı, sonra da 'Kıyametin ne zaman kopacağını soran kişi nerede?'  diye sordu. Adam, 'Benim, Yâ Resû lallah.' diye cevap verdi. Peygamberimiz,  'Peki sen kıyamet için ne hazırladın?'  buyurdu. Soruyu soran kişi bu defa 'Benim çok fazla amelim yok. Fakat ben, Allah ve Resû lü`nü gerçekten çok seviyorum.' deyince, Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurdu: 'Kişi sevdiğiyle beraberdir, sen de sevdiğinle beraber olacaksın.'Böylelikle Allah Resû lü (s.a.s), kıyametin ne zaman kopacağıyla ilgilenilmesinden ziyade ahiret için hazırlık yapılmasını ümmetine hatırlatmıştır.

Dünya, insan için bir sınav yeri ve misafirhanedir. Ahiretin tarlası ve ona hazırlık yeridir. Ahiret ise, kulluk yolculuğumuzun sonsuzluk durağıdır. Bizim asıl yurdumuz ve ebedi meskenimizdir. Ahiret, dünyada iken ektiklerimizi biçeceğimiz, büyük veya küçük, iyi ya da kötü bütün yaptıklarımızın hesabını vereceğimiz yerdir. 

Ahirete iman etmek, hayatımıza, tutum ve davranışlarımıza anlam katar. Yaratılış gayemizi idrak etmemizi sağlar. Rabbimize imanımızı, ibadet ve itaatimizi güçlü kılar. Canlı cansız bütün mahlû kata karşı sorumluluk bilinci kazandırır.

Ahirete iman eden kişi, ilahi bir gözetim altında olduğunun bilincindedir. Daima ölçülü ve dengelidir. Affedicidir, bağışlayıcıdır, hoşgörülüdür. Zorluklar karşısında sabırlı ve metanetlidir. Hiçbir zaman ümidini yitirmez, daima Allah`a tevekkül eder. Huzuru ve mutluluğu, O`na imanda ve O`nun rızasını kazandıracak amellerde arar.

Peygamberimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: 'Ben, dünyada bir  ağacın  altında gölgelendikten sonra yola koyulup orayı terk eden bir yolcu gibiyim.' Evet, hepimiz ahiret yolcusuyuz. Bir misafir misali konakladığımız bu dünyadan göçedeceğiz. O büyük gün geldiğinde, dünyada yapıp ettiklerimizle yüzleşeceğiz. Amel defterimiz elimize verilecek, adalet terazileri kurulacak ve hesaba çekileceğiz. Her iyiliğimizin mükâfatını göreceğimiz gibi, her günahımızın da hesabını vereceğiz. Ne mutlu, kendisini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışanlara! Ne mutlu, mahşer günü kitabı sağından verilenlere! Razı olacakları bir hayat kendilerine bahşedilenlere!