Gülhane Parkı girişinin solunda, güzel bir yapı var.  12 Kasım 2011 tarihinde  Kültür ve Turizm Bakanlığı burayı üstad romancı, öykücü ve şair Ahmet Hamdi Tanpınar`ın adını verdiği, edebiyat müzesi ve arşiv olarak hizmete açtı. Topkapı Sarayı yı çeviren surun köşe kulesi üstünde yer alan Alay Köşkü nde hizmet veriyor. II. Mahmud tarafından 1810 yılında yaptırılan köşk ampir üslubuna sahip olup, üst bölümünde taht odası, iki adet salon ve üçadet oda bulunuyor. Alt bölümde ise iki oda ile geniş bölüm vardır.

Alay Köşkü Dolmabahçe Sarayı nın yapımından sonra Pembe Köşk e görevini devretti. 1910 lu yıllardan itibaren Güzel Sanatlar Birliği nin merkezi olan Alay Köşkü nde 18 Temmuz 1928 günü saat 15.00 da dönemin edebiyatçıları birliğin edebiyat şubesini kurmak amacıyla toplandı. Ahmet Hamdi Tanpınar ın 19 Eylül 1929 tarihli toplantıya aza olarak seçildiği, 1920 li yıllardan 1930 lu yılların sonuna kadar edebiyat toplantılarının yapıldığı ve bu toplantılara dönemin edebiyatçılarının katıldığı dönemin gazete ve dergileri görme imkanınız var burada.

Müzesinin ikinci katında Yahya Kemal Beyatlı, Necip Fazıl Kısakürek, Nedim, Orhan Pamuk ve Nâzım Hikmet gibi tanınmış İstanbullu edebiyatçılara, eserlerine yer ayrılmıştır. Müzede süreli sergilere de yer veriliyor. Edebiyat müzesi olarak Türkiye de Ankara, Adana ve Diyarbakır da açılan güzel çalışmalardandır.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ü niversitesi bünyesinde Handan İnci nin kurucu başkanlığında 12 Aralık 2017 de kurulan Tanpınar Edebiyat Araştırmaları ve Uygulama Merkezi de müze içinde faaliyet gösterdiğini belirtelim.
Alay Köşkü, Topkapı Sarayı nın dış suru üzerinde, padişahların geçit yapan alayları seyretmesi için yaptırılan köşktür.
Sarây-ı Hümâyun`un şehirle doğrudan doğruya temas eden tek parçası olan Alay Köşkü en hareketli ana cadde üzerinde bulunduğundan, padişahların bu caddeden geçit yapan alayları seyretmesi için yapılmış ve adını da bu görevden dolayı almış ise de zaman zaman ilk yapısı bazı tarihî olaylara da sahne olmuştur. Alemdar Mustafa Paşa`nın 1223 Ramazanında (Kasım 1808) Bâbıâli`deki ölümü barut fıçısını ateşlemek suretiyle olduğuna ve yüzlerce âsinin de ölümüne sebep olan bir patlama vuku bulduğuna göre, Paşa Kapısı`na çok yakın bulunan Alay Köşkü`nün de bu sırada büyük ölçüde hasar görmüş olması muhtemeldir.

Alay Köşkü, köşe burcu üzerine oturan yuvarlak hünkâr salonu ile çeşitli büyüklükte hizmet odalarından meydana gelmiştir. Saray parkı (şimdi Gülhane Parkı) tarafından geniş bir rampa ile büyük bir sofaya ulaşılır. Parka bakan yarım yuvarlak cephesi sık pencereli ve ahşap olan bu sofanın iki tarafında küçük hizmet odaları ve bir helâ vardır. Padişaha mahsus yuvarlak esas salon burcun tam üstüne oturmakta ve bir dizi taş konsolla dışarı çıkıntı teşkil etmektedir. Geniş çıkıntılı saçağın üstünde ise soğan biçiminde dilimli bir külâh yükselir. Bu külâhın içinde salonun üstünü örten kubbe bulunmaktadır. Bu külâhla birlikte bütün binanın üstü kurşunla örtülüdür. Yuvarlak salon ve etrafı ahşap meşe direklerinden yapılmış olup cephe dıştan tamamen mermer kaplanmıştır. Aslında on iki köşeli olarak yapılan bu salon, yedi cephesinde açılmış yarım kavisli pencerelerden ışık alır. Bunların siyah mermerden kemerleri üstüne her birine bir beyit olmak üzere İzzet Molla`nın tarih kasidesi yazılmıştır. Pencerelerde evvelce altın yaldızlı olan demir dökme parmaklıklar vardır.

Burcun devamını teşkil eden kâgir kaide taş ve tuğla dizileri halinde yapılmıştır. Parka açılan bir kapısı, yukarı kısımlarında bir dizi penceresi bulunmaktadır. Bu kaide kısmında kalın meşe direklere oturan ahşap bir kat bulunmaktadır. Buradan, ayrıca üstü tuğladan bir kubbe ile örtülü burcun içindeki mekâna geçilmektedir. Büyük sofanın tavanı çıtalı ve kalem işi tezyinatlıdır. Hünkâr salonunda üstteki külâhtan ayrı olan kubbe de dilimlidir. Bunun her bir diliminin içi, renkli kalem işi nakışlarla bezenmiştir. Tanzimat`tan sonra, Dolmabahçe Sarayı`nın önünden geçen cadde geçit alayı yolu karakterini aldığından Alay Köşkü artık eski fonksiyonunu kaybetmişti. Bunun yerine tamamen empire üslû bunda olan Dolmabahçe Sarayı`nın müştemilâtından Pembeköşk, yeni Alay Köşkü haline gelmiştir. Ayrıca Mimar Fossati`nin projesine göre Alay Köşkü ile Soğukçeşme Kapısı yanındaki burçarasına, sur duvarına bitişik olarak 1855`te ilk Telgrafhâne-i  mire yapılmış ve Alay Köşkü de Telgrafhane nâzırlarına makam olarak tahsis edilmiştir. Telgrafhane buradan çıktıktan sonra uzun yıllar boş duran bina Cumhuriyet`in ilk yıllarında Güzel Sanatlar Birliği`ne verilmiş, bir süre ressam, heykeltıraş, yazar ve şairler burada toplantılar yapmışlardır. Bir ara Eminönü Halkevi tarafından oyun salonu olarak kullanılmış, 1945`te İstanbul Eski Eserleri Tescil Bürosu olmuştur. 1938`de Topkapı Sarayı Müdürlüğü`ne bağlanan Alay Köşkü, 1959-1960`ta büyük ölçüde bir tamir görmüş, bazı eklemeler, içindeki ahşap katlar, bitişiğindeki çok geçdevre ait odalar kaldırılmıştır. Son yıllarda Topkapı Sarayı Müzesi`ne bağışlanan Kenan Özbel`in 'Halk Sanatları Koleksiyonu'nu barındırmaktadır.

Alay Köşkü, sarayın en dış sınırında, bir vakitler sayıları pek çok olan köşkler ve kasırlardan son kalandır. XIX. yüzyılda Türk mimarisine hâkim olan yabancı empire üslû bunun kuvvetli tesirlerini taşımakla beraber görevine uygun zarif yapısıyla İstanbul`un tarihî bir bölgesini süslemektedir.