`height=

Ü stad Sezai Karakoçdünya sürgününü tamamlayalı iki ay oldu. Bu toprakların insanları şair, yazar, mütefekkir Sezai Karakoç`u bağrına bastı. Vefâtından sonra anma, dua programları düzenlendi. TYB İstanbul 13`üncü Edebiyat Festivalmi`ni üstada hasretti. Pek çok yazar, şair, gazeteci köşelerinde, sosyal medyada öznesinde Sezai Karakoçolan yazılar kaleme aldı. Ü stada bir kez daha rahmet olsun.

Sezai Karakoç`un İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü 1990`lı yılların başında ziyaretine gitmezden hemen öne okumuştum.  Bilahare şair, yazar arkadaşım Osman Bülent Manav  kardeşimle birlikte Ü stad`ın  Cağaloğlu`nda, Ü retmen Han`daki ofisine gittiğimizde bizi kırk yıllık kardeşleri gibi karşılamıştı. Çünkü kardeş olanlar ancak müminlerdi; Karakoç'Kitaplarımı okuyor musunuz bakalım?' dedi. 'Evet' dedik ve en son elimize aldığımız İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü  serlevhalı eseri üzerine bahisler açtık, bahisler kapadık;  

Ü stad, 'İslâm`dan kopuldukça ekonomik düzen sarsılır, ekonomik düzen sarsıldıkça İslâm`dan kopulur.'  diyordu.

Kitabın hoş kokulu satır aralıklarında dinimizin ahlâk ve ticaret nizamı, Medine pazarı, ölçüde, kuyumcu misali hassas davranan satıcılar, âdil halifeler, dürüst mal sahipleri, alışverişin ve ticaretin kendilerini namazdan alı koymadığı esnafla birlikte karz-ı hasen müessesesinin de nabzı atıyordu.

Ü lkemizin katılım bankasının duayenlerinden, iş dünyamıza pek çok insani ve irfani değerle birlikte bir bankada ilk defa 'İnsan Kıymetleri' müdürlüğünü kurarak armağan eden, Katılım Bankacılığının isim babası, İnsan ve Gerçek, Yeni Arayış, Katılım Ekonomisi ve Yüceliş kitaplarının yazarı Temel Hazıroğlu ağabeyimizle günümüz iktisat ve ekonomi telakkilerini teşrif masasına yatırarak merhum Sezai Karakoç`un İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü kitabından mülhem bir e-sohbet gerçekleştirdik.  

 

e-sohbete geçmezden önce okuyacaklarımıza zemin teşkil etmesi bağlamında yaklaşık 40 yıldır İslam iktisadına hizmet etmekte olan Temel Hazıroğlu`nun İslam toplumu ve iktisat düzleminde düşünce ufuklarından notlarıma yansıyan düşünce umdelerinden bazılarını sizlerle paylaşmak istiyorum. 

`height=

İslam dünyasında birlikteliğin yeniden tanımlanması lazım gelir.

İktisattaki salih amel bir insanın kendi ihtiyaçlarını karşılamasıdır. Bu keyfiyet inancımızı yaşamamızın da teminatıdır.

İslam iktisadında sınırsız ihtiyaçyoktur, ihtiyaçta bir sınır kanaat vardır. 

Allah rızka kefildir. Dolayısıyla rızkına Allah ın kefil olduğu insan başka insanların rızkı için çalışmalıdır.

İktisadın üçsac ayağı vardır: Ü retmek, paylaşmak ve harcamak yani tasarruf etmek. İslam imkan yığınıdır. 

İslam en büyük umuttur.

İnsanlığı umut adasına taşımak lazımdır. 

İnsanları Hakk a davet ederken ayrım yapamayız, herkesi davet etmemiz lazımdır.

Bugün İslam dünyasının içinde bulunduğu şartlar bizim bir şeyler söylememizi istiyor. Söyleyemezsek yok oluruz. 

Yarının insanını bugünden yetiştirmemiz lazım. 

Yarının fikriyatını bugünden belirlememiz lazım.

Yapılacak ilk iş 'zihinsel hicret'tir.

Önümüzde iki stratejik yol var: ya mevcut dünyada yer edinmeye çalışacağız ya da yeni ve başka bir dünya tasavvur edip inşa edeceğiz. Bizim tercihimiz ikincisi.

İbrahim Ethem Gören: Temel Bey, üstada rahmet olsun. Mütemadiyen Sezai Karakoç`un şairlik ve yazarlık yönü ön plana çıkarılıyor. Halbuki şiirini de nesrini de besleyen Anadolu coğrafyası büyüklüğünde bir tefekkür ufkuna da sahip. Bu hususta neler söylemek istersiniz?

`height=

Temel Hazıroğlu: İbrahim Ethem kardeşim mühim bir meseleye temas ettiniz. Çağın bilge insanı Sezai Karakoç`un en çok şair yanı konuşulur ve tüketlir. Ancak o her zaman kendisinin asli yönünün fikriyat ve düşünce tarafı olduğunu söyler ve şair yönünün ilave bir özellik olarak tezahür ettiğinin altını çizer. Şimdi sorunuzdan hareketle Sezai Karakoçve iktisadı yeniden düşünmek üzerine bazı değerlendirmelerde bulunalım.

Lütfen;

Meseleye girmeden önce iktisat kavramının kelime kökenine bir bakmakta yarar var. Genelde iktisat ile ekonomi aynı anlamlarda kullanılır. 

Temel Hazıroğlu: İktisat ile ekonomi kavramlarını birbirinden ayırmak gerekir.

Oysa iktisat ile ekonomi kavramlarını birbirnden ayırmak gerekir. Zira her ne kadar birbirleriyle ilişkileri varsa da aralarında derin farklar vardır. 

'Bugünkü iktisat anlayışını materyalist zihniyet üretmiştir.'

Bugün var olan iktisat anlayışı materyalist zihnin ürettiği iktisat anlayışıdır. Materyalist iktisadın iki tür uygulaması mevcuttur. Bunlardan biri sermayenin egemen olduğu kapitalist ekonomi, diğeri de bir sınıfın egemen olduğu sosyalist ekonomidir. 

Efendim, 'iktisat' kavramı ile onun bir uygulaması olan 'ekonomi' kavramının ilişkisini nasıl değerlendirirsiniz?

Ekonomi kelimesinin iktisat kavramının İngilizce karşılığından geldiğini biliyoruz. Ancak insan, toplum, eşya ve kâinat telakkileri açısından Batıdaki anlayışlarla İslam`ın anlayışları arasında zihinsel olarak dünyalar kadar fark olduğu açıktır. O açıdan bu derin ve uzlaşmaz farkın altını çizmek ve bu konuda farkındalığı artırmak için, şimdilik, bu iki kavrama farklı anlamlar yükleyerek bir başlangıçyapalım. Bu arada bu konunun araştırılması, derinleştirilmesi ve geliştirilmesi meselesinin aydınların ve akademisyenlerin önünde duran acil bir görev olduğu da hatırlatmak isterim.

Hazıroğlu: İktisat teoriye, ekonomi uygulamaya dönüktür.

Kanaatimizce iktisat daha ziyade teoriye dönük, ekonomi ise bizatihi uygulamaya dönüktür. Bu noktada iktisat ekonominin dar çerçevesine hapsedilemez. İktisat ekonomiyi kapsar, kuşatır ancak onunla sınırlı ve eş görülemez. Çağdaş dünyada iktisat, hayatı kuşatan sosyo ekonomik bütünlüğün kavramsallaştırılması, modellenmesi ve teorisidir ekonomi de, bu kavramsallaştırmalara dayalı gündelik yaşam pratiği olarak birlikte tek bir sosyal praksisi oluşturmaktadır. Başka bir ifade ile 'iktisat, ekonomi uygulamasının toplumun tüm kesimleri gözetilerek ve kuşatacak belli bir siyaset anlayışıyla hayata geçirilmesidir.' Yani iktisat, ekonomi politiktir. Diğer bir deyişle iktisat, politik ekonomidir.

İstirham etsem 'iktisat' ve 'ekonomi' kelimelerinin kökenlerini teşrih masasana yatırır mısınız?

Hay hay. 'İktisat' kelimesi aslında malumunuz üzere Arapça bir kelime olup 'kasd' kökünden gelmektedir, (M. Salih Geçit, Ekonomi ve İnanç, 2009: 19). 'Kasd' ise hedefe yönelme, doğru yol, amaca uygun, mutedil demektir. Bir açıdan da 'kıst' (adil olan pay, adalet) kavramını düşünürsek her şeye hakkını verme, her şeyi yerli yerine koyma, diğer bir deyişle tam anlamıyla adaleti tesis etme iktisat kavramına derin bir açılım yapabilir. Bu yönüyle, iktisat kelimesi itidal üzere hareket etme, harcamalarda tasarruflu olma, kanaat etme demektir. Başka bir ifade ile iktisatta bir gayeye yönelme vardır 'amaçlılık, ölçü ve ölçülülük' sosyal ve iktisadi kavrayışın temel unsurlarıdır.

'Ekonomi' kelimesi ise Yunanca 'oiko' (ev) ve 'nomia' (kural) köklerinden oluşan 'oikonomia' kelimesinden gelmektedir. Bu yönüyle, ekonomi kelimesi ev kuralı, ev yönetimi demektir. Bizim literatürde kullanılan 'İlmi Tedbiri Menzil' deyiminin anlamı da bir bakıma 'ev yönetimi', 'ev yönetim bilgisi' demektir ve oikonomia kelimesi ile paralellik arz edebilir. Ancak aralarında bazı temel farklar vardır.  

Ne tür farklardan söz ediyorsunuz?

İktisat kavramını 'ilmi tedbiri menzil' kavramıyla birlikte düşündüğümüzde ekonomi kelimesinden en temel farkının 'amaçfarklılığı' olduğu açıktır. Zaten varılacak yer anlamındaki menzil kelimesi bunu açıkça göstermektedir. İşte bütün bu tartışmalar bize, 'iktisat' ile 'ekonomi' kelimelerinin kökenleri kadar, yöneldikleri maksatlar açısından da ciddi ve derin farklılıklar taşıdıklarını gösterir. Bugün için, iktisat kavramının İngilizcesinin ekonomi kelimesi olması bizi yanıltmamalıdır. Zira söz konusu maksat farklılığındaki temel ayırım bize bugün kullanılan sözde iktisat kavramının aslında zihin ve anlam olarak kapitalist iktisat hatta daha doğru bir ifade ile materyalist iktisat olduğu açıktır.

Modern iktisadın müessisi Adam Smith bu meyanda neler söylüyor?

İktisat ile ekonomi farkının daha iyi anlaşılması ve ekonomi kavramının yetersizliğinin gün yüzüne çıkması konusunda bahsettiğiniz disiplinin kurucularından Adam Smith`in (1729-1790) Ulusların Zenginliği adlı kitabındaki bir değerlendirmesi dikkate şayandır: 'Siyasal ekonomi, iki ayrı amaçgüder: Birincisi, halka bol bir gelir veya geçim sağlamak yahut daha doğrusu, onların, kendileri için böyle bir gelir ve geçim sağlamalarını mümkün kılmak ikincisi, devleti ya da toplumu kamu hizmetlerine yetecek bir gelirle donatmaktır. Halkı da hükümdarı da zengin etmek gayesini gözetir,' (Smith, 2014: 455). 

Aslında Smith, halk ile devleti bir araya getirip bütünleştirecek bir yaklaşımdan bahsederken siyasal ekonomi kavramını kullanarak altını çizmeye çalıştığımız farkın işaretini vermektedir.

Bu konuya Fransız Devrimini etkileyen ve Toplum Sözleşmesi adlı eseriyle ünlenen düşünür Jean-Jacques Rousseau nasıl bir açılım getiriyor?

Sözü, Rousseau`nun Ekonomi Politik adlı kitabına getiriyorsunuz sanırım. 

Eyvallah;

Jean-Jacques Rousseau`nun (1712-1778)  pek de duyulmamış olan Ekonomi Politik adlı kitabındaki değerlendirmesi bahsettiğiniz konuda ipucu vericidir: 'Ekonomi ya da Oikonomi (Ahlaksal ve Siyasal). Bu sözcük oiko, ev ve nomo, yasa sözcüklerinden gelir ve kökenine göre, tüm ailenin ortak iyiliği için ev işlerinin akla ve belli kurallara uygun biçimde çekilip çevrilmesi anlamını taşır. Bu terimin anlamı sonradan en büyük ailenin, yani devletin yönetimini de kapsayacak biçimde genişletilmiştir. Bu iki anlamı birbirinden ayırt etmek için, ikinci durumda buna genel ya da politik (kamusal) ekonomi, öteki durumdaysa ev ekonomisi ya da özel ekonomi adı verilir,' (Rousseau, 2005: 7). Rousseau, daha eserinin girişinde ekonomiyi 'özel ekonomi' ve 'genel ekonomi' (politik ekonomi) olarak ayırmak durumunda kalmıştır. Genel ekonomiyi politik (kamusal) olarak değerlendirmiş, buna toplum ve devlet idaresi anlamı vererek buradan da genel iradeye varmıştır. Ekonomi politiği bir anlamda polis`in nomos`u olarak yani toplumun/devletin yasası, düzeni olarak görmüştür. Bu son derece ilginçtir.

`height=

Temel Bey, sözün bu yerinde 'iktisat' ve 'ekonomi' ayrı zihinlerin ve ayrı yaklaşımların ürünüdür' cümlesini kurabiliriz değil mi?'

Evet. Bu açıdan şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz: mevcut iktisat anlayışı materyalist iktisat anlayışıdır ve onun iki uygulaması olan kapitalist ve sosyalist ekonomiler de bizatihi politikaları, uygulamalarıdır. İktisat bir amaca matuf zihinsel bir çaba ve teori, ekonomi ise bu zihinsel çaba ve teorinin bir uygulaması demektir. 

Hazıroğlu: Ekonomi, iktisat politikası uygulamasıdır.

Bir bakıma ekonomi, bir iktisat politikasıdır, bir iktisat uygulamasıdır yani dar ve sığdır. İktisat ise sadece ekonomiyi değil bütün hayatı kuşatan daha geniş ve derin anlamları olan, yeni zihin üzerinden yeni dünyaya kapı aralayan felsefi bir kavramdır. 

Ü stadı, İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü kitabından çizdiğiniz genel çerçeveye ve çerçeve dışında kalan iktisadi ve ekonomik gerçekliklere dair bugünün ve yarının insanına ve dahi irfanına neler söylüyor?

Sezai Karakoç`un iktisatla ilgili tek kitabı olan İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü küçük hacmine rağmen az önce değindiğimiz zihin ve amaçfarklılığını çok iyi tahlil etmektedir. 

Karakoç, o derin ve ufuk dolu yaklaşımıyla daha işin başında fikriyat boyutunda kendine haslığın altını çizer: 'İslam toplumunda kendine mahsus bir iktisadi içyapı oluşmuştur. Bunun ana çizgileri yakalanıp, İslam toplumunun iktisadi yapısının orijinalliği kabul edilmedikçe, bu ülkeler ekonomisi üzerine yapılan incelemeler aldatıcı analojiler olmaktan öteye geçemez,' (s.8). Devamla, Batı sınırlamaları ve muhtevalarıyla İslam realitesinin üzerinde yapılacak soyutlamalar, İslam`ı değil, ancak batı doktrinlerinin İslam`ı nasıl gördüğünü ve gösterdiğini tespite yarar, (s.10) der ve ardından kör gözlere işaretler gönderir: ahlak ve dinle ekonominin ilgisini henüz tam bir ölçüye bağlayamamış olan ve birçok önemli buhranlarının ve kapitalizm-komünizm ikilisinin kaynağı bu noktada bulunan Batının gözü önünde İslam prensipleri kurtarıcı birer semboller halinde durmaktadır da gurur, bunu görmeye engel olmaktadır, (s.12).

Sezai Karakoçkanaatimce 'ekonomik strüktür 'derken iktisadın derin anlamına atıf yapıyor. Bu husustaki kanaatlerinizi istirham ediyorum.

Önemli bir noktaya değindiniz. Karakoçbahsettiğiniz gibi her ne kadar ekonomik yapı (strüktür) kavramını kullansa da aslında kastettiği daha önce altını çizdiğimiz iktisat kavramının derin anlamıdır. Nitekim İslam`ın her cephesinde olduğu gibi iktisat görüşünün aranmasında da birinci prensip onun İslam dışı sistemlerden farklılığını kabul etmekse, ikinci prensip de İslam`ın bu cephesinin öbür cephelerinden, yani, inanç, ahlak, hukuk, sosyal hayat ve genel dünya görüşü cephelerinden ayrı ve bağımsız ele alınamayacağı, daha doğrusu onlar göz önünde tutulmadan, söz konusu olamayacağı prensibidir (s.13) diyerek bu ayırımı net bir şekilde ortaya koyar. 

Sezai Karakoç: İslam, yaşadığımız hayatı ebediliğe göre ayarlar.

Ü stelik Sezai Karakoçbu yaklaşımını ebedilik üzerinden çok daha açık olarak saflaştırır: İslam, yaşadığımız hayatı ebediliğe göre ayarlar. Ekonomi, bu hayatın çerçevesini doğrudan doğruya aşma durumunda değildir. Ancak, ebediliğe aday olan insanın çalışmasında, dünyayı yorumlamasında ve kullanmasında önemli bir yeri olmak bakımından, dolaylı olarak, ebedilik problemine ilişir, (s.16). 

Ü stad, İslam`ın insan ve eşya telakkisi ile mülkiyete yüklediği anlamları da öteler ufku`na yaklaştırıyor;

Evet, aynen öyle; Sezai Karakoçİslam`ın insan ve eşya telakkisinin, mülkiyet anlayışının diğer sistemlerden tamamen farklı olduğunu söyleyerek mutlak anlamda eşyanın da insanın da O`na ait olduğunun altını çizmektedir. Ona göre Müslüman için mal, ilahi yolda ilerlemek için bir vasıta, bir imkân, bir malzemedir. Eşyanın verdiği hazdan çok, o eşyayla birlikte gelen ödevleri tam yerine getirerek elde edilecek ebedi hayat sevinci için bu malların sorumluluğunu üzerine almaya razı, hatta istekli olur.

Son olarak bu meyanda okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

İktisat bir kasta, amaca doğru yaşamaktır ve ekonomi de o amaca uygun iktisadi eyleyiş içinde olmaktır. O yüzden de İslam toplumunun ideası, İslam idealinin genişlemesi ve yayılmasıdır. İktisadi perspektif içinde ekonomik ilerleyiş de bu ideaya bağlıdır ve onun içindir. Sözü Sezai Karakoç`un diliyle bağlayalım: İslam toplumlarını batılıların elinden ve dilinden kurtaracak kahraman nesil, şüphe yok ki İslam iktisadını da yeni baştan düzenlemek ve kurmak zorundadır.

İlginiz için teşekkür ediyorum Temel Bey.

Ben de teşekkür ederim İbrahim Ethem kardeşim.