`height=

En son ne zaman teşekkür ettiğinizi hatırlıyor musunuz?

Ya da size bir başkası teşekkür ettiğinde yaşadığınız duyguyu;

'Teşekkür etmek'

İki kelime;

İyilik yapana karşı hürmet ve saygı göstermek;

O kadar zor ki;

'Teşekkür ediyorum' diyebilmek o kadar zor ki;

Siz bunca insanın huzursuzluğunun, suratların asık olmasının sebebini ne zannediyorsunuz?

Çünkü bilmiyoruz;

Teşekkür etmeyi bilmiyoruz; Teşekkür edemiyoruz, dil ucuyla da olsa bile;

Eski İstanbullular deriz değil mi bazen;

'İstanbul beyefendisi' veya 'İstanbul hanımefendisi'

Onların en bariz özelliği teşekkür edebilmeleridir;

Teşekkür etmenin bir diğer kardeşi vardır; Özür dilemek; Ne enteresandır ki teşekkür etmeyi bilmeyen, özür dilemeyi de bilmez;

'Çok özür dilerim' ne kadar kibar bir cümledir;

Ama kullanmayız, kullanamayız;

İçimizdeki ego, içimizdeki kör olası bencillik, hiçbir işe yaramayan o kibrimiz bizi bu iki güzel duygudan alıkoyar;

Teşekkür edemeyiz; Özür dileyemeyiz;

Onun için de hayatımızın birçok ânı stres içinde, sıkıntı içinde, huzursuzluk içinde geçer;

Oysa teşekkür ederken bakın neler olur?

Teşekkür ederken yüzünüze bir gülümseme yayılır; Gözlerinizin içi güler;

Kalbinizde sevgi çiçekleri açmaya başlar;

Onun size sizin ona karşı pozitif enerji akışınız başlar; En evvel siz rahatlar ve huzur bulursunuz; Bu pozitif enerji vücudunuzda mutluluk yani seratonin hormonu salgılar; Mutluluk hormonu eksikliği ile depresyonun doğrudan ilgisi olduğu bugün bilinen bir gerçektir.

Yeterli salgılanmayan bu hormon sonucu bakın neler bekler bizi?

En evvel mutsuz bir kimse olup çıkarız; Sosyal ilişkilerde negatif bir kişilik çizeriz;

Cinsel ilişkilerde olumsuzluklar baş gösterir; Uyku sorunları yaşamaya başlarız. İştah problemleri yaşamaya başlarız; Ve bu hormonun eksikliği duygusal çöküşlere yol açar;

Depresyona kadar yolu var bunun;

Yüzünüz sirke satmasın

Atasözlerimizi hatırlayanınız var mı?

'Kendin bal satıyorsun ama yüzün sirke satıyor'

Yüzü sirke satan adam, karşısındakine teşekkür etmeyi bilmeyen adamdır; Hata yaptığında hatasını anlayıp karşısındakinden özür dileyemeyen adamdır;

Hatasını kabul edeceği yerde laf ebeliğiyle üste çıkarak vaziyeti kurtardığını zanneden adamdır;

Oysa bunların hepsi suyu tersine akıtmak gibi beyhudedir; Anlamsızdır, faydasızdır;

Şimdi huzur ve mutluluğu yakalamanın bir tık daha ötesine geçelim mi?

İnsanlara teşekkür etmenin, bir tık ötesi;

Allaha teşekkür etmek;

Teşekkür kelimesi zaten 'şükür' den gelmektedir; Ve Allaha teşekkür etmek 'şükretmekle olur'

Ne kadar sıradan bir alışkanlık zannederiz değil mi annelerimizin babalarımızın bize öğrettiklerini;

Onlar örneğin su içerken oturur besmele çeker, üçyudumda içer sonra da 'elhamdülillah' der; Bize de öyle öğretirler;

Bakmayın şimdi televizyonda kimi komedyen müsveddelerinin ayakta bir dikişte su içip elinin tersiyle ağzını silerken 'ııhagh' gibi ses çıkartma iğrençliğine;

Bizim kültürümüzde yedikten ve içtikten sonra 'Elhamdülillah, ya Rabbi çok şükür' denir;

Niçin?

Yine kendimiz için; Şükür beynimizi huzura ve mutluluğa yönlendirdiği için;

Onun için bize yapılan nasihatler, öğütler aslında hepsi bizim yaşadığımız hayatı tadına vara vara, stresten sıkıntılardan uzak, sağlıklı ve mutlu bir şekilde yaşayabilmemiz için;

Gerçekten de ninelerimize dedelerimize baktığımızda ne zor şartlar içinde yaşadıkları halde hiçdepresyona giren var mıydı içlerinde? Yoktu; Niye? Çünkü hepsinin dilinde aynı cümle vardı:

'Allaha çok şükür', 'Şükürler olsun yaratana', 'Rabbime şükürler olsun'

Onun için demişlerdir ki:

Şükür, Allahü teâlâ`nın verdiği nimetleri, onun emrettiği gibi kullanmaktır.

Beden nimetinin şükrü Allahü teâlâ`nın rızasına göre yaşamaya çalışmaktır.

Malının şükrü, kazancını olumsuzluklarda harcamayıp israf etmemesidir. İhtiyaçsahiplerine 'zekât' vermesi gerekenin zekât vermesidir hayır ve hasenat yapmaya çalışılmasıdır.

Makam ve mevki sahibi olanların şükrü bu nimete şükretmesi, insanlara yardım etmesi bu imkânını kimseye zulüm ve haksızlık için kullanmamasıdır.

Sevgili Peygamberimizin hadisi şerifini hatırlayalım mı?

'İnsanlara teşekkür etmeyen, Allahü teâlâ`ya şükretmiş olmaz'

İnsanların birbirine iyilik yapması, aslında Allahü teâlâ`nın nimetidir, ihsanıdır. Çünkü şükretmek, teşekkür etmek gerçekten herkese nasip olmayan bir yüce duygudur;

Bu duyguya sahip olan insan dert ve sıkıntılar karşısında dağılmaz, bocalamaz, paniklemez;

Depresyona girmez hayatı allak bullak olmaz;

`height=

 

 

 

Çaya çorbaya limon dan daha fazlası...

* Limon kalp çarpıntısını yok eder, tıkanmış kalp damarlarını açar, kanı temizler.

* Günlük enerji verir ve vücudun dirençkazanmanızı sağlar.

* Böbreklerdeki tıkanıklığa böbreklerde oluşan taş ve kumlara karşı iyi gelir.

* İdrar yollarındaki iltihapları söker.

* Günde yarım limon yüksek kolesterole iyi gelir.

* Kansızlık probleminde limonun faydalı olduğu görülmüştür.

* Bir miktar limon suyu buruna çekildiğinde burun kanamaları durur.

* Gıda zehirlenmesinde limon yedirilirse zehirlenmenin etkisi azalır veya geçer.

* Nezle, grip, soğuk algını hastalıklarında liman ve limon suyu tedavi edicidir.

* Yağlı yemeklerin üzerine sıkılan limon suyu, bu yağlar yüzünden kilo almanıza mani olur.

* Ağız içinde oluşan aftlarda limon suyu ile gargara yaparsanız bu yaralar geçer.

* Diş ve dişeti hastalıklarına limon suyu birebir iyi gelir.

* Sık sık baş ağrısı çeken kişilerin limon faydalı olur.

* Limon suyu, eşit oranda su ile karıştırılıp bununla yüzdeki sivilceler silinirse zamanla yok olur.

* Limon, zamanla karaciğerdeki bütün hastalıkları temizler.

 

***

 

Eskiden nasıl yaşıyordunuz?

Dostlarımdan gelen bazı paylaşımlar hoş oluyor; Siz de okuyorsunuzdur.

Bir gençelinde tespih sessiz sakin koltuğunda oturan dedesine sormuş:

-Dede ya, siz yıllar önce nasıl yaşıyordunuz sahi?

-Nasıl?

-O zaman teknoloji yoktu, araba yoktu, uçak yoktu, evlerde klima yoktu, cep telefon yoktu, internet yoktu;

Dedesi gülümsemiş:

-Aynen sizde şimdi olmayanlar gibi;

-Nasıl?

-Şükür yok, teşekkür yok, dua yok, şefkat yok, saygı yok utanma yok, alçakgönüllülük yok;