"Oğul, tohum karanlıkta çatlar ama güneşe inanarak." Babam her kış, tohumları avucuna alıp incelerdi.
"Bak şu minicik şeye," derdi, "İçinde koca bir ağaç gizli. Ama toprağa düşmeden o ağaç ortaya çıkmaz."
Bir keresinde sordum: "Peki ya toprak onu kabul etmezse?"
Başını salladı:
"Her tohum toprağa düşer ama her biri filiz vermez. Yine de çatlamak zorundadır. Çünkü çatlamayan tohum, ömrü boyunca sadece tohum kalır."
Bu söz, yıllar sonra Mehmet’in hikâyesinde yankılandı.
Mehmet’in Kabuğu
Mehmet, içine kapanık bir öğrenciydi. Yazılı sınavlarda başarılıydı ama sözlüde hiç konuşmazdı. Proje ödevlerinde harika çizimler yapar ama sunum günlerinde sessizleşirdi.
Bir gün, sınıf tiyatrosu için gönüllü rol isteyenlere bakarken onu fark ettim. Elini hafifçe kaldırdı ama sonra geri çekti. O an babamın tohumu geldi aklıma:
"Çatlamak cesaret ister; hem de içini ilk defa dışarı göstereceğin için..."
Risk, Gelişimin Yakıtıdır
Babam derdi ki: "Toprak, tohumu sıkar, ezer, bastırır… ama sonra ona hayat verir."
Tıpkı çocukların, kendi potansiyellerine ulaşmak için bazen sınırlarını zorlaması gerektiği gibi.
Mehmet’e küçük bir rol verdim: Sahneye çıkıp sadece “Günaydın!” diyecekti.
- İlk gün sesi duyulmadı.
- İkinci gün fısıldadı.
- Üçüncü gün bağırdı: "GÜNAYDIN!"
Sınıf alkışladı. Mehmet gözlerini yere indirdi ama hafifçe gülümsedi. O gülümseme, çatlayan bir tohumun selamıydı.
Bandura ve Öz-Yeterlik
Babam, bazı tohumları önce nemli pamukta bekletirdi.
"Direkt toprağa atarsan hepsi boğulur. Önce ortamını hazırla." derdi.
Bandura’nın Öz-Yeterlik Kuramı da tam olarak bunu anlatır: Bir birey, bir işi yapmaya kalkışmadan önce, içten içe "başarabilir miyim?" diye sorar. Başarabileceğine inanıyorsa adım atar. İnanmıyorsa daha denemeden vazgeçer.
Öz-yeterlik, insanın içindeki "Ben bunu yapabilirim." duygusudur. Ve bu duygu küçük başarılarla, sabırlı destekle ve pozitif geri bildirimle güçlenir.
Mehmet için de önce "küçük başarılar" pamuğu gerekiyordu:
• İlk adımı attığında takdir etmek,
• Sesini biraz yükselttiğinde alkışlamak,
• Ona, sahnenin güvenli bir alan olduğunu hissettirmek.
• “Aferin, cesur davrandın.”
• “Bugün biraz daha sesli söyledin.”
• “Sahne senin, biz sadece izleyiciyiz.”
İşte böyle küçük desteklerle Mehmet’in içindeki inanç filizlendi. Birkaç hafta sonra, Mehmet ana karakter oldu. Ve rolünün sonunda sahnede yere eğilip seyircilere selam verdi.
Gözlerimiz doldu. Çatlayan tohum, artık bir fidandı.
Bu Haftanın Tohumu
• Öğretmen/Okuyucu:
Bir öğrencinize, onun için “küçük ama cesaret isteyen” bir görev verin. Sonra onu başarınca, sadece alkışlamayın, birlikte kutlayın.
• Doğa İlhamı:
Bir tohumun çatlama sürecini izleyin (örneğin bir fasulye).
Karanlıkta, basınçla ve zamanla nasıl patladığını gözlemleyin.
Babamın Mirası
"Tohum çatlamadan büyümez, çocuk risk almadan öğrenemez.
Cesaret, öğrenmenin ilk yeşil yaprağıdır."
Ders 9: Tohumun Çatlaması ve Risk Alma Cesareti