Yolda yürürken gözünü kaçırdığın o dilenciyi hatırla.
Market arabasını tıka basa doldururken, karşı apartmandaki ışıksız pencerelere sırtını döndüğün o anı...
Duvara astığımız ama içini boşalttığımız o sözü düşün:
“Komşusu açken tok yatan bizden değildir.”
Biz sandık, ama benleştik.
Komşunun açlığını “devlet bakar” diyerek geçiştiren bir atalete dönüştük.
Oysa din, kalbini “öteki”nin derdiyle yakmanı emreder.
İman, eylem ister. Kuru lafla değil.
Zinciri kıracağız!
Birbirimizi yok sayarak inşa ettiğimiz sahte kaleler yıkılacak.
Çünkü:
▪️ Ekonomi mi? Paylaşmayan toplum, zenginiyle fakiriyle hep kaybeder.
▪️ Huzur mu? Komşusunu unutanın kapısı hep huzursuz kalır.
▪️ Sağlık mı? Yalnız kalan önce ruhuyla çürür.
Çözüm basit ama cesaret ister:
Önce SEN!
Ekmeğini böl. Gölgeni düşür komşunun eşiğine.
Tok olan, aç olanı doyurmakla yükümlüdür.
Unutma:
Biz bu çağın hissiz makineleri değiliz.
Biz insanız; ancak başka birinin derdini sahiplenerek insan kalabiliriz.
Eğer yarın sen zorda kaldığında, sana yardım edecek birini yanında görmek istiyorsan,
bugün bir başkasına elini uzatmayan, gerçek anlamda bizden değildir!
Sözün özü:
Bencilliği parçala.
Toplumsal barış, fedakârlık tuğlalarıyla örülür.
İlk tuğlayı sen koy!
Adem Keve