Halvetî -Cerrahî meşâyihi, Nureddin Tekkesi`nin 21`inci postnişini Tuğrul Efendi (ks), içinden, hakikat, marifet, ilim, irfan, hizmet, gayret ve dahi zikrullah geçen 76 yıllık fenâ âlemi yolculuğunu tamamlayarak âlem-i cemâle yürüdü.

5 Eylül 2022 Pazartesi günü (dün) Nureddin Cerrahî Tekkesi`nden alınan Tuğrul Efendi`nin naaşı, binlerce seveninin omuzunda Fatih Camii`ne getirildi. Burada İstanbul`un Fatih`i Sultan Mehmed Han`ın huzurundaki niyazdan sonra ikindi namazının akabinde Tuğrul Efendi`nin cenaze namazını kıldık. Namaz sonrasında Efendi`nin (ks) naaşı Nureddin Tekkesi`nin içerisinde kendileri için hazırlanan yere İbrahim Fahreddin Şevki Efendi`nin, Muzaffer Ozak rahtemullahi aleyhin ve Safer Dal Baba`nın yanına defnedildi.

1990`lı yılların başlarında İstanbul`da edebiyat sanat dergisi yayıncılığı yaptığımız yıllarda Safer Dal Baba`nın (ks) postta oturduğu dönemden itibaren Cerrâhî Â sitânesi`ndeki ezkârdan nasipdar olmanın gayreti içerisinde bulunduk. Tuğrul Efendi ile de bu süreçte muhtelif vesilelerle hasbihâl ettik. En son birkaçay önce dergâhtaki odasında gerçekleşen görüşmemizde tekkeye komşu bir binaya talip olmamızdan bahisle 'inşallah burasını alırsınız ve bize komşu olursunuz' buyurmuşlardı.

Kolonizatör Türk mürşidi

Muhataplarına kâl ile olduğu kadar hâl lisanıyla nasihat eden Tuğrul Efendi kolonizatör Türk mürşitlerinden biriydi. Dünyanın pek çok coğrafyasına seyahatler düzenleyerek i`lâ-yi kelimetullah hizmeti gördü. 

Tuğrul Efendi, 1981 yılında 'Memleketimizin çeşitli bölgelerindeki tasavvuf musikisi ve folklorunu bütün özellikleri ile tesbit etmek, tasavvuf musikisinin notalarını yazdırmak, araştırmak ve incelemek, kıyafet ve musiki aletlerini toplamak, folklorunu incelemek ve bu konuda yapılacak araştırma ve incelemeleri yayınlamak, yaşaması ve tanıtılması amacı ile bilimsel toplantılar, törenler, sergiler tertiplemek, Türk Tasavvuf Edebiyatı Terminolojisini tesbit ederek yurt içinde ve yurt dışında tanıtmak.' Gayeleriyle Muzaffer Ozak`ın (ks) tesis etmeye muvaffak kılındığı Türk Tasavvuf Musikisi ve Folklorunu Araştırma ve Yaşatma Vakfı`nın başkanıydı. Vakıf üzerinden de bu milletin, bir adım öte Ü mmet`in irfanına hizmet etti, gittiği her yerde gönlü dil oyup konuştu.

Vefâtıyla da nasihat etti.

Tuğrul Efendi vefâtıyla da nasihat etti. Dünkü cenaze namazının akabinde Cumhurbaşkanımız hemen herkesin göz ardı ettiği bir hakikati tekrar dillendirdi: 'Küllü nefsin zâikatü`l-mevt sümme ileynâ turceû n.' Rabbimiz böyle buyuruyor: 'Her nefis ölümü tadacaktır.' Buradan dönüş yok ve hepimiz de bunun hazırlığı içinde olmamız gerekiyor.'

`height=

Ruhu için Fatiha`lar okuyalım.

Tuğrul Efendi`ye rahmeti vesile kılarak bir vefeyât dosyası hazırladık. Dosyala katkıları sebkat eden gazeteci, yazar, şair, roman muharriri Ekrem Kaftan`a sinema eleştirmeni İhsan Kabil`e, TYB İstanbul Başkanı Mahmut Bıyıklı`ya, İstanbul barosu avukatlarından Mehmet Süt`e ve yapımcı Nuri Sevin`e teşekkür ediyorum.

`height=

Bu vesileyle İttifak gazetesi camiası olarak Ömer Tuğrul İnançer üstadımıza vasi rahmet ailesine, ihvanına ve sevenlerine bağ sağlığı niyaz ediyoruz. Efendi`nin ruhu için Fatiha`lar okuyalım.  

Muhteşem ve yüksek bir kültür sahibiydi.

Ekrem Kaftan

Gazeteci, yazar, şair ve roman muharriri

`height=

Merhum ve mağfur Meşâyıh-ı Cerrâhiyye den Ömer Tuğrul İnançer Efendi Hazretlerini önce televizyonlardaki sohbetlerinden tanıdık.

Rabbim 2016 yılında Hazretle Türkistan ı beraber ziyaret etmeyi ve bizzat müşerref olmayı nasî b eyledi.

5 gün süren seyahatimiz boyunca sürekli sohbetinden istifade etme bahtiyârlığını yaşattı.

Muhteşem bir insan idi. Â lim, fazıl, küfür karşısında celâlli, muhteşem ve yüksek bir kültüre sahip idi.

Osmanlı sevgisi, musikî ye vukû fiyyeti Karagümrük dergâhındaki sohbetleri tarifsiz bir saadet vesilesiydi.

Visâlinden duyduğumuz hüznün izâhı mümkün değildir.

Rabbim mahşer günü, Rasulullah Efendimiz SAV ile beraber haşrolmak nasî b eylesin. Â min.

Efendi, sanatın manevi boyutuyla toplumu besledi.

İhsan Kabil

Yazar-Sinema Eleştirmeni

`height=

Tuğrul Efendi yle tanışmam, daha önce aşina olduğum Safer Efendi nin ahirete irtihalinden  sonra oldu. Karagümrük Cerrahi dergâhında geçen kimi zaman dilimlerinde, hayatın metafizik yüklü bir başka yüzüne de tanıklık ediyorduk. İkinci kızımın adını da Efendi Hazretleri koymuştu. Sonrası tabii kendi sahası da olan musiki  alanında ve başka sohbet ortamlarında yaptığı çalışmaları takip etmekle de oldu.

Efendi, biraz celâlli ama gerçekleri ifade etmekten sakınmayan  yanıyla cemiyet için hakikaten çok önemli bir işlev yerine getiriyordu. Toplumların maddi yapılarının yanında manevi teçhizat için de muhakkak belli önderlere, şahsiyetlere ihtiyaçvardır. Tuğrul Efendi de bir mürşit olarak ve musiki  vukû fiyetiyle, tasavvufun sanatlarla olan özel ilişkisinden doğan bir ilgiyle, Tarihi Türk Müziği Topluluğu nun  yöneticisi olarak, sanatın manevi boyutuyla toplumu bir nev i besliyordu.

Tuğrul Efendi, kendi özel kişiliğiyle insanlığa hayatın manevi boyutunu, görünmez gerçekliğini, yaşamla ölümün ayrılmaz bütünlüğünü her daim hatırlatan yönüyle bir ışık veya ayna vasfı taşıyordu. Ruhu şâd olsun inşallah.

Günümüzdeki din anlatıcılarının dil problemlerinin hiçbiri onda yoktu. 

Mahmut Bıyıklı

TYB İstanbul Başkanı

`height=

Dün Fatih Camii`nden bir güzelimizi daha Rabbimize uğurladık. Tuğrul Efendi her daim hasretiyle yaşadığı sevdiğine kavuştu. Cenaze namazında uzaktan yakından gelen çok sayıda dostumuzla karşılaştık. Her meşrepten, her meslekten insan son vazifelerini yapmak için Fatih`e akın etmişti. 

Hayatı boyunca insanları bir olmaya davet eden Hak dostunun vedasındaki birlik fotoğrafı görülmeye değerdi. Derviş sabrını kuşanarak sükû netle gözyaşlarını içlerine akıtan mürî dânı kadar her çevreden muhibbânı da cenaze namazında saf tutmuştu. 

Tuğrul Efendi`nin sohbet halkasını geniş tutmasından dolayı tekkeye hiçgitme imkânı bulmayan çok sayıda kişi de ondan nasiplendi. Sözünün insanlığa ulaşması noktasında iletişim araçlarının imkânlarını kullandı. Böylelikle yeryüzünün her yerine mesajını iletmeyi başardı. Kalbi güzelliğe açık olan herkes bu konuşmalardan nasiplendi. Öyle ki dine ve dindarlara mesafeli kesimler bile Efendi`yi dinlemekten kendilerini almadıklarını söylediler.

Sohbet geleneğimizi her zaman diri tuttu.

Sohbet geleneğimizi her zaman diri tuttu. Engin birikimi muhteşem Türkçesi ve tok sesiyle dinleyenleri kendisine hayran bıraktı. Musikiye, edebiyata, tarihe, coğrafyaya ve daha birçok alana olan vukû fiyetini görenlerin hayran olmaması zaten mümkün değildi.

Günümüzdeki din anlatıcılarının dil problemlerinin hiçbiri onda yoktu.

Günümüzdeki din anlatıcılarının dil problemlerinin hiçbirisi onda yoktu. Soğutmayan, ısındıran, nefret ettirmeyen, sevdiren bir dil kullandı. Kimseyi ötekileştirmedi, ayrıştırmadı. Bununla birlikte en hassas meseleleri bile hakikatine uygun söylemekten çekinmedi. Hangi kanalın kamerasına konuştuğuna bakmadı. Hakikatin hatırını hiçbir yerde incitmedi.  Bazı hakikat düşmanlarının zaman zaman saldırılarına maruz kalsa da hiçbirine eyvallah etmedi. Zaten bir kere hakkıyla eyvallah diyenin hiçkimseye eyvallahı olmaz.

Uyarıcılık görevini son nefesine kadar sürdürdü. 

Uyarıcılık görevini son nefesine kadar sürdürdü.  İlerlemiş yaşına rağmen şehirden şehre, ülkeden ülkeye koşması boşuna değildi. Vazifeli kulların mesuliyet duygusunu sıradan insanların anlaması ve anlamlandırması mümkün değil. Sonunda ne rütbe de ne de mal beklentisi olmadan koşan adanmışları sadece adanmışlık duygusundan nasiplenenler anlayabilir. Efendi`nin medeniyet coğrafyamıza yönelik yaptığı hizmetlere baktığımızda kaybettiğimiz değerin ufkunu anlamış oluyoruz. Özellikle Balkanlarda tekkelerin yeniden ihyası noktasındaki gayretleri üstadın derdinin büyüklüğünü bize açık bir şekilde gösteriyor. 

Burada, tekkelerin restorasyonundan daha ötesi, dejenere olan tekke usulünün restorasyonuna daha çok önem verdiğini görüyoruz. Tekkelerdeki mevcut postnişinlerin yetiştirilmesi hususundaki titizliği de altı çizilmesi gereken bir husus. 

`height=

Tuğrul Efendi bir medeniyet nöbetçisi gibi yaşadı.

Tuğrul Efendi bir medeniyet nöbetçisi gibi yaşadı. Kaybettiğimiz toprakların kıymetini anlamamızı sağlayan öncülerden biri oldu. Balkanlarda Selefiler eliyle yıkılmaya çalışılan değerlerin ancak tasavvuf aracılığıyla muhafaza edilebileceğini iyi bilenlerdendi. 

Bu manada efendinin yeni tekkeler kurup yine o bölgeden ehil kişileri irşatla vazifelendirmesi de Balkanların geleceği açısından büyük önem taşıyor. İslami camianın önde gelen birçok ismine mikrofon uzatılsa Balkanlara dair kuracağı cümle sınırlıdır. Bununla birlikte Tuğrul Efendi`nin kendisiyle yapılan röportajlardan Rumeli`ye dair bilgisi, birikimi hayranlık uyandıracak derecede olduğunu gördük. O konuşmaları defalarca dinlememe rağmen doyamadım desem abartmış olmam. 

Kendi dergâhına kendi camiasına sıkışıp kalmış isimlerden değildi merhum. 

Kendi dergâhına kendi camiasına sıkışıp kalmış isimlerden değildi merhum. Herkesin yanıp kavrulduğu bu yakıcı çağda Osmanlı çeşmesi gibi her gelenin içip kanacağı duru bir kaynak oldu.

İnsan eğitimi zor bir sanattır. 

İnsan eğitimi zor bir sanattır. Her âdem bir âlemdir. Farklı âlemlerdeki, farklı fıtrattaki insanların gönüllerine girmek, onları terbiye etmek ustalık işidir.  Dünyanın dört bir yanından gelen farklı ırklara mensup sayısız insanın istikametini düzeltmek de öyle her babayiğidin harcı değildir. 

Mürşid-i kâmiller insan ustaları oldukları için zoru başarmışlardır.

Mürşidi kâmiller insan ustaları oldukları için zoru başarmışlardır. Şöhretin zirvesindeki bir sanatçıyla da, alanında uzman bir akademisyenle de, gündelik telaş içindeki bir işçiyle de, üniversiteye yeni başlamış bir talebeyle de aynı titizlikle ilgilenmek ancak hakikat önderlerinin katlanabileceği uğraştır. 

Karagümrük Tekkesi çok sayıda insanın İslam`la şereflenmesine vesile olmuştur. 

Karagümrük Tekkesi çok sayıda insanın İslam`la şereflenmesine vesile olmuştur.  Tekke, biiznillah daralanlara, bunalanlara huzur yaymış, gönüllere şifa sunmuştur. Edeple gelenin lütufla döndüğü mübarek kapının Safer Efendi, Muzaffer Efendi ve diğer büyükler dönemindeki manevi misyonunu Tuğrul Efendi hakkıyla devam ettirip emanete layık-ı veçhile sahip çıkmıştır. İnşallah manevi evlatları tekkenin ışığını kıyamete kadar açık tutacaklardır. Aziz ruhu şad olsun inşallah. Â min.

Son Postnişî n Tuğrul İnançer

Mehmet Süt

Avukat

`height=

Vaktiyle Nureddin Cerrahi Tekkesi`ne yolum düşmüş ve zikre iştirak etmiş idim. Malû m bu kadim tarihi mekân Fatih Karagümrük`te...

Namaz ve zikir öncesinde muhibbân ve mürî dân ile birlikte mütevazı derviş sofrasına oturup pek leziz yemekleri taam etmiştik. Namazdan sonra devran, niyaz ve zikir ile ötelere, ötelerin ötesine gittik! 

Tekke, müze misali murassâ tablo ve hatlarla oldukça görkemliydi. Bir ara saflar arasında ani bir dalgalanma oldu. Tekkenin merkez odasından beyaz harmanili, heybetli bir zatın süzülerek meşk meclisinin tam önündeki kadife koltuğa oturduğunu gördüm. Oldukça mehabetli, uzun boylu, gözlüklü ve de hafif sakallı, bu cellâli ve cemâlli zat, tekkenin postnişini Ömer Tuğrul İnançer Efendi idi. Musiki ve meşk heyeti arasında Ahmet Özhan`ı ve Sami Savni Özer`i de görmüştüm.

Tuğrul Efendi`nin işareti ile devran, zikir ve niyaz kaldığı yerden devam etti; Türk tasavvuf ve tekke musikisinin en mümtâz ve güzî de eserleri en mâhir ses üstatlarınca birbiri ardınca kusursuz bir keyfiyette icra edildi. Sonra pek enteresan bir şey oldu: Gecenin ilerleyen vaktinde zikre ve musikiye fasıla verildiği bir anda (merhum) postnişin Tuğrul İnançer, oturduğu kadife koltuktan bir sigara yakıp dumanını hu' diyerek hemen yakınlarında diz çökmüş vaziyette durmakta olan dervişlerinin üzerine gönderdi. Tuğrul Efendi mutmain, dingin, mes`ud ve rahattı. Şeyhin işte bu tavrı benim nazarımda tam bir milattı.

Merhum İnançer`in kitaplık çapta da zengin bir külliyatı vardı. Hiçşüphesiz günümüzün en yetkin Mevlevi şârihlerinden de birisiydi zatıâlileri.

Her sonbahar geldiğinde, Ü sküdar`da Altunizade Kültür Merkezi`nde Mesnevî şerhi ve okumaları yapardı düzenli olarak. Evime yürüyüş mesafesindeki bu okumalara katılan yüzlerce kişi tefeyyüz ederdi. 

Ecelin vakt-i merhunu gelince Azrail Aleyhisselâm müridin de, mürşidin de ruhunu kabzeder. Postnişî n dahi olsa nihayetinde o da bir fani idi. Allah engin rahmetine mazhar eylesin. Â min. 

Celâlli olduğu kadar cemâlliydi de;

Nuri Sevin

Yapımcı

`height=

Muzaffer Efendi`nin (ks) dervişlerinden Ali Toker vesilesiyle dergâha intisap ettim. Tuğrul Efendim de kabul buyurdular. Takkemizi, tesbihimizi verdiler. Bu güzel ortama bizi de kabul ettiler.

O günden sonra da Tuğrul Efendi`nin dervişi olarak elimizden geldiğinde hizmetlere râm olduk. Efendi Hazretleri`ne intisap ettiğim günün/akşamın şöyle bir hikâyesi, daha doğrusu vakıası vardır. Ü lkemizin önde gelen kuruluşlarından birinden mühim bir iş almıştım. Hesabıma mezkû r işe ait avans da yatırılmıştı. Gün içerisinde ilgili kuruluştan bir görevli arayarak aldığım işin geri çekildiğini ve avansı istedikleri söyledi. Böylesi maddi açıdan sıkıntılı geçen bir günün gecesinde Efendi, fakiri dervişliğine kabul etti. Sonraki gün, ilk gün ışığı camlarla selâmlaştığı vakitte bir telefon aldım. Her nasılsa iptal edilen iş tekrar fakire döndü.

Tuğrul Efendi celâlli bir zattı.

Tuğrul Efendi celâlli bir zattı. Hiçkimseden lafını sakınmazdı. Hak bildiği sözü 'çat' diye söylerdi. Herkes onu bu celâlli haliyle tanıyordu. Bununla birlikte Efendi`yi celâliyle tanıyanların kendilerini devranda küçük çocukların ilk halkada başını şefkatle, merhametle, muhabbetle okşarken görecek olsalar (ki çocuklar devranda epeyce yaramazlık yaparlar) muhtemelen kirpikleri gözyaşlarını tutamaz olurdu.

`height=

Efendi, haddizatında celâlli olduğu kadar hatta daha da fazla cemâlli de. Celâli küfreydi. Yoksa dünyanın en iyi, en nüktedan insanlarından biriydi. 

Odasından çıkıp meydana doğru yürüyüşünü çok özleyeceğiz. Bununla birlikte meydanın sahibi var, meydan boş kalmaz. Meydana (posta) kimin oturacağını bilemeyiz.   

Ömer Tuğrul İnançer

`height=

Bursa da 1946 da dünyaya gelen Ömer Tuğrul İnançer, İstanbul Ü niversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi.

Türk kültürü ve sanatı ile ilgili pek çok çalışmaya imza atan, eğitimi sırasında özel olarak müzik dersleri alan İnançer, yaklaşık 20 yıl muhtelif şirketlerde müşavir-avukatlık yaptı.

İnançer, 1991 de kurucusu olduğu Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu nda sanatçı-müdür olarak çalışmaya başladı, Haziran 2011 de emekli oldu.

Radyo ve televizyon programlarında misafir sanatçı olarak yer alan, yurt içi ve yurt dışında konserle müzik faaliyetlerinde bulunan, tasavvuf konusunda konferanslar veren ve seminerlere katılan İnançer in çeşitli makaleleri, röportajları ve yayınlanan 8 kitabı bulunuyor.

Türk düşünce hayatının önemli isimlerinden olan, yazdığı kitaplarıyla, musiki ve dini alanda yaptığı konuşmalarıyla tanınan İnançer, evli ve 2 çocuk babasıydı.

Yazı no: 426