TÜRK "GASTRO HEROLAR", DÜNYAYI LEZZETLENDİRİYOR

Abone Ol

Biz, milli ve yerli olarak LEZZETHAN diyoruz, Avrupalılar ise, GASTROHERO diyorlar.&nbsp
Birde çok duyulan ve kullanılan, 'Gurmeler' var. Fransızların 'Yemek Şövalyeleri' amaçları: Fransız Mutfağını ve tekniklerini dünyaya tanıtmak, Fransa da üretilen şarapların, et ve süt ürünlerinin ihracat pazarını büyütmek.&nbsp
Siz bakmayın, bizim 'Instagram Sayfalarını' dolduran, 'İmitasyon Gurmelere' özentiden öteye bir şey değil.&nbsp
Gelelim esas konumuza: &nbsp Bizim, GASTROHEROLAR ve LEZZETHANLAR, Gıdanın her yönünde ve Gastronominin icindeler. Hammaddelerin yetiştirilmesinden işlenmesine, imalatına, pazarlamasını, ihracatına, gastromekan yaratılmasından dizaynına, endüstriyel mutfaklarına, salonundan, barına, &nbsp mobilyasına, mefruşatına, yazılım programlarından, işletmesine, personel eğitimine, profesyonelliğine, &nbsp perakendesine, sunumuna, tadımına, yazarlığına, tanıtımından, sergilenmesine ve diğer sektörlerle bağlantılarına kadar her boyutunda var olup, Gastronominin içindeler. Türkiye nin lezzethanlarının ve gastroherolarının Asıl ve Asil Görevi ise: TÜ RKİYE NİN &nbsp LEZZETLERİNİ dünyaya tanıtmak, sevdirmek ve ihracat imkanlarını arttırmaktır. Gastroherolar, &nbsp bulundukları ülkelerin, hallerinde 'Tüccar', restoranlarında 'Gastronom', marketlerinde 'Perakendeci', fastfoodlarında 'Dönerci', 'Köfteci', 'Burgerci', vs, lokanta ve pastanelerinde 'Aşçı', 'Fırıncı', 'Pastacı' vs, Et ve süt ürünleri, çikolata, kuru yemiş, kahve, çay vs, üretim yerlerinde 'Patron', 'Yönetici' veya 'Usta',&nbsp
Endüstriyel mutfak ve mobilya tedarikinde 'İçmimar' veya 'Patron' olurlar.&nbsp
Bu ülkelerdeki yaşamlarında ise, yemek yemesini ve adabını bilen, ülkesinin mutfağını tanıtan, özendiren kişidirler.&nbsp
Onlar: Türkiye &nbsp sanayiinin, ihraçedilebilen her türlü gıda maddelerini üreten &nbsp makinaları yapan ve dünyaya satan kişilerdir.&nbsp
Örneğin Biz zeytini bol ve&nbsp
asırlardır zeytinyağı üreten, bir milletiz. Ambargolar &nbsp dolayısıyla, markalı zeytin yağlarımızı her ülkeye (Avrupa ya) ihraçedemiyor, ancak 'Dökme' yani tonajlı ihracat yapabiliyoruz.
Zeytinyağı markalarımıza, dünyanın her yanındaki yarışmalardan ÖDÜ LLER yağıyor. Yakındır, bunu da aşacağız. Bugün, Türkiye de üretilen 'HAUS Markalı' Zeytinyağı Makinaları, sadece ülkemizde değil, tüm zeytinyağı yapan ülkelerde kullanılıyor ve bir çok ülkeye ihraçediliyor. HAUS bu ülkelerdeki, Ofisleri ve Show Roomlarıyla, bir Türk GASTROHERO su olarak, Türkiye nin, Sanayisi nin, Lezzetlerinin en güzel propogandasını yapıyor.
İnşallah, kendilerini tanıyacak ve okurlarıma da tanıtacağım.
Selam ve sevgilerimle,
@pakmanvasfi

'EKONOMİK ve SAĞLIKLI' LEZZETLER GELİYOR!&nbsp

'TEKNOLOJI ve SAĞLIK' Denizlerin, meraların, tarlaların, ürünlerini daha, EKONOMİK ve LEZZETLİ KILIYOR.&nbsp

Dünyada gelişen yeni akımlar: Helal, Koşer, vegan uygulamaları paralelinde, daha sağlıklı ürünler için 'Teknoloji Gereksinimini' ön plana çıkardı. 'Teknolojik' &nbsp üretimde, 'Ekonomik' pozisyonlar fark edildi. Doğal ve kendinden lezzetli ürünler, ufak yatırımlarla karlılığını arttırdı. Şükürler olsun, artık dünyada ne varsa ülkemizde de mevcut.&nbsp
Avrupa nın, birçok uzak dünya ülkelerinden ithal ettiği, sebze, meyve, deniz ürünleri ve bunların çeşitli yöntem ve teknolojilerle üretilen 'İşlenmiş Türleri' Türkiye de mevcut, hem kendimize, hem de Avrupa ve Ortadoğu ülkelerine yetiyor.
Laf aramızda &nbsp Bugün çeşitli sebeplerden dolayı, Avrupa nın sıkıntısını çektiği: Et ve süt ürünlerinin, işlenmiş türlerini dahi (peynirler, salamlar, vs.) ihraçedebilecek kapasiteye, teknolojiye sahip bir ülke Türkiye.

Gerçeğin farkına, tüm dünyadakiler gibi 'Türk girişimcileri' de vardı. Gıda ve Gastronomi Sektörü olmazsa &nbsp Halklarda, ordularda, turistlerde sıkıntı başlar.&nbsp
Bunun için, sadece tarlalar, bağlar, bahçeler, mecralar, mandıralar, çiftlikler, yetmez. Oradan çıkan 'Bir i, Bin' yapmak gerekir. Teknoloji bunun için vardır.&nbsp
El emeği, kol gücü bir yere kadardır ve bugün artık, 'Show Malzemesi' sınıfına girmiştir.
Eğer Zeytinler 100 yıl önceki gibi sıkılmaya, sütler o zamanki gibi sağılmaya ve mayalanmaya, üzümler elle toplanıp, ayakla ezilmeye, etler (pastırmalar vs.) balıklar (çiroz vs) hala güneşe asılarak kurutulmaya, baharatlar tarlalara, damlara yayılarak üretilmeye devam etseydi, bugün bırakınız Bu ürünlerin, lezzetlerin milyarlarca dolar ihracatını, kendimiz için bile bulma sıkıntısı çekerdik.

Pahalılığından şikayet ettiğimiz, bu gıdalara kendi ülkemizde dahi ulaşamazdık.
Avrupa kendi ülkelerinde Hatta kıtalarında dahi üretilmeyen ürünlerin 'Gıda Teknolojilerine' ait makinalar üretmiş ve bu ürünleri yetiştiren ülkelere bu makinaları satıp, fabrikalarını kurmalarını sağlamış. Japonya da bunu yapmış, Amerika da. Onlar 'ZENGİN Ü LKELER' olmuş, müşterileri 'GERİ KALMIŞ Ü LKELER' sıfatını almış.&nbsp
Diğerleri bizi ilgilendirmez ancak, Türkiye ve Türk yatırımcıları ve mühendistleri, son 20 yıl içinde, bu makinaların 'Muadillerini' değil, daha da 'Gelişmiş Modellerini' üretmişler,

Avrupalıların, Amerikalılarınve Japonların müşterilerini ellerinden almışlar.&nbsp
Hatta, bu zengin yani gelişmiş ülkelerin içinde, satış ofisleri ve 'Show Roomlar' &nbsp kurmuşlar. 'Ü retici' dedikleri ve onların, geri kalmış addettikleri ülkelerin içinde, bizim 'Ufuk Sahibi' güçlü yatırım gruplarımız, 'Türk Malı' dediğimiz, milli teknolojilerimizin ürettiği, makinalarla, 'Kendi Fabrikalarını' kurmuşlar ve başarıyla işletiyorlar.
Artık, gelişmiş ülkeler de Bu tarz gıda ürünlerine ait ithalatlarını 'Hammadde' olarak değil ancak 'Hazır Ü rün' olarak yapabiliyorlar.

Ü stelik, bizim yeni teknolojik makinelerimizden çıkan gıda ürünleri, gelişen dünya şartlarının gerektirdiği: &nbsp 'Sağlık ve Hijyen' kurallarına uygun olarak üretilmekte.
Buyrun size 'SAĞLIK', bir de makine gücünün getirdiği Hızlı, &nbsp çok ve bazı masraflardan arınmış üretim dolayısıyla da, işte size 'EKONOMI' fazla söze ne hacet.
Ü lkemizde ve yurt dışında, bizim LEZZETHAN, Avrupalıların GASTROHERO dedikleri Gıda ve Gastronomi Sektörlerimizin kahramanlarını, ilerleyen yazılarımızda, lezzethanların toplantılarında tanıtmaya başlayacağız.
İlk örnek olarak: ALIMAR GIDA ve onun beyni, Bahadır Bostancı yı bugünkü LEZZET HAREKETİ sayfamızda bulacaksınız.

'ALİMAR GIDA'&nbsp Lezzetli, Sağlıklı ve Ekonomik 'DENİZ LEZZETLERİ ' Sunuyor.

'Teknoloji, ekonomi ile birleşince, piyasalara huzur, bolluk ve bereket gelir' diyor, yılların tecrübeli yatırımcısı Bahadır Bostancı.&nbsp
20 yıl önce 'Bostancı Group' Şirketleri bünyesinde: ALİMAR Gıda A.Ş yi kuran ve bugün ağırlıkla, HORECA &nbsp pazarına, zincir marketlere RED TİGER Markalı 'çok özel ve çok lezzetli, Deniz Ü rünlerini' İşlenmiş ve yarı pişmiş olarak sunan Bahadır Bostancı ya ait, dünyada sadece 4-5 tane bulunan, Türkiye de ve &nbsp Balkanlardaki tek SURUMİ Balıklarının işlendiği fabrikasının, Esenyurt taki modern ürünleri üretim tesislerini gezdim. Bugün Fisch &nbsp Restaurantların menülerini, Zincir Marketlerin raflarını süsleyen, 4 - 5 yıldızlı hotel ve tatil köylerinin açık büfelerini zenginleştiren, bu ürünlerin geçmişi Japonya dan kaynaklanmakta.
13 yüzyılda Japonlar, bolluk zamanında avladıkları balıklarını, şekerleyip dağlarda kurutup, geri kalan zamanlarda yerlermiş.&nbsp
Bu SURUMİ de Okyanusun Dev Mezgit Balıklarından başka birşey değil.&nbsp

Omega 3 ve B12 ihtiva eden, kolesterol karşıtı bu lezzetler, tüm dünyada SUSHİCİLERİN ana malzemesidir.&nbsp
ALİMAR Gıda nın AR-GE Laboratuvarlarında, bu lezzetin geliştirildiğine işaret eden Bostancı, 94 çeşit üretiminin, tamamen doğal deniz ürünleri olduğuna, ancak yiyenlere değişik tat ve yeme zevki verdiğine dikkat çekerek, 'Çok cazip fiyatlarla, turizme ve insanımıza &nbsp Karidesten kalamara, ıstakoz kuyruğundan yengeçayağına, balık burgerden schinitzeline, Çin mantısından böreğine, deniz ürünleri salatasından içli köftesine, sosisinden carpacciosuna birçok lezzetin yanı sıra özel karışımlı, yani içinde somon ve diğer balıklar ile çeşitli sebzelerinde kullanıldığı ürünleri de özel olarak yapabiliyor ve sunuyoruz' dedi.&nbsp
Ayrıca, helal, koşer, vegan belgeli, deniz yosunundan &nbsp Hem ikramlık iri boyda, hem de sushiciler için, minik siyah ve turuncu HAVYAR çeşitleri üreten kuruluş, sezona &nbsp 'Etsiz et' ile, okul kantinlerine ise 'Balık Lezzetli' yeni ürünlerle girmeyi planlıyor. İhracattan ne haber? sorumuza cevaben &nbsp
'İçpiyasanın &nbsp taleplerini, günlük 3.000 ton üretimimizle, ancak karşılıyoruz. Yeni makinalarımız eklendiğinde, onu da yapacağız inşallah' diyen, Bostancı ya Biz de 'kolay gelsin' diyor, başarılar diliyoruz.

N SOFRA Sivas dan Gelen Lezzetler Sunuyor.

Karaköy, nihayet özgün bir lezzet mekanına kavuştu.
Yılların, Tuzla daki 'N SOFRA Lokantası'nın İstanbul Şubesi, tam Karaköy Vapur İskelesinin karşısında açıldı.&nbsp
Chef Deniz Yaşar tarafından başarıyla yönetilen mekan, tarihi bir binanın içinde.&nbsp
Sımsıcak dekoru, kaliteli personeli ve nefis et lezzetleri ile kısa sürede yerli yabancı lezzetseverlerin gözdesi olmuş durumda.
Çınar Ailesinin, Merkezi Sıvas taki N SOFRA Lokantalarının, ünlü SIVAS KÖFTELERİ ni halen, baba Nuri Çınar bizzat yapıyor.
Oğulları: Ahmet Çınar (çiftlikten ve yetiştirilen danalardan sorumlu), Nazım Çınar (Sıvas taki üretim ve tedarikten sorumlu), Rıdvan Çınar (İstanbul daki Tuzla ve Karaköy &nbsp lokantalarından sorumlu). Artık aileden biri olan, Deniz Chef te mekanların mutfak ve salonlarını yönetiyor.
Tuzla Şubesinin, Marina karşısına taşındığını ve yapım aşamasında olduğunu belirten Deniz chef, &nbsp Lezzetin katiyen değişmediğine, Çınar Ailesinin kendi hayvanlarının etinden hazırlanan köfte çeşitleri ve etlerinin, Sivas ta işlenip, yapılıp soğuk zincirle İstanbul daki mekanlarına geldiğini ve yine yılların deneyimli ızgara ustaları tarafından TAM KIVAMINDA! &nbsp (içi pembe olmayan ve üstü de yanmadan) pişirilip, lezzetseverlere sunulduğuna dikkat çekti.
3 katlı, muhteşem İstanbul manzaralı, temiz ve samimi atmosferini gördüğüm, bu 'Lezzet Yuvasında' bana neler yediğimi soruyorsanız, el cevap 'Tüm lezzetlerin tadına baktım' diyebilirim.

Sivas ta yapılan ve gelen özel katmer eşliğinde, Nuri Çınar ın 1891 den bu yana gelen ve &nbsp 'dedelerinden aldığı elle', yaptığı incecik ve sadece et ile kaya tuzu kullanılan, gerçek SIVAS KÖFTE &nbsp (Yaprak Köftenin), hem normalini, hem de acılısı ile aynı formülün şişte yapılanlarını, nefis 'Kuş Kuyruğu' dedikleri, bonfilesi ni özel 'Sofra Salata' ile deneyimledim.
Tarifi mümkün olmayan bu lezzetler, mutlaka denenmeli. Ü stelik şimdi çok yakında ve İstanbul un her yönünden ulaşılabilir bir noktada.
Ayrıca, bu mekanda Deniz Chef in kendi icadı 'Hurmalı İncir Tatlısı' var.
Adından anlaşılmıyor, ancak enfes Kağıt helvası arasındaki Maraş Dondurması nın, altındaki yatakta ise hurma ve incir püresinin muhteşem lezzeti gizli.
Hepsi için: 'Mutlaka Yenilesi Lezzetler' diyorum.&nbsp
Afiyet olsun.