Dünyada sayısız kavim ve halk var. Bu, sayısız dil demek. Bilinen 142 dil ailesine bağlı 7 bini aşkın yaşayan dil var. Buna ölü diller de eklendiğinde sayı daha ziyadeleşir.
Her dil bir kavmin veya halkın varlığını gösterir; lâkin milleti göstermez. Çünkü halk dili başkadır millet dili başka. Millet birçok halktan oluşan ve aynı inanca, ortak tarihe ve töreye sahip halklar topluluğudur. Dünyada dil sayısı kadar halk vardır; ancak bir medeniyet kuran, bir tarih yazan, bir edebiyat ortaya koyan ve kendi başına bir devlet kurabilen millet çok azdır. Halk veya kavim bir etnik grupken millet bir karakterin adıdır. Dünyada en çok bilinen ve yaşayan milletler Türkler, İngilizler, Fransızlar, Ruslar, İspanyollar, Hintler, Çinliler, Farslar, Almanlar, Macarlar…
Misal, Fransızlar şu halklardan oluşur: Frenkler, Keltler, Galyalılar, Basklar, Bretonlar, Katalanlar, Alzaslılar; Cezayirli, Faslı ve Tunuslu Araplar, Vizigotlar, Burgundlar, Çingeneler, Normanlar, Vikingler, Flemingler, Aquitanlar, Korsikalılar… Bu halkların her birinin kendi ana dilleri varken hepsi birden Fransız milletini oluşturur, diğer halkla ve dünyayla Fransızca ile iletişim kurarlar. Çünkü saydığımız bu halklar tek vücut olup Fransız milletini oluşturmuşlardır.
Alman milleti ise Polonyalılar, Rumenler, Çingeneler, Cermenler, Saksonlar, Franklar, Alemenler, Gotlar, Bavyeralılar, Vandallar ve Lombardlar gibi halklardan oluşur. Bu halkların kendi dilleri olduğu gibi Almanca hepsinin millet dilidir. Almanya’ya göç eden ve Almanya vatandaşlığı alan Doğu halklarından insanlar da Almanya’da kamuda, eğitim öğretimde, resmi işlemlerde ana dilleriyle değil Almanca konuşmak ve yazmak zorunda.
İngilizler de Keltler, Anglosaksonlar, Normanlar, Piktler, İskoçlar, Danlar, İrlandalılar gibi halklardan oluşur ve tek millet olurlar. Her bir halkın kendi dili vardır ama hepsinin ortak dili İngilizcedir.
Halk dilleri millet dilini besler, büyütür.
Sibirya’dan Kuzey Afrika’ya geniş coğrafyada medeniyet ve devlet kuran Türk milleti de Kıpçak, Oğuz, Kazak, Kırgız, Afgan, Türkmen, Özbek, Abhaza, Tatar, Hazara, Tacik, Peştun, Karakalpak, Kurman, Hay, Çitak, Gagavuz, Pomak, Rum, Çingene, Roman, Moğol, Mançur, Hıtay, İskit, Slav, Berberi, Boşnak, Arnavut, Makedon, Sırp, Kuman, Arap, Çeçen, Çerkez, Gürcü, Laz, Zaza gibi birçok etnik gruptan oluşur. Bu etnik grupların her birinin kendi dili vardır; ancak bir Müslüman şahsiyeti etrafında tek millet oluşturduklarında, bu milletin adı Türk milleti olmuştur ki Türk milletinin dili Türkçedir. Türk tarihte olduğu gibi bir ırkın adı değil bir şahsiyetin adıdır.
Hal böyleyken Türkiye’de Türkçeyi tartışmak veya millet dili olan Türkçe ile etnik dilleri mukayese etmek tarihi gerçeklerden, akıldan ve izandan uzak, art niyetli bir durumdur. Türkiye’de kendi sivil hayatlarında Zazaca, Çerkezce, Oğuzca, Gürcüce, Abazaca, Kurmançı, Lazca, Boşnakça, Arnavutça gibi etnik diller kullanılırken söz konusu devlet ve millet olduğunda tüm halkların resmi dili elbette Türkçe olur.
Devletin ve milletin tek dili olur. Halklar millet olmazsa devlet kuramazlar, dağılırlar ve tarih sahnesinden çekilirler. Büyük devletlerin, emperyalist güçlerin kendi menfaatleri için dünyanın dört bir yanında kurdukları veya kurdurdukları ülkelerden bahsetmiyorum. Millet olmayan halkların ülkeleri büyük devletlerin stratejik vilayetleri gibidir: Ürdün, Lübnan, Filistin, Suriye, Irak, Kuveyt, Katar, Suudi Arabistan, Mısır, Libya, Cezayir, Ermenistan, Arnavutluk, Kosova, Kuzey Makedonya… Bu ülkelerin tarihi yoktur, milli mücadeleleri yoktur, edebiyatları ve sanatları yoktur, orduları yoktur, tarihleri yoktur. Bu ülkelerdeki halklar (çete savaşlarını saymazsak) ülkelerini savaşarak kurmamışlardır, büyük devletler tarafından kendileri vazifelendirilmiştir. Bu ülkeler de farklı halklardan oluşur; ama bu halklar bir millet olamamışlardır. Bugünkü Suriye, Irak ve Lübnan milletsiz devlet olunamayacağının en güzel örneğidir.
Millet olmadan devlet kurduğunu sanan bu ülkelerde devletin birden çok resmi dili vardır. Irak’ta Arapça, Kurmançı ve Türkçe, bölgesine göre resmi dil kabul edilmiştir. Resmi tabelalar üç dildedir. Büyük devletlerde böyle bir şeyin olması mümkün değildir. Milletlerin kurduğu devletlerde devletin resmi dili tektir ve devlet kurumlarında, kamusal alanda, yollarda bilgilendirici levhalar tek dilledir.
Tam burada dünyayı hegemonyası altına alan iki devletin adına dikkat çekmek istiyorum: ABD’nin açılımı Amerika Birleşik Devletleri (USA- United States of America), İngiltere’nin asıl adı Birleşik Krallık (United Kingdom)… Dünyada her etnik gruba devletçik, ülkecik kurmaya çalışan bu iki emperyalist güç kendi ülkelerinde ise sayısız etnik grubu bir arada (“Birleşik”) tutarak büyük devlet olmuşlardır. Bu bir bakıma Osmanlı devleti (Devlet-i Âlî) modelidir.
ABD’de hiç kimse “Yahu neden bu ülkede İngilizce resmi dil; biz mecbur muyuz? İspanyolca konuşalım!” demez. ABD nüfusunun % 20’ye yakını, yani 64 milyon kişinin anadili İspanyolcadır.
TÜRKİYE’DE DIŞ MİHRAKLAR “MİLLET” KAVRAMINI ETNİSİTEYE DÜŞÜRMEYE ÇALIŞMAKTADIR
Türkiye’yi büyük devlet olmaktan Ortadoğu’daki vilayet-devletçik pozisyonuna düşürmek isteyen dahili ve harici düşmanlar Türkçemize müdahale etmektedir. Türkiye’de millet kavramı iğdiş edilmekte, “millet” etnik anlama sıkıştırılmaya çalışılmaktadır. Millet Kuran’da geçtiği gibi aynı din etrafında toplananlardır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın her fırsatta “tek devlet, tek bayrak, tek millet, tek vatan” vurgusu tastamam Türkiye üzerine oynanan oyuna tepkidir, vatandaşlarımızda aşındırılmaya çalışılan millet ve vatan şuuruna hizmetten başka bir şey değildir.
Türklük kavramına mason, müstemleke, müsteşrik, levanten ve kripto aydınlarımız(!) 19. asrın sonlarından itibaren ırkçılık, kavmiyetçilik anlamı yüklemiş; bizim mukaddesatçılar da bu zokayı yemiş, bir refleks ve reaksiyonla Türk kelimesine ırk anlamıyla yaklaşmıştır. Halbuki Hıristiyan Batı da Araplar da Araplar dışında kalan Müslümanlara tarih boyunca hep Türk demiştir. Osmanlıda da böyledir. Türk gayr-ı Müslim olmayandır, devletin aslî unsurudur, devleti kuran milletin adıdır ve bünyesinde birçok etnik grup barındırır. Kavmi itibariyle Arnavut Mehmet Âkif’in millet kimliğinde iyi bir Türk olması gibi.
MİLLETİMİZİN ADI, AVRUPA VE ARAP KAYNAKLARINDA VE TÜM DÜNYADA TÜRK MİLLETİDİR
Milletimizin adı Türk milletidir, bu milletin ve devletin dili Türkçedir. Ülkemizin bazı bölgelerinde, belediye binalarında, resmî kurumlarında, yol bilgilendirme levhalarında Türkçe dışında dil kullanılması Türkiye’yi Cumhurbaşkanımızın saydığı “tek”likten, millet olmaktan uzaklaştırma çabasıdır, milletin şuuraltına bir ayrılıkçı, bölücü tohumları ekmektir.
ABD’de, İngiltere’de, Almanya’da, Fransa’da trafikte, yollarda, resmî kurumlarda ikinci bir dile rastlayamazsınız. Üçüncü dünya ülkelerinde ve Ortadoğu’daki manda-himaye altında kurulan devletçiklerde rastlayabilirsiniz. Türkiye’mizde de resmi dilimiz Türkçe dışında resmî tabela ve yazışmalarda başka dil kabul edilemez. Halkların dilinin millet diliyle muhakemesi muhaldir; aksi, bölünmenin sinsi planıdır.
Türkçe Sibirya’dan Balkanlara, Karadeniz’den Kuzeybatı Afrika’ya bir devlet ve medeniyet dilidir, İslam dilidir, Kuran’ın terbiye ettiği dildir. Dil al bayrağımızın ta kendisidir. Dilini kaybeden milletler bayrağını vatanını kaybeder. Yazıyı bulan Sümerlerin yok olduğu gibi…
Dil ve din birliğinin adıdır, millet. Halktan farkı budur. Millet birleştirici kelimedir, halk kendine mahsusluk taşır. Devletler “dil savaşı” üzerinden birbirini ele geçirmeye çalışır. ABD ve İngiltere dünya hakimiyetini İngilizceyle yapmaktadır. İnsanların topraklarından evvel zihinlerini işgal ederseniz topraklarını ele geçirmeye lüzum kalmaz. Dilini bozduğunuz milletler kimliklerinden uzaklaşır ve emperyalist güçlerin gönüllü kölesi olur. Sovyetler Birliği’nin işgal ettiği Türk topraklarında Türkçeyle ve alfabeyle bu kadar uğraşması, 1937-38’de Stalin’in Türk milletinin dilini, Türkçeyi en iyi şekilde yaşatan ve savunan şairleri, münevverleri kurşuna dizerek ortadan kaldırması Türkçeye ve Türk milletine yapılan suikasttır, kimlik soykırımıdır. Ukrayna Savaşı’nın başladığı aylarda Rusya'nın savaşı bitirmek için Ukrayna’dan Nazilerin arındırılması, silahsızlanma dışında üçüncü talebi/koşulu Rusçanın Ukrayna’da yasal koruma altına alınması olmuştur. Dil bu kadar mühimdir.
Halklar devletin aslî unsuru olmasa da ana dillerini koruyabilir, milletler dillerini korumazsa devlet dağılır. Yahudiler asırlardır dünyanın birçok coğrafyasında bir halk olarak devletsiz yaşamıştır; ancak dillerini korumuşlardır. Farklı kıtalarda farklı devletlerin halklarından bir halk olmuşken belki o devlet yıkılmış, devlet dili yok olmuştur; ama Yahudiler “İbranice” ile ayakta kalmışlardır. Teknoloji ve ekonomide dünyaya hükmeden milletler alfabelerini ve dillerini muhafaza eden milletlerdir: Japonlar, Çinliler, Yahudiler, İngilizler, Almanlar, Fransızlar…
Özetle, millet ve halk kavramlarının farkını çok iyi idrak etmeliyiz. Millet farklı halkların oluşturduğu birliğin adıdır. “Türk milleti” kavramının bir etnik yapı değil devlet ve medeniyet kuran bir Müslüman karakterin adı olduğunu unutmamalıyız. Türkçemiz de birbirinden kıymetli halkların oluşturduğu aziz milletimizin Kuran ile terbiye edilmiş bayrağıdır.