Piyasada kriz var mı yok mu?

Değerli okuyucularımız, cihan padişahı Kanuni Sultan Süleyman`ın ünlü beytini bilirsiniz:

'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.'

Evet sağlık ve sıhhat çok önemli ama devlet olmak, güçlü olmak, kimseye muhtaçolmadan ayakta kalabilmek de bir o kadar önemli;

Şu günlerde hepimiz sağlığımız kadar ekonomiyi de merak etmiyor muyuz?

Piyasalar ne olacak? Kriz var mı yok mu? Türkiye ve dünya ekonomisi nereye gidiyor?

Geçtiğimiz Salı günü 200 iş adamı ve iş kadını 'Ortak Akıl Danışmanlık Zirvesinde' buluştu. Bizim de MÜ SİAD Proje ve Destekler Çalışma Grubu Başkanı olarak katıldığımız 'Türkiye Ve Dünya Ekonomisi Nereye Gidiyor?' konulu konferansta konuşmacılar Dr. A. Mahfi Eğilmez, Prof. Dr. Sadi Uzunuğlu ve Yönetim Danışmanı Dr. Yılmaz Sönmez idi.

Doğrusu sizler kadar ben de ekonomimiz hakkında uzmanların analiz ve tespitlerini merak ettim. Ve bu konferanstan siz değerli okuyucularımız için notlar aldım:

`height=

Bundan sonra farklı mı olacak?

1) Dünya ekonomisini kapitalizm yönetmektedir. Bu sistem içerisinde finansal krizler her zaman olacaktır, esas olan kriz yönetimini yapabilmektir. Kapital sistem içerisinde bir yönetici, ekonomist veya iktisatçı 'bundan sonra farklı olacak!' dese de önemsemeyin. Çünkü kapitalizmin çerçevesi bellidir. Bunun dışında hareket edemezsiniz. Çerçevenin çizgilerine yaklaştığında uyarı ışıkları yanmaya başlatılır.

2) Kapitalist sistem esasında istikrarsızlık üretir. Yapısında bu vardır. Kendisini daha sağlam zeminlerde meşrulaştırmak için kriz üretir. Sonra üretilen krizin çözümü için yeni alanlar çözüm formülleri geliştirir. Tabii bu formüllerin hiçbiri milletlerin dokusuna, kültürüne, ekonomisine ve sosyal hayatına uymaz. Zaten uyma zorunluluğu da yoktur. Kapitalizm milletler ve devletler üstüdür.

3) Kapitalizm bu sayede anlık ve hızlı hareket ettirerek plansız işler yaptırır. Örneğin süpermarkete giden hanımefendi alışveriş arabasını doldurup eve gelir. Akşam olunca da evde ne yiyeceklerini kocasına sorar. Oysa yemek için alışveriş yapılmıştır. Ama çözümü (!) arabaya atlayıp dışarıda yemek yemekte bulurlar.

`height=

Tarım ve hayvancılık olmadan olmaz

4) 2002`den sonra tüm Dünya hiçbir dönemde olmadığı kadar para bolluğu ve kredi genişlemesi yaşamıştı. Biz de bu dönemlerde güzel paralar kazandık. Ama ne yazık ki bu paraları taşa toprağa yatırdık. Bizde ARGE olmadığı için kolayımıza gelen inşaattı. İnşaat işinde de maalesef sıra dışı mühendislik alanlarında da yok denilecek noktadayız. Bizimkisi janjanlı şekerlemeler gibi süslü evler yapmak oldu. Oysa dünyanın hiçbir ülkesi inşaat sektörü ile büyümemiştir. Tarım, hayvancılık, bilim, sanayi olmadan olmaz olamaz! Olmadı da. Biz aslında inşaat temellerine beton ve çimentoları değil paralarımızı gömdük. Geçen sene ülkemizde üretimi desteklemek için 350 milyar lira kredi kullanıldı ama ortada likidite yok. Çünkü ortada üretim yok. Verilen destek ve krediler de maalesef çok yanlış işlere gitti.

Örneğin çiftlik binası ve makinelerine verilen destek canlı hayvana ve yem konusunda verilmedi. Yani kredilerde de kaynaklar dışarıya akıtıldı. Bunun bir adım sonrası sarımsaktan mercimeğe, domatesten kırmızı ete kadar A`dan Z`ye her üründe ithalata mecbur kalındı;

5) Eskiden kamunun borcu fazla idi şimdilerde ise kamu özel işbirliği ile özel sektörün borçyükü fazla. Kriz durumlarında da özel sektör tökezleyince sanayi yatırımları vs. tamamen duruveriyor. Yabancı yatırımcılar da bu tabloda haliyle kaçıyor.

6) Ekonomik daralma devam edecek, 2019 yılında bu daralma daha fazla olacak,

7) Enflasyon ve faizlerde artışlar devam edecek,

8) Mümkün olduğunca borçlanmaya gidilmemeli, lüks tüketimi durdurmalıyız,

`height=

Korkuya ve paniğe gerek yok!

Sonuçolarak bu konferanstan anladığım şudur. 2002`den sonra Dünya`da para bolluğu yaşandığı dönemde popülizm yapmayan, akılcı yatırım yapan ülkeler şu anda küresel bir daralmanın yaşandığı dönemde tuzu kuru olan ülkelerdir. 2008-2009 küresel krizinde de yaptığımız sağlıklı işlerimiz sayesinde krizi teğet atlatabilmiştik.

Maalesef bu sefer teğet olmayacak, bedel ödeyeceğiz. Bir sağlıkçı olarak konuyu şuna benzetebilirim. Hastalıklar fizyolojik ve yapısal olarak iki boyutludur. Fizyolojik bozuklukta organ tahribatı yoktur ve her şey düzelebilir ama yapısal bozukluğa gelince artık geri dönüş yoktur. Bunun gibi ekonomimizde de korkuya, paniğe gerek yok! Çünkü ekonomik sıkıntı henüz fizyolojik boyutta... Bundan sonra popülizm yapmadan, işleri ehline teslim ederek gayret edersek gelecek inşallah yine bizimdir.

 

 

`height=

Okullar ve kantinler!

Okulların açılmasıyla birlikte medyada kırtasiye ürünleri, yapıştırıcı, kalem silgi vb. hakkında kanserojen maddelere dikkat çekilir. İyi hoş da aynı hassasiyet çocuklarımızın beslenmesi ve aldıkları gıdalar hakkında da gösterilir mi?

Özellikle okullarımıza yemek hizmeti veren firmalarının ürettiği yemekler kullanılan yağ, malzeme kalitesi, üretim şekli vb. dikkate alınır mı? Okul kantinlerinde satılan hazır gıdalar, tostlar, hazır köfte ve harçlar tavuk ürünleri, şnitzeller ketçaplar mayonezler hiçbu açıdan incelenir mi?

Bunları çocuklarımız her gün yiyor. Biz veliler de çocuklara bunları alıyoruz. Şu bir gerçek ki çocuklarımıza en az eğitim kadar gıda ve beslenme konusunda da eğitim verilmeli ve bu konuyu Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığı birlikte ele almalıdır. Kantinlerimizde, doğal içecekler, meyveler kuru üzüm, incir, fındık ceviz gibi yemişlerden oluşan sağlıklı gıdalara mutlaka yer verilmelidir. Hatta o kadar ki çocuklar sağlıksız beslenme tehlikesine karşı eskiden olduğu gibi ara öğün olarak ev yapımı bir şeyler hazırlayıp çantalarına koysalar daha iyi. Çocuklarımızın sağlığı gelecekleri kadar önemlidir.

 

`height=

Hekime deger veren bir millettik

Ne oldu bize? Hekimlerimize bu akıl almaz saldırılar neden? Nasıl bir ruh hali kapladı benliğimizi? Geçen hafta yine bir hekimimiz hem de hastası tarafından başından vuruldu. Oysa bakın kültürümüzün baş eseri Yusuf Has Hacib`in Kutadgu Bilig adlı eserinde 1000 yıl öncesinde hekime verilen değer nasıl anlatılıyor?

HEKİM:

'O bütün hastalık ve illetlere devacıdır.

Bu adamda sana lazımdır

Hayat işi onsuz iyileşmez

Hayatta oldukça insan yine hastalanır

Hekim hastalığına bakarsa tedavi eder.

Bak, hastalık insana ölüm rehberidir

Ölüm ise insana hayat arkadaşıdır

Bunu (yani hekimi) yine kendine yakın ve iyi tut

(Onun) hakkını koru, o lüzumlu adamdır'

 

Bu vesileyle hastasının saldırısıyla hayatını kaybeden Dr. Fikret Hacıosman hocamıza Allah`tan rahmet diliyoruz. İnsanımızı da hekimlerimize karşı bin yıl önceden olduğu gibi değer veren bir toplum olmaya davet ediyoruz.