Türkiye’de fizyoterapistlerin istihdam sorunu...

Abone Ol

Sağlık Bakanımıza açık mektup

'Sayın Bakanım,

Öncelikle yeni görevinizin hayırlara vesile olmasını diliyoruz.

Yenilenmenin her zaman beraberinde olumlu sinerji oluşturacağına olan inancımız tamdır.

Şüphesiz ki sektörümüzün halen çözüm bekleyen onlarca sorunu vardır. Ancak bunların hepsini çözecek tecrübe, bilgi ve birikimlerimiz de fazlasıyla mevcuttur.

Sayın Cumhurbaşkanımızın özellikle son yıllarda üzerinde hassasiyetle durduğu ve sık dile getirdiği bir konu vardır. İnsan merkezli projelerin hayata geçirilmesi için insan yatırımının olması konusu.

Bu kapsamda ülkemizdeki fizyoterapistlerin istihdam sorunu halen çözüm beklemektedir. Ü lkemizde bulunan 20.000 fizyoterapistin yaklaşık %40 ı istihdam sorunu yaşamaktadır.

Çalışan arkadaşlarımızın ise hukuku ayaklar altındadır. Oysa yasal bir düzenleme ile ülkemizde 55.000 ila 60.000 fizyoterapistin çalışabilmesi pekâlâ mümkündür.

Bu istihdam sorununu sosyo-kültürel ve ekonomik pozisyonda bizden çok daha geri olan ülkeler bile yıllar önce çözmüştür.

Bizim bu sorunu, Türkiye deki mevcut duruma uygun şekilde ve ülke ekonomisine ek yük getirmeden gelişmiş ülkelerdeki pozisyonlara uygun olarak çözüm projemiz mevcuttur. Eğer arzu edilirse hazırladığımız detaylı raporumuzu Bakanlığımıza takdim edebilirim.

Esasen çözüm çok basit bir yasal düzenlemeye bağlıdır. Ancak yıllardır bu düzenleme sağlanamamıştır.

Fizyoterapistler bağımsız profesyonel sağlıkçıdır

Şöyle ki öncelikle fizyoterapistlik mesleği nedir? Yıllar süren teorik-pratik eğitimlerin, temel tıp bilimlerinin ve kendi uzmanlık alanlarının öğrenilmesi sonucunda kazanılan bir unvandır. Yani esasen kendine has bir mütehassıslıktır. Aynen tıp doktoru gibi, eczacı ve diş hekimi gibi fizyoterapist de kendi başına bağımsız bir sağlık profesyonelidir.

Nasıl ki diş hekimi ve eczacı mesleğini icra ederken tıp doktoruna bağlı kalmıyor ise fizyoterapistler de bağımsız olarak çalışabilmelidir. Burada tıp doktorlarının sağlık gemisinin kaptanı olduğunu da belirtelim.

Bilim ve teknoloji alanında Avrupa dan birçok ürün transfer ediyor, birçok yeniliği aynı anda alıp ülkemizde uyguluyoruz. Ne var ki fizyoterapistlik mesleğinin yasal hak ve çalışma alanlarıyla ilgili gelişmiş ülkelerdeki düzeye getirilmesi konusunda aynı duyarlılığı gösteremiyoruz.

Eğer istenirse en kısa zamanda gerekli çalışmalar yapılıp tüm sağlık profesyonelleri arasında çok alanlı &ndash multidisipliner- iş paylaşımı sağlanabilir.

Sağlıkta son 15 yılda gerçekten çok güzel başarılara imza attık. Bunun daha da ileriye götürülmesi için insan merkezli projelerin hayata geçirilmesi şarttır. &nbsp

Bu amaçla biz sağlık profesyonelleri olan fizyoterapistlerin önündeki yasal ve mevzuat prangalarının kaldırılmasını ümit ediyor ve bekliyoruz. Saygılarımızla...'

Atlantis`in yolu buradan geçiyor

İşin sırrı nedir? Hastada sorunun kaynağına inebilmek... Bu arzu bugün mümkün müdür? &nbsp

Hem sağlık sunan hem hastanın ulaşmak istediği bu arzu kayıp ülke Atlantis gibi bir şeydir.

Peki sağlığın Atlantis ine nasıl ulaşılır? Haritası, koordinatları, rotası var mıdır?

Bu soruların cevabı her türlü bilimsel ve teknolojik imkâna sahip olmasına rağmen modern tıpta yoktur. Yaklaşık 150 yıldır sağlık alanında hayat kurtaran birçok gelişme olmasına rağmen kronik hastalıkların tedavisinde modern tıp sonuçelde edememiştir. Sayısız tıbbi teknolojik gelişmeye rağmen Atlantis e gidilecek rotayı belirleyememiştir. Çünkü kutupları Atlantis`i aramaya göre tersidir. Şu anda ise idare edici yollar ile semptomatik tedavi protokolleri ile zaman kazanmaya çalışılmaktadır. Çözümü bilemeden zaman kazanmak sonuca götüremez;

Oysa Atlantis e ulaştıracak pusula yanı başımızda durmaktadır. Adı fonksiyonel veya bütünsel yaklaşımları bünyesinde barındıran geleneksel tıptır. Bugünlerde buna entegratif - tamamlayıcı tıp da deniliyor. Her ne denilirse denilsin 'gerçek' olan bu kadim tıbbın geçmişinin insanlık tarihi ile başlaması ve binlerce yıldır yanlışlardan arınarak en saf haliyle günümüze gelmiş olmasıdır.

İki asırdır modern tıbbın önü açılsın diye engellenen, unutturulan adeta yok sayılan bu kadim tıp uygulamalarının gücü, üzerindeki onca baskıya rağmen her geçen ortaya çıkmaktadır. Hastalıklar karşısındaki çözümsüzlükler hastayı ve ona bağlı olarak sağlık sistemini kendisine çekmektedir. Bu bir yenilgi değil bir öze dönüştür.

Artık anlaşılmıştır ki kadim olan geleneksel tıp ile modern tıbbın harmanlanması zorunluluktur. Yeni bir bakış ile ötekileştirmeden, küçümsemeden insanlığın faydasına olan her tıbbi uygulamayı entegratif bir sistem ile sağlığın hizmetine sunma zamanıdır...

Sağlıklı ve güzel bir uyku için?

Mevsimsel geçiş ve uyku sorunları yaşadığımız şu günlerde pratik birkaçöneriye ne dersiniz?

Akşamları hafif yemek yemeliyiz. Sabahları duş almalıyız. Gece yatmadan önce sıvı tüketimine ara vermeliyiz. Gün içerisinde çalışma ve istirahat saatlerimizi vücudun biyolojik ritmine uygun düzenlemeliyiz. Akşam ve yatmadan önce televizyon cep telefonları renkli mavi ekranlar ile çok fazla meşgul olmamalıyız. &nbsp Çay kahve gibi kafeinli ürünleri özellikle akşam fazla tüketmemeliyiz. Uyku saati kişiden kişiye değişmekle birlikte günlük 7 saat 8 saat civarında olmalı. Uyumadan önce rahatlamak için kitap okunabilir. Gerginliği atmak için papatya çayı benzeri bitkisel çaylar içilebilir. Muz tüketilebilir. Kabızlık problemi yok ise bir parça bitter çikolata da mutluluk verir.