Türkiye’nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Basat Öztürk, NATO'nun 73 yıldır Avrupa güvenliği için belirleyici rol oynadığını, Türkiye'nin de ittifakın en ağırlıklı üyelerinden olduğunu, özellikle son dönemde Rusya-Ukrayna savaşının bitirilmesine yönelik çabalarının görüldüğünü ve bunların ittifak için değer taşıdığını söyledi.

Büyükelçi Öztürk, NATO'nun kuruluşunun 73. yıl dönümü vesilesiyle AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Son dönemde ittifakın öneminin çok daha fazla ön plana çıktığını belirten Öztürk, NATO'nun 73 yıl boyunca Avrupa güvenliğinde ve geniş bir coğrafyada belirleyici roller oynadığını hatırlattı.

Öztürk, NATO'nun asli görevlerini her zaman yerine getirdiğini, en temel görevi olan müttefiklerin kolektif savunması için oluşturduğu entegre mekanizmalarla 73 yıl boyunca Avrupa-Atlantik güvenliğinde elzem teşkilat olmayı ve müttefikler arasındaki istişarelerin güvenlik ve savunma alanındaki bütün meselelerin görüşüldüğü asli forum olmayı sürdürdüğünü vurguladı.

NATO antlaşmasının 'bir müttefike yapılmış saldırıyı tüm müttefiklere yapılmış' sayan 5. maddesinin savunmanın yanı sıra caydırıcılık bakımından da önemine vurgu yapan Öztürk, Ukrayna'nın durumunu hatırlatarak 'Maalesef acı bir tecrübeyle de olsa NATO'ya en yakın ortakların bile 5'inci maddeden müttefikler gibi faydalanmadığını yaşayarak gördük. Ancak 73 yıldan beri olduğu gibi NATO müttefiklerinin her birinin 5'inci madde kapsamındaki müdafaası ve buralara yönelmiş veya yönelebilecek tehditlerin caydırılması kesinlikle başarılabilmiş durumda.' diye konuştu.

'Beyin ölümü değerlendirmesi suni bir nitelemeydi'

Kısa süre öncesine kadar yapılan 'NATO etkisini kaybetti, beyin ölümü gerçekleşti' gibi yorumları değerlendiren Büyükelçi Öztürk, 'Bu zaten suni bir nitelemeydi.' diyerek şöyle devam etti:

'NATO'nun beyin ölümünden bahsedilen 2019 Londra Liderler Zirvesi'nde aslında NATO'nun bilakis doğru kararları aldığını bugün görüyoruz. NATO'nun beyin ölümü ile suçlandığı o dönemde mesela ittifakın savunma planlarının bloke edildiği gibi basına yapılan bir sızdırma oldu. Halbuki Londra Liderler Zirvesi'nde bilhassa Sayın Cumhurbaşkanı'mızın orada gösterdikleri liderlikle bu savunma planlarındaki meselenin bütün müttefikler açısından aşılması mümkün oldu. Yani Londra Liderler Zirvesi'nde böyle bir tıkanma yaşanmadığı gibi var olan tıkanmanın aşılması mümkün oldu.'

AB'nin 'stratejik özerkliği' kavramının da giderek arka plana düştüğünü ifade eden Öztürk, 24-25 Mart’taki AB liderler Zirvesi'nde kabul edilen 'Stratejik Pusula' belgesinde NATO'nun kolektif savunmadaki yerinin teslim edildiğine işaret etti.

Türkiye en fazla ağırlığa sahip müttefiklerden

Büyükelçi Öztürk, Türkiye'nin 73 yıllık NATO içindeki yerini değerlendirirken de ittifakın en eski üyelerinden biri olan Türkiye'nin 70 yıldır 'NATO içinde en fazla ağırlığa sahip olan müttefiklerden biri' olduğunun altını çizdi. Öztürk, Türkiye'nin NATO'da yaptıklarını şöyle anlattı:

'Türkiye 70 yıldır ittifaktaki sorumluluklarını da yükümlülüklerini de yerine getirmiş bir ülke. Bazı müttefiklerimizin son dönemde haksız bir şekilde uyguladıkları kısıtlamalara rağmen biz NATO'daki sorumluluklarımızı ve yükümlülüklerimizi aksatmadık. Bizim zamanında müttefiklerimize yaptığımız uyarıların Suriye'de olsun, Libya'da olsun, Doğu Akdeniz'de olsun Balkanlar'da olsun ne kadar isabetli ve zamanlıca olduğu şimdi daha iyi görülüyor. Sadece çok kritik, çok büyük jeostratejik, jeopolitik öneme sahip kendi coğrafyasındaki varlığı bir yana Türkiye'nin geniş bölgesindeki nüfuzu da tamamen o bölgede barışa, istikrara güvenliğe yönelik bir mevcudiyet ve tesirdir.'

Öztürk, Türkiye'nin oynadığı rolün NATO'nun ötesinde aynı zamanda AB'nin güvenliğine de katkı yaptığını, Türkiye'nin AB tarafından aday ülke olmasına rağmen haksız muameleye ve kısıtlamalara tabi tutulduğunu, AB'nin Stratejik Pusula belgesinde yanlış yerde konumlandırıldığını söyledi.

'Nitekim bu haliyle belge ne stratejik bir nitelik taşıyor ne de bir pusula olarak bakarsak doğru istikameti gösteriyor.' ifadesini kullanan Öztürk, NATO'nun Stratejik Konsept belgesini yakında hazırlayacağını, bunun 360 derece güvenlik anlayışıyla bütün tehditleri ve sınamaları kapsayacak uzun vadeli stratejik vizyonu yansıtacağını belirtti.

Öztürk, Türkiye'nin NATO'daki en büyük ikinci orduya sahip olduğunu hatırlatarak 'NATO'daki en önemli müttefiklerden biriyiz. Evvelce ve halihazırda katıldığımız muhtelif ittifak faaliyetleriyle Afganistan'dan Balkanlar'a ve Baltıklar'a, Irak'tan Doğu Akdeniz'e etrafımızdaki coğrafyada üstlendiğimiz rollerle katkılarımızı yaptık, yapıyoruz.' dedi.

Son yıllarda Türkiye'nin ürettiği üstün nitelikli insansız hava araçlarına işaret eden Öztürk, 'Türkiye yeni ve çığır açan teknolojilerde de bilhassa bazı alanlarda öncü bir müttefik konumuna yerleşmiş bulunuyor.' diye konuştu.

Öztürk, Ukrayna'nın ön sıradaki gündem maddesi olmasına karşın Avrupa-Atlantik coğrafyasında ve etrafındaki tüm sınamaları dikkate aldıklarını, gerek terör tehdidi karşısında, gerekse ortaya çıkabilecek başka sınamalarda ve krizlerde mesele sıcak çatışmaya dönüşmeden müdahale edebilecek imkanları, yetenekleri sağlamak gerektiğini söyledi.

Öztürk, 'Bütün bunlar için gerekli hem bakış açıları hem planlamalar hem hazırlıklar hem de imkan ve yeteneklerin tedarik edilmesi, temin edilmesi olmayanların geliştirilmesi ve bütün müttefiklerin de bundan istifade etmesi de önem taşıyor. Türkiye bütün bunların hepsinin içinde de ağırlıklı bir şekilde yerini alacak ve 70 yıldan beri Türkiye'nin NATO’da haklı olarak edindiği şöhret ve müstesna yer daha da tahkim edilmek suretiyle devam edecek.' ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin Ukrayna-Rusya krizindeki çabaları fark ediliyor

Öztürk, Türkiye'nin, Rusya ile Ukrayna arasındaki krizin savaşa dönüşmemesi için çabaladığını, savaşın başlamasından sonra da barışın sağlanması için çabalarını sürdürdüğünü hatırlattı.

'Ukrayna bizim stratejik ortağımız, Karadeniz'den komşumuz. Keza yine Karadeniz'den komşumuz Rusya'yla da gayet önemli ve değerli ilişkilerimiz var.' diyen Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı:

'Bu konum Türkiye'yi hem Ukrayna hem Rusya nezdinde itibarlı kılıyor çünkü biz burada gayet açık, samimi ve iyi niyetli bir rol oynuyoruz. Bu savaşın daha çok acılara sebep olmasını istemiyoruz ve bir an önce savaşın biterek zor da olsa iki ülkenin bir siyasi diplomatik çözüm bulmasına yardımcı olmak istiyoruz. Bu çabalarımız pek çok müttefik tarafından da fark edilmiş durumda. Bizzat Sayın NATO Genel Sekreteri bu çabalarımızı takdir ediyor ve bundan dolayı kamuoyu önünde de teşekkürlerini iletti. Diğer müttefiklerimizin de çoğu bunu görüyor. Çünkü her müttefikin kendisine göre burada oynayacağı, oynayabileceği roller var. Türkiye'nin üstlendiği rolü ise özel bir yere koymamız lazım çünkü bir şekilde konunun sulhe, bir makul çözüme götürülmesi için aynı zamanda Türkiye gibi bir kolaylaştırıcı rol oynayabilecek bir müttefikin bulunması da aslında ittifak için bir değer. Bizim Montrö Sözleşmesi'ni ruhuna ve lafzına uygun olarak titizlikle uygulamamız da çok mühimdi. Böylece daha büyük gerilimlerin belki ortaya çıkması önlenmiş oldu. Bu kritik roller Türkiye'yi ittifak içinde, bölgede ve dünyada çok özel bir konuma yerleştiriyor.'