Ülkece 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutladık.
Yüreğimizin bir yanı çocuklar gibi ışık ışık sevinçle doluyken, bir yanı gölgede idi. Bayram değil sadece, yaşam hakkının bile çok görüldüğü çocuklar vardı. Işık ve gölgeden ibaret bir dünyanın resminde, yetişemediğimiz yerde, milli ve dini duygularımıza sarılıp güç alıyoruz bir bakıma.  Milli anlamda güçlü bir ülke olmak elbette büyük bir nimet. Okulumuzda kutlanan 23 Nisan etkinliğinde, evlatlarımızın büyük bir emek ve gayretle hazırlanmış oldukları anlamlı sunumlarını izledik ve onlar yüreği buruk kardeşlerini unutmadılar, çocuk bayramında da Filistinli kardeşlerimiz gündemimizde idi.
Öğretmenlerinin büyük bir emekle tanzim ettikleri etkinlikleri ve sorumlulukları boylarından büyük performanslarıyla sundular. Verilen sorumlulukların hakkını vererek, biz büyüklere örnek oldular adeta. Görsel ve duygusal bir şölen yaşadık...Bu anlamda okulumuza, öğretmenlerimize teşekkür ediyor, evlatlarımızı da yürekten tebrik ediyoruz.
23 Nisan Çocuk Bayramını daha önce hiç bu kadar içselleştirerek yaşadığımı hatirlamiyorum.
"Biz çocuğuz, büyükleri tarihi anlatmak, onları anlamak zorunda değiliz" demiş olsalar, inanın biz büyükleri örnek almış olurlardı. Bizler yeri geliyor, çocukları sen çocuksun ötekileştirmesine gidebiliyor, çocukla çocuk olmak zorunda değiliz, oyun oynamak zorunda değiliz rollerine girebiliyoruz. Oysa ki; tarihimizin çok kıymetli şahsiyetlerini büyük bir içtenlikle canlandırmış olmaları biz büyükleri o kadar onure etti ki...Çocuklardan bu konuda empati görmek, bizlerin de çocuklarımıza karşı empati yapabiliyor muyuz? "Meğer ne kadar da güzel oluyormuş, büyükle büyük olunca", diye düşünmeden kendimizi alamıyoruz. Büyüklerin kaygılarını, davalarını, yorgunluklarını anladıklarında nasıl da mutlu oluyoruz değil mi? Anlaşılmanın verdiği o tadı, biz büyüklerin de çocuklara tattirmasi gerektigini bu güzel çocuk bayramında bir kez daha idrak etmiş olduk. 
Büyük bir vakarla şarkılarını, şiirlerini okuyarak bu duyguları bizzat yaşayarak yansıtmaları o kadar kıymetli ki...
Büyüdükçe bu milli duyguların dahi yozlaştığı bir serüvende büyüyor çocuklarımız. Umarım aynı hassasiyet  ve  samimiyetle nice bayramlarımız olur.
Okul Müdürümüzün, program sonunda çok mânidar değerlendirme konuşmalarından etkilendigim bir kaç hususu sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyacağım.
"Ne olacak bu yeni neslin hâli?" 
diye dem vuran büyükler için, inanın kaygılıyım. Yeni nesilden umutluyum, lakin bizlerin hali nicedir" sözlerine katılmamak mümkün değil.
Evlatlarımızı eleştirdiğimiz kadar takdir etmeyi de bilmeli, onlara vitrin süsü muamelesi yapmaktansa; kıymetli  hocamızın da dediği gibi, özellikle annelerin çocuklarına güncel ve yaşamsal sorumluluklar vermesi gerekmektedir.
Çocuklar öğretmenlerini önemseyip, onlardan aldıkları sorumlulukları layıkıyla yerine getirebiliyorlar ise, iş annelere babalara geldiğinde aynı ciddiyet ve önem olmuyor ise, bu da biz ebeveynlerin; öğretmenlerimiz kadar çocuklarımıza güvenmediğimizin, onları almaları gereken sorumluluktan uzak tutup bakıma ihtiyacı varmış gibi davranmamızın bir sonucudur, diye düşünüyorum.
Sn.Adem Keven Hocamızın konuşmalarından devam edecek olursak, etkileyici bir diğer husus ise; Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Mevlana Hz. Yunus Emre ve sayamayacagimiz kadar kıymetli şahsiyetlerin bir zamanlar çocuk olduğunun vurgulanmış olması, çok kıymetli.
Evet onlar çocuktu, büyüdüler ve muhteşem izler bıraktılar geriye, bizlere, biz çocuklara...

74809D6F E364 485B A3D4 B71A2835D934

Sonra bizler büyüdük, şuan çocuklarımız da büyümekteler...Ve onlar da büyüdükleri zaman, çocukluk yıllarını unutmayacaklar, büyüklerin sözlerinden ziyade yaptıkları kalacak hep zihinlerinde.

Çocuksu masumiyet, içtenlik, esneklik, sevgi, saygı, maskesiz bir duygu örüntüsü ile hayatı yaşamak; cocuklara özgü...Esasında insana özgü, lakin büyüdükçe, çocuk musun sen ? denilerek, büyümüş insanların bu şeffaflıktan, içtenlikten  uzak durulması öğretildi adeta. Kitabi olmasa da hal diliyle belki...Özünü koruyarak hiç değişmeden, çocuk haliyle hayatı kucaklayanlar ise, hep eleştirilere maruz kaldı.
Oysa, hayatın anlamı biraz da çocukluğumuzda ki fıtri güzellikleri koruyabilmekten geçiyor.
Evet  tecrübelerimiz var, biz büyükleri ayrıcalıklı kılan.
Lakin, çocuksu neşe, iyi niyet, koşulsuz sevgi, yorulmadan hedefe koşmak, kin ve nefretten uzak, iki dakika sonra barışmak, paylaşmak, biz büyüklerin erdem dediği herşey çocukluğumuzda mevcut...Çocuklarımızda ve onların doğasında mevcut.
Tecrübe ile iç içe erdemli yaşam, çocukluğumuzu hatırlamaktan, çocuklarla iç içe, onları anlayarak ve onlara eşlik ederek yaşamaktan geçiyor saniyorum...

Bir yaşam koçunun yada bir psikoloğun söylemesinden evvel, biz büyüklerin; acilen çocukluğumuza inip fabrika ayarlarımıza geri dönmemiz gerekiyor... 

Çocuklarımız bu kadar muhteşem, tertemiz ve  gayretli iken ne olacak bu büyüklerin hâli ? 

Sizlere yetişmemiz ve eşlik etmemiz gerekiyor Sevgili Çocuklar.
Bu bayram biz büyüklere çok güzel mesajlar verdiniz. Sağolun, var olun! 23 Nisan Çocuk Bayramınız kutlu olsun!!!