YÖK yürütme kurulu eski üyesi ve Maltepe Ü niversitesi öğretim üyesi Prof.Dr.Durmuş Günay tarafından kaleme alınan ve Büyüyen Ay yayınları arasından neşredilen, 'Ü niversite Felsefesi ve Türkiye`nin Ü niversite Sorunu &ndash Trajik Bir Yolculuk' isimli iki kitabını da dikkatle okudum. Günay hocamız sağolsun gönderdiği -güzel el yazılı-imzalı- her iki kitabı için teşekkür ediyorum. Profesör Günay`ın her iki eserinde de hem teorik bilgiler ve hem de pratik uygulamaya dönük öneriler yer alıyor. Kitapların geneline bakıldığında hocanın 1999`dan başlayıp 2018 yılına kadar çeşitli yerlerde neşredilmiş makalelerinden oluşuyor. Günay hocamız yirmi yılın hasılatını iki eserde toplamış görünüyor.

Ü niversite meselesi;

Ü niversite meselesi gerçekten bir memleket meselesidir. Durmuş Günay Hoca bu konuda bakınız kitabında meseleyi nasıl ele alıyor: ' Ü niversite, bir toplumda en derin bilgi kurumudur. Ü niversite bilginin üretilmesi (araştırma), iletilmesi (eğitim) ve kamu hizmeti (yayın+danışmanlık) şeklinde bütün boyutlarıyla, bilgi ile meşgul olan bir kurum olarak tanımlanmaktadır. Bilgide amaç'doğruluk'tur. Estetikte amaç'güzellik', etik (ahlak felsefesi) alanında amaç'iyiliktir'. Doğruluk, güzellik ve iyiliğin yekvücut halinde birlikteliği de 'hakikat' olarak vasfedilmektedir. Bu yüzden bir kurum olarak üniversite ve onu meydana getirenler, hakikati arayanların topluluğudur. Hakikat, varlığın tümel (külli) bilgisi olup doğruluk, güzellik ve iyilik bir bütün halinde bu külli bilgide ortaya çıkar. Ü niversite ise varlığını bu külli bilgiye adaması gereken ve onu sadakatle aramaya çalışan kurumsal bir yapıdır. Onun en temel özelliği bu olmalıdır. Bu eser, üniversitenin bu temel özelliğini dikkate alarak ülkemizdeki üniversite pratiklerini değerlendirmekte ve sorgulamaktadır. Böylece bitimsiz bir anlama çabası geliştirmeyi amaçlamaktadır.'

Ü niversite öncelikle felsefi derinliğe sahip olmalı. Ü niversitelerimizin misyonları doğrultusunda felsefi bir zemin üzerine oturan, bilinçli bir şekilde organize edilmiş bir akademik yapıya sahip olduğunu söylemek zordur (sayfa, 46). Türk yükseköğretim kurumlarının en önemli surunu, üniversite ile toplum arasındaki bağların yeterince kurulmamış olmasıdır. Ü niversite ile iş dünyası (ekonomi, endüstri) ve toplum arasında aktif bağlar olduğu söylenemez (sayfa, 48). Türkiye`de Ü niversite Sorunu kitabında yazar Durmuş Günay yükseköğretim alınan her meseleye değinmiş, tarihi bir perspektif sunarak günümüzdeki üniversite sorununu dile getirmiş ve yer yer de çözüm önerilerini ortaya koymuştur. Ü niversite sorunu kitabı 316 sayfadan oluşuyor. Kitapta, her bir konunun ve müstakil makalenin sonunda kaynakça ve sonunda da alfabetik dizin verilmiştir.

`height=

Ü niversitelerin bir felsefesi var mı?

Felsefenin temelleri Antik Yunan`a kadar giderken üniversite kurumu bir sistem olarak Nizamiye Medreseleri`nde vücut buluyor. Ortaçağ boyunca İslam dünyasında ilim merkezlerinde mülhem Batı dünyasında bugünkü üniversite formuna dönüşüyor. Durmuş Günay karşılaştırmalı bir yaklaşımla tarihsel gelişimi verdikten sonra bugünkü üniversite felsefesini irdelerken tenkitçi bir yaklaşım ortaya koyuyor.

Ü lkemizde Darülfünun`dan bu yana yaşanan gelişmeleri ele alırken yaşanan sorunlar üzerinde duruyor. 1933 ve 1981`de uygulanan en önemli üniversite reformlarının temel özelliği, mevcut siyasi sistemi destekleme beklentisi üzerine oturmaktadır. Oysa üniversitelerin en çok ihtiyacı olan şey bilimsel özerkliktir. Bu üniversitenin yönetimle olan ilişkiyle ilgilidir. Bir de kurumun kendi içindeki sorunları vardır ki bunlar işin esasını teşkil etmektedir. Bu da zihniyet ve felsefe ile ilgilidir.

Durmuş Günay`ın Ü niversite Felsefisi kitabı Osmanlı Maarif Nazırı (1910-1912) Emrullah Efendi ile başlatıyor: 'Ü niversite, daha üstü olmayan toplumun en üstü kurumudur. Bizim tarihimizde, Emrullah Efendi (1859-1914) II. Meşrutiyet döneminde, Tuba Ağacı Nazariyesini ortaya atar. Tuba ağacı, kökleri yukarıda, dalları ve meyveleri aşağıda olan cennet dilinin meyvelerini kolayca yediği cennet bağlı bir ağaçtır. Bu ağacın kökü üniversitedir. Kökler göklerdedir. Eğitim reformu için önce üniversiteden başlatılmalıdır. İnsan aklının doğruya yolculuğu, yukarıdan aşağıya doğrudur. Düşünme/akıl yürütme, tümelden tekile doğrudur. Aklın doğru kullanımı için mantığın verdiği geçerli akıl yürütme dedüksiyondur (sayfa, 12). Akademiayı var eden en önemli fail neden akademisyendir. Bir üniversite için hayati öneme sahip olan faktör yüksek vasıflı akademisyendir. Yükseköğretimde bütün unsurların odak noktası iyi yetişmiş araştırmacı ve eğitimci akademisyendir. Lisansüstü eğitim yeterince ciddiye alınıp önem verilmelidir. Hem idari görev vb. sebeplerle hem de sorumluluk konusundaki zafiyet dolaysıyla öğrenci yetirince zaman ayrılmamaktadır. Danışmanlık ve yöneticiliğe yetirince odaklanmayan hocalara danışmanlık verilmelidir (sayfa,125).

`height=

Nepotizm, kayırmacık veya bezdirme (mobbing) üniversitelerin için çok ciddi sorun oluşturmaktadır. Günay kitabında bu sorunu şöyle dile getirmektedir: 'Akademik istihdamda liyakat değil, yakın ilişkilerin ve kayırmacılığın rol oynaması, üniversitede çürütücü sonuçlara yol açar. Akademik alanda yakın ilişkiler, karar vericilerin adil davranmamasına yol açmaktadır. Kimi zaman liyakat değil ilişki öne çıkmaktadır (sayfa, 126).

Yedinci nesil üniversite!

Yedinci nesil üniversite, örneğin Türk Ü niversite Sistemi`nin mevcut yapısına ek olarak, şu yeni birimleri sahip olacaktır: Araştırma Enstitüsü (AE), Felsefe Fakültesi, Dil Fakültesi, Bilişim ve İletişim Fakültesi ve Uygulamalı Bilimler Fakültesi (sayfa, 147). Yedinci Nesil Ü niversitelerin müfredat programlarını da kitabında ile alan Profesör Durmuş Günay, 'Ü niversitelerdeki bütün fakültelerde bir yıl hazırlık olmak üzere beş yıl olmalıdır. Her bölümün programında Bilim Felsefesi, Bilim Tarihi ile Dil Eğitimi (klasik diller+modern diller) verilmelidir (sayfa, 158). Ü niversitenin misyonu dile getirilirken ilk önce araştırma misyonu dile getirilmelidir. Buna karşın, Türkiye`de üniversitenin bünyesinde araştırmaya hasredilmiş kurumsal bir birimin bulunmaması ilginçtir (sayfa, 160).

Türkiye`de belki de en kronik sorunu eğitim, özellikle yükseköğretimdir. Tanzimat`tan Cumhuriyet`e kadar beş Darülfünun kuruldu ve kapandı. Cumhuriyet`ten sonra, üniversite sisteminde çok sayıda değişiklik yapıldı. Ama sorunlar hala orada durmaktadır. Bize göre bunun temel nedeni, çözümü doğru yerde aramamaktadır. İkincisi kültürümüze araz olan derinlik zaafı veya yüzeyselliktir (sayfa, 162).

Modern üniversite, modern bilim için örgütlenmiştir. İnsan, Tanrı ve tabiat ölçüsünde, modern bilim Tanrı ile bağlarını koparmıştır. Dolaysıyla, modern bilim epistemolojisi, insan ve tabiat ikilisinden oluşan bir ontolojiye dayanır. Yedinici Nesil Ü niversite Sezai Karakoç`un deyimiyle, Medeniyetimizin Ü niversitesinin diriliş: 'Diriliş Ü niversitesi' olacaktır. Ü niversite mekanik bir yapı, bir kurallar bütünü değil, öncelikle bir niteliktir, ruhtur. Ü lkemizin en önemli sorunu kendine değil daha çok Batıya bakan, bu yüzden özgüvenini yitiren bir zihinsel yapının oluşturduğu derinlik ve özgüven zafiyetidir. Ü niversitenin öncelikle hakikati arayan kurum ise, felsefi bir zemine oturtması şarttır. Çünkü felsefe hakikat arayışıdır (sayfa, 164).

Her iki önemli kitaptan dolayı Durmuş Günay hocamızı tebrik ediyorum. Tebrikten sonra birkaçtenkit ve önerim olacak. Yazar Günay tarafından kaleme alınan her iki kitapta da çok fazla tekrarlar yer alıyor. Hatta kitabın birinde tekrarlar ikinci kitapta da farklı şekillerde yer alıyor. Kanaatimce her iki kitap da yeni bir editörlükten geçirilerek ve güncellenerek bir kitap halinde yayınlansaydı daha iyi olurdu. Çünkü kitabın okunmasına mani bir amil de kitapta tekrarların çok olmasıdır. Tekrarlar okuyucu üzerinde olumsuz etki bırakan ve okumayı zevksiz kılan unsurlardan biridir. Yine kanaatimce kitap tekrarlardan kurtarılmış olsaydı ya bir kitap halinde ya da iki kitap daha küçük hacimde çıkabilirdi. O zaman okuyucu için de kolay olurdu kanaatindeyim. Kitabın yeni baskılarında ümit ederim eleştirilerim dikkate alınır. Hasılı Durmuş Günay hocamız her iki kitabında da tablolar, şemalar, grafikler ve istatiksel bilgiler zengin bir şekilde verilmiştir. Ü niversitelerin evrensel ve yerel mevcut sorunları, fakülteler, meslek yüksekokulları, kalite, yeterlik, sınavlar, üniversite sayıları ve yükseköğretime ilgili pek çok konuları karşılaştırmalı olarak bir mühendislik hesap verileriyle ortaya konulmuştur. İki eser de, dünyada ve ülkemizde yükseköğretim konusunda önemli bir kaynak kitap özelliği taşıyor.