`height=

Hazret-i Pî r Sahip Rahmet Kerim Hazretleri`nin Türkiye`deki halifesi Ü stad Sami Tokgöz ile cennetmekân mürşidi üzerine rahmeti vesile kılarak gerçekleştirdiğimiz mülakatın dördüncü ve son bölümünün öznesinde insan, Hz. insan olabilmek ve sonrasında da insan olarak kalmayı başarabilmek var. 

Tasavvuf bir nevi âdemoğlunun insanlığını muhafaza etme çabasıdır. Yeryüzüne Allah`ın halifesi olarak, tasarrufta bulunma göreviyle gönderilen kul, vazifesini unuttuğunda, insanlık vasfını kaybedip esfel-i sâfilî n tabakasına iner;

İnsanlık değerini muhafaza edebilenler ise ahsen-i takvim üzere yolculuklarını sürdürdüklerinde kulluğun tüm kemâl sıfatlarıyla muttasıl olarak meleklerden üstün bir dereceyi elde eder.

Ü stad Sami Tokgöz`ün söz konusu derecelerin elde edilmesinin sırlarını gönül diliyle ne güzel anlatıyor: 'Boş zamanlarınızda mutlaka murakabe halinde olacaksınız. Dünyayı, kendinizi ve âlemdeki konumunuzu ve sorumluluklarınızı düşüneceksiniz, yani maddenin hakikatine ermeyi murad ederek istikamet üzerinde olmaya çalışacaksınız. Ehl-i sünnet ve`l-cemaat yolundan ayrılmayacaksınız. Şuurlu Müslümanlar olacaksınız. Helâl yemeye gayret edeceksiniz. Harama bakmayacak ve kendinize sahip olacaksınız. Yalan söylemeyeceksiniz. İçki ve diğer müskirattan elinizden geldiğince uzak duracaksınız. Özellikle kadınlarla teşrik-i mesaide edebe riayet edeceksiniz. Direkt olarak hiçbir kadının yüzüne bakmayacaksınız. Kadınlarla çok fazla teşrik-i mesai içerisinde olmamaya gayret edeceksiniz. Dua için gelen insanları geri çevirmeyeceksiniz. İnsanlar arasında ayırım yapmayacaksınız.'

'Hz. İnsan' olma gibi bir ulvî davayı güdenler Hz. Mevlana`nın 'Ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün' düsturuyla içi-dışı bir ve pak olarak hayatına yön verir ve netice itibarıyla da 'emrolunduğun gibi dosdoğru ol' fehvasınca sımsıkı sarılır. Bu durumda sarıldığı habl-i ilahi`den başka bir şey değildir. Zamanla bu keyfiyet, işine, gücüne davranışlarına aile ve toplum münasebetlerine de yansır.

Hâsılı tasavvuf ihlas makamına sımsıkı tutunmaktır. İhlas makamında tutunma gayretinde bulunanlar Allah`ın murakabesi altında olduklarını bir an olsun hatırlarından çıkarmazlar.

'Tâ Türkiye`den geliyorlar.'

Böyle bir girişten sonra sözü tekrar Ü stad Sami Tokgöz`e bırakalım: 'Kendileriyle orada (Pakistan`da) bulunduğumuz zaman her defasında Hazret`in etrafındakiler -Allah onlardan razı olsun- hep şöyle dediler: 'Pakistanlılar, siz içeriye (dergâha) biraz daha az giriniz, bunlar tâ Türkiye den geliyorlar.' Onun için Pakistanlı kardeşlerimizin bizlere yönelik 'Hazretimizle biraz daha fazla vakit geçirsinler' gibi bir istekleri oldu. Böyle bir istekte bulundular. Öyle olunca -Allah razı olsun- biz tabii Hazret-i Pî r ile daha fazla vakit geçirme imkânını elde ettik. Bu keyfiyet Allah`ın bize bir lütfu tabii ki. Lütfettiler orada bulundum. 

`height=

Hazret-i Pî r`in dergâhında nelere şahit oldunuz?

Pek çok güzel işlere; Mesela devamlı olarak -dediğim gibi- murakabe halinde gözleri kapalı oldukları halde bir bakarsınız, bir tanesinin elinde bir şey eksiktir, hemen yanındakine 'onda niye bundan yok.' deyiverir. Mesela, çay içiliyorsa 'onun niye yok' veya 'ona başka bir şey ikram edin' gibi devamlı olarak insanlara hizmet edilmesini isterdi.

Size yönelik olarak da mutlaka bir tasarrufları olmuştur;

Şükürler olsun İbrahim Ethem Bey. Mesela benim kendime has bazı şeylerim vardı, bunları çok fazla yaptığımı, bunları biraz daha düşürürsem daha faydalı olacağını söylemişlerdi ki bunu sadece Allah la ben biliyorum. Ve onları yerli yerine oturttular. Ve şunu gördüm, bir kardeşimiz anlatmıştı: 'Bir sürü sıkıntım vardı, sizinle birlikte Hazreti ziyarete gittik, o günden bugüne kadar hem maddi hem de manevi bütün sıkıntılarım biiznillah duaları sayesinde geçmiş oldu.' 

Dediğim gibi daha çok mesela meyve türü şeyleri az miktarda yiyorlar. Mesela portakal olabilir, bir mandalina olabilir, ama az miktarda, gayet az olarak bir nevi tadına bakıyorlar. Mesela getirip adamın bir tanesi küçük bir bardağa veya küçük bir şeyle içecek getirmiş onu da reddetmiyor. Bir yudum miktarı da olsa onu dudağına dokunduruyorlar. Yani şey yapıyor, adamı kırmıyorlar, kim olursa olsun. 

Bir gün herkes açık büfedeydi, ben yanında oturuyorum. Bizim arkadaşlar bana da yemek alıyorlar, zaten kalkmadık, birlikte kaldık. Baktım yine murakabe halinde Hazret. Devamlı olarak bana neler yapmam gerektiğini ifade ediyorlar. Hâlbuki Hazret Peştucadan başka dil bilmiyor, ben de Türkçeden başka dil bilmiyorum. Ne yapmam gerektiğine dair şöyle gözümü bir açtım, baktım, 'bunların hepsini senin kalbine naklediyorum' şeklindeki âvâzını gönül diliyle gönlüme aktardıklarına şahit oldum. 

Türkiye den bir kardeşimiz küçük bir hediye göndermiş, bir arkadaşımız verdi. Ona da yani o küçücük hediye, küçücük -yani çok özür diliyorum- 3-5 liralık bir şey belki, aldı onu hemen cebine koydu. Yani, 'bu nedir?' demeden hemen arkasından da ona hediyesini göndermiş oldu. 

`height=

Ü stad Sami Tokgöz: İnsandı, insan-ı kâmildi.

İnsandı, insan-ı kâmildi. İnsan olarak çok zarif, ince zevkli bir zattı. Hiçbir zaman öyle 'ben Şeyh`im' gibi bir havasının olması mümkün değildi. Herkese dua ederdi.

Kendisi biiznillah gönülden gönle bir yol açmış, bir nevi çığır açmış bir zattı. Vefâtına dair haberler, cenaze namazı görüntüleri internet üzerinden takip edilmiştir. Cenaze namazı esnasında helikopterden de görüntü alındı. Emin olun öyle 100 binler, 200 binler, 300 binler değil, belki milyonlar desem arkadaşlar diyecek ki 'ya biraz abartılı değil mi?' Değil İbrahim Ethem Bey. Cenazesine yüzbinlerce insan katıldı. Vefât ettiklerinin hemen ertesi gününde de ebediyet âlemine tevdi edildiler. 

Yani böyle çok enteresan bir şey, hatta vefâtlarını etrafındakiler de bilmişler. Kurban bayramının dördüncü günü olan Cuma günü Rahimullah kardeşimiz Hazret`in yanlarına giderek  'Sahip Sami Efendi sizi çok özlemiş' cümlesini kirpikleri gözyaşlarıyla ıslanarak söylemiş. Hazret`in de gözleri dolmuş. Sahip Rahimullah 'onların gelmesi için benim konsolosluktan girişim yapmam gerekiyor' dediğinde de 'hiçdurma, hemen yap öyleyse, hemen yap demişler.' Ama maalesef pazartesi günü vefât ettiler, salı günü de kaldırıldılar. 

Cenaze namazı için Pakistan`a gidebildiniz mi?

Maalesef bizim gitmemiz mümkün olmadı. Zira zaten ilk bulduğumuz uçakla bile epeyce geçgitmiş olacaktık. Bununla birlikte aralarında Pakistan`ın da bulunduğu beş ülke, ülkeye giriş çıkışlarda karantina uygulaması yapıyor. 'İnşallah bunlar kalkar da bizler de mübarek kabirlerini ziyaret ederiz' diye niyet ettik. İnşallah, buna gayret edeceğiz.  

Rahmetullahi aleyh. İnşaallah Sami Bey.

Daha neler anlatsam! Belki bunlar daha çok şeyler var ama özellikle ben insanlara bakışını çok önemsiyorum. İnsanlara karşı muhabbetini çok önemsiyorum. İnsanlar arasında bey/paşa/rütbeli-rütbesiz ayrımı yapmamasını kendime örnek alıyorum. Ü st düzey devlet ricali kendilerini zaman zaman ziyaret ederlerdi. Hallerinde en ufak halinde bir değişiklik olmazdı. Yüzbinlerce seveniyle birlikte ziyaretlerine halifeler ve şeyhler de gelirdi.  Halife ve şeyhler bir mürit gibi Hazret`in önüne diz çöküp oturur kendilerinden tefeyyüz ederdi.

Hazret hiçkimseyi sosyal statüsüne göre değerlendirmez, herkesi, sizin de ifade ettiğiniz üzere Allah ın yarattığı eşref-i mahlû kat olarak görürdü. İnsanlara bu gözle bakıyordu, hep mütebessim olarak bakıyordu.

İnsanlığı, insanlığın mânevî erdemi kurtaracak, ne dersiniz Sami Bey?

Evet, İbrahim Ethem Bey, öyle zannediyorum ki bütün insanlığı kurtaracak en önemli iksir budur. Naçizane ben de bunu biliyorum ve görüyorum. Â leme bütün insanları sevmeyi öğrenebilirsek, bütün insanlara hürmet etmeyi öğrenebilirsek, bütün insanlara hizmet etmeyi öğrenebilirsek insanlıkla beraber bizim de kurtulma ümidimiz yeşerir biiznillah. 

İnsanın tarikatı, mezhebi, dini, meşrebi ne olursa olsun, sadece insan olduğunu göz önüne alaraktan hareket edebilirsek öyle zannediyorum bütün insanlık huzura kavuşabilecektir. 

Silsilenizin ulaştığı Eb`ul Hasan Harakani Hazretleri de böyle buyuruyor: 'Her kim bu dergâha gelirse ekmeğini verin, dinini ve inancını sormayın zira Ulu Allah`ın dergâhında ruh taşımaya layık olan herkes, elbette Ebu`l-Hasan`ın sofrasında ekmek yemeğe layıktır.'

Bunun için çok gayret etmek gerekiyor. Hazret in de bu konularda örnek alınabilecek pek çok şahsi bir güzellikleri var. Allah bu yolda, onun yolunda cümlemizi daim eylesin inşallah. 

İnşallah Sami Bey; Var olunuz. Bu velû d sohbet için zâtıâlinize ve metin deşifresine yaptığı katkılar için Kadir Tozcu kardeşime teşekkürü borçbiliyorum. 

`height=

İttifak gazetesi camiası olarak dört günlük yazı dizisi vesilesiyle Hz. Pî r Sahip Rahmet Kerî m Hazretleri`ni hayır ve minnetle yâd ediyoruz. Makâm-ı âlî , mekânı Firdevs olsun. Ruhu için Fatihalar okuyalım. 

BİTTİ.