Arkanızı Mısır Çarsısı yönüne verip, Büyük Postane önünden Sirkeci Garı`na doğru yürürken iki sokağın ayrıldığı noktada gözünüze bir kokareçci ilişir, kafanızı biraz kaldırıp baktığınızda, Art Nouveau üslubunda inşa edilmiş en güzel örneklerinden birini görürsünüz. İstanbul`un Art Nouveau mimarisi içerisinde önemli yer tutan Vlora Han, bu üslupta inşa edilmiş ticari yapıların ayakta kalan son birkaçörneğinden biri olduğunu söyleyelim. Birinci katta ise 1950`li yıllardan itibaren varlığını koruyan bir noter yer alır. Hanın çoğu alanı depo ve ofis olarak kullanımını sürdürür. Her ne kadar bugün kendi tarihine ve taşıdığı mimari uslubun değerine uygun kullanımı olmasa da Vlora Han asaletinden pek bir şeyler kaybetmemiştir. Vlora Han`ın simetrik ancak alışılagelmiş geometrinin dışındaki plan şemasıyla sadece cephede yer alan bezeme programıyla değil, içmekân biçimlenişiyle de Art Nouveau üslubunun nadide örneklerini sunar bize.

İlk önceleri adı Ferouh Bey Han olarak bilinen yapının adının 1921 yılında 'Vlora Han' olarak değiştirilmiştir. Ü nlü Mimar Kemaleddin Bey`in de 1904-1905 yılları arasında bu yapıda ofisinin bulunması da yapıya ayrı bir ilgi uyandırır. Hatta, Vlora Han`ın özenli Art Nouveau içmekânları, cephe bezemeleri ve ustaca tasarlanmış taşıyıcı sistemi yapının Mimar Kemaleddin Bey`e ait olabileceğini söylenmiştir. Çelik karkas ve yığma duvarlardan oluşan karma bir yapım tekniğiyle inşa edilmiş yapı, çok geniş olmayan 115 m² `lik bir taban alanına oturur ve zemin katla birlikte beş kata ve kısmi bir bodrum katına sahiptir.

Ü çgen bir parsel üzerinde yer alan Vlora Han`ın, mermer basamaklı dönel merdiveni gerçekten insanı hayran bırakır. Merdivenlerin açıldığı holün 2. ve 3. katlarında hâlâ özgün dökme mozaik zemin döşemesini görme imkanına sahipsiniz.

Holü çevreleyen tüm odalarda, hole ve komşu odalara açılan birer kapı bulunmaktadır yani odalardan birisine giren bir kişi, bir daha hole çıkmadan tüm odalara da ulaşabilir.

Ü çgen arsa üzerine yapılması nedeniyle Vlora Han`ın üçsokak cephesi vardır. Ama asıl Büyük Postane Meydanı`na bakan ana cephesi zengin Art Nouveau bezeme programıyla bakışları üzerinde toplar. Yapının Muhzırbaşı Sokak (kuzey) ve Büyük Postane Caddesi`ne (güneybatı) bakan yan cepheleri, giriş kapısı ve bezeme programları dışında simetriktir. Yapı boyunca devam eden sade silmeler dışında herhangi bir bezeme barındırmayan Muhzırbaşı Sokak cephesinin aksine, yapının Bü-yük Postane Caddesi yönüne bakan yan cephesi, meydana bakan ana cepheye referans verecek şekilde zengin bezemelere sahiptir. Bir de yalnızca komşu binaların oluşturduğu boşluktan görülebilen ve merdivenevine açılan pencereleri barındıran bezemesiz bir arka cephe vardır.

Hanın zemin kat cephesi, dükkânların zaman içerisinde yerleştirdiği vitrin ve reklam panolarından dolayı çok şekil değiştirmiş olsa da meydan cephesinde, dükkânların girişinde yer alan iki mermer basamak ve cepheyi çevreleyen saçağın hemen altında yer alan basık kemerli pencere, bitkisel süslemeleri ve özgün demirleri ile zemin kat cephesinde özgünlüğünü kısmen de olsa korumuş olması sevindiricidir. Zemin kat cephesinde, söz konusu pencerelerin hemen üzerinde bulunan ve birinci kattan itibaren başlayan çıkmanın altındaki ahşap konsollar ve yine konsolların hizalarında tüm cepheyi dolanan kabartmalı bordür süsler binayı.

Büyük Postane Meydanı ve Büyük Postane Caddesi cephelerinin tümü Fransız balkonlu pencerelere sahip odalardan bakmanın hazzı başkadır. Cepheye yayılan kabartma gülleri ve Fransız balkonlarının geometrik motifli demir tırabzanları da zamanının dilini yansıtır bize. Yapının en önemli özelliği de, yine Art Nouveau üslubundaki özgün ahşap pencere doğramalarıdır. Cephe kompozisyonu içerisinde baskın bir konuma sahip olan dairesel balkonlar ve özellikle 3. katta balkonların eğrisel duvarlarına yerleştirilmiş olan 16`lı gül panolar cepheyi çok zenginleştirir.

Balkonlara biraz dikkat bakarsanız, tavanlarında volta döşeme putrellerin estetiğni görebilirsiniz. Tüm cephelerde bölücü duvarların cepheye yansıması olarak karşılaşılan pilastırlar, meydan cephesinde 3.-4. kat silmesi hizasında arslanbaşı figürleri bakar size. Arslanbaşlarının ağızlarına yerleştirilmiş demir halkalar da, cephenin önemli öğelerinden olan geometrik figürlü demir tırabzanlar gibi Art Nouveau üslubunu yansıttığını görürsünüz. 3. ve 4. katların arasındaki silmenin cephedeki pilastırlarla buluştuğu noktalarda da ayrıca madalyonlara dikkat etmeyi ihmal etmeyin. Yapıyı taçlandıran, meydan yönündeki cephe, arslanbaşlarının bulunduğu silmenin üst kotundaki balkon parapetine yerleştirilmiş 19`lu bir gül pano görmemek olmaz.

Hele ki, Vlora Han`ın ahşap pencereleri ve ahşap içkapı günümüze kadar hemen hiçdeğişime uğramamış olması büyük zenginliktir. Hanın demir olan giriş kapısı dışındaki tüm kapıları ahşaptır.

Sivil mimarimizin güzel örneklerinden Vlora Han`a bir de bu bilgiler ışığında bakın!