Vücut kendi ilacını nasıl üretir?

Abone Ol

Değerli okuyucularımız?

Akupunktur dünyasından baktığımızda, ağrı vücudun alarmıdır. Bu alarm iyi değerlendirilmeli ve ağrının çıkış kaynağı bulunup rahatsızlığın ortadan kaldırılması için gereken tedavi yapılmalıdır.

Akupunktur teşhis yöntemleriyle ağrının sebebi bilinsin veya bilinmesin, vücut bir bütün olarak tedavi edildiği için, ağrı da otomatik olarak tedaviye alınmış demektir.&nbsp

Bazı sentetik ilaçlar ise ağrıyı keserken, aynı zamanda vücudun alarm sistemini de susturmuş olabilmektedir. Diğer yandan bir kişinin damar sertliği, kolesterolü, ülseri, tansiyonu, romatizması, kireçlenmesi, uykusuzluğu, alerjisi, migreni varsa bu şahıs rahatsızlıklardan hangi birine hangi ilacı alıp, vücudunun hangi rahatsızlığını hangi ilaçla tedavi edecektir? Hele bir de rahatsızlığı için aldığı ilaç, diğer rahatsızlığını, tetikliyorsa bu şahıs ne yapacak?

Örneğin bir migren için veya ülser için veya herhangi bir rahatsızlık için 'kesin çare' diye piyasaya sürülen ilaçlar hakkında yıllar sonra kullanılmaması gerektiğine dair bir başka haber daha duyabiliyoruz. Bazı ilaçfirmaları kendileri itiraf ediyorlar. Bu durumda hangi ilacı hangi güvenceyle kullanacağız?

Dolayısıyla insanlar mümkün mertebe yan tesirli ilaçlardan kaçınmak ve doğal yöntemlerle tedavi olmak istemektedirler. Akupunktur bu bakımdan hiçbir yan tesiri olmayan, bilinen en etkin tedavi yöntemlerinin başında gelir.&nbsp

Akupunktur dünyası ilaca karşı mı?

Kesinlikle hayır... Bazıları bu açıklamamız üzerine sanki akupunktur felsefesinin ilaçla tedaviyi reddettiğini düşünebilir. Bu düşünce kesinlikle yanlıştır. Bunu söyleyen her kim olursa olsun, bilime ve bilim ahlakına aykırı konuşmuş olur.&nbsp

Hastanın acil durumlarda, doktor kontrolünde ilaçalması gerekiyorsa elbette almalıdır. Biz burada ilaçların da yerinde ve zamanında ve gerektiği kadar kullanılmasını öneriyoruz. Çünkü ilaçlar da insan içindir. Tabii ki gerektiğinde, ilaçların hayati önemi de vardır.

Ancak akupunktur dünyasının önerisi şudur: Bir ilacı önerirken yan etkisinin en az ilacın faydası kadar gözden geçirilmesi gerekir. Dolayısıyla hastaya muhakkak ilaçvermek yerine aynı rahatsızlığı doğal yöntemlerle, bitkisel ilaçlarla veya diğer tedavi yöntemleriyle hatta folklorik tedavilerle iyileştirmek mümkün mü, araştırılması lazımdır. Hastaya bu tür yan etkisi olmayan tedaviler önerilmeli, ilaçtavsiyesi akla en son gelmelidir.

İlaçmı önemlidir, yoksa hastanın sağlığına kavuşması mı?

Elbette her ilacın istenmeyen bir de yan etkisi vardır. İnsan çaresiz kalınca, yan etkisine de razı olarak o ilacı alır. Burada belirtmek istediğimiz husus, eğer hastalık ilaçalmadan da iyileşebiliyorsa, hastayı ilacın yan etkisinden korumak gerekir. Sonra her hastalığa ilaçvermek çözüm müdür? Çözüm olmadığı bilindiği hâlde ilaçvermeye devam etmek etik midir? Her insan ilaçkullanabilir mi? Elbette ki hayır.&nbsp

Örneğin, alerjisi ve yüksek tansiyonu veya boyun ağrısı olduğu için ilaçkullanması gerektiği hâlde, böbrek veya karaciğer rahatsızlığı da olduğundan ilaçkullanamayan kimseler vardır.

Bu kişiler ne yapacak? İlaçkullansa böbrek elden gidiyor. Kullanmasa boyun ağrısı dayanılmayacak derecede. Evet, ne yapacak bu insan? Eğer bu insan sağlığına alternatif bir tedaviyle kavuşabiliyorsa, ona ilaçönermenin ne anlamı var?

İnsanların, alternatif tedavi yöntemlerine ve özellikle en bilinen ve etkini olan akupunktur tedavisine koşmalarının ve akupunktur uygulamalarının hızla çoğalmasının en önemli sebeplerinden biri bizce bu gerçektir.

Netice olarak şu nokta çok önemli:

Tedavide amaç, herhangi bir hastalığa belli bir yöntem uygulamak değil, o hastalığı iyileştirecek, yan etkisi olmayacak her türlü bilimsel metoda müracaat etmektir. Eğer temel amaçbu olursa, önyargılar atılır, hiçvakit geçirmeden hasta için faydalı olan tüm tedavilerden yararlanılır.

Akupunktur, zaten Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) tarafından bilimsel bir tedavi olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki 5.000 yıldan, belki insanlık tarihinden bu yana öneminden hiçkaybetmeden günümüze dek kullanılagelmiş klasik bir tedavi metodudur.&nbsp

Vücut kendi ilacını nasıl üretir?

Tıp dünyasının içinde bulunan herkes bilir ki doktor reçetesi ile kullandığımız ilaçların çoğunu aslında vücudumuz kendisi üretmektedir.&nbsp

- O zaman niye üretmiyor, diyebilirsiniz. Bu durumda size şu soruyu sormamız gerekir.

- Şimdiye kadar hep reçete ile ilaçkullanarak mı yaşamıştınız?&nbsp

Demek ki doğuştan bu ana gelene kadar ve bundan sonra da kalbimiz nasıl kendi kendine çalışıyorsa, akciğer nasıl kirlenen kanı temizliyorsa adrenalin gibi, kortizon gibi histamin gibi birçok ilacı da vücut kendi kendine üretiyor ve üretmeye de devam edecek. Bu durum insanın yaradılışında var olan bir özellik.&nbsp

Buna somut birkaçörnek vermek gerekirse, ağlarken veya gülerken gözden akan yaşın kaynağı vücuttur. Ağızdaki tükürüğün kaynağı da. Korktuğumuzda yüreğimizin ağzımıza gelmesi ve nabız atışımızın hızlanması, adrenalin denilen salgının anında salgılanması, vücudumuzun oto kontrolü sayesindedir.

Çünkü vücut, doğuştan itibaren bir bütün olarak kendi hayatiyetini devam ettirebilmesi için ne gerekiyorsa hepsini yapmaya muktedir bir varlık olarak yaratılmıştır. Dolayısıyla vücut, belirli sebeplerle (rahatsızlandığı için) aksatmak zorunda kaldığı ilaçüretimini, uygun bir tedaviyle kendine geldiğinde yine kendisi, tekrar üretmeye muktedirdir.

Bu konuya bir sonraki yazımızda da devam edeceğiz.





&nbsp