Yalova'da uzmanlarca uygulanan geleneksel tedavilerden yaklaşık 3 bin hasta faydalandı
Yalova Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde açılan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp (GETAT) Kliniği'nde hastalara uzman ekip tarafından geleneksel tedavi yöntemleri uygulanıyor.
Yalova ve çevre illere, 498 deprem izolatörü bulunan binalarında 400 yatak kapasitesiyle hizmet sunan hastanede, 12 Ocak'ta hasta kabulüne başlayan GETAT Kliniği'nde başta kupa terapisi (hacamat) olmak üzere sülük, ozon, hipnoterapi, apiterapi, akupunktur gibi geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemleri kullanılıyor.

Kliniğin hizmete girmesinden bu yana yaklaşık 5 aylık süreçte 2 bin 700 hasta hizmet aldı.

Başhekim Doç. Dr. Hasan Ergenç, son teknolojiyle donatılan hastaneyi iyi yönetme, özellikli birimler açma vizyonu ve misyonu ile Türkiye'deki sayılı sağlık kurumları arasına çıkarmayı hedeflediklerini söyledi.

GETAT Kliniği'ne halkın ilgi gösterdiğini belirten Ergenç, "Modern tıbbın tedavisine katkı sunacak, güçlendirecek tedaviler yapılıyor. Toplumda yanlış bir algı var. Geleneksel ve tamamlayıcı tıp sanki modern tıbbın önündeymiş gibi bir algı oluşuyor aslında. Biz burada ikisini beraber yapıp hastalara en sağlıklı hizmeti vermeye çalışıyoruz." dedi.

Ergenç, kliniğe gelen hastaların şeker, karaciğer, böbrek fonksiyonları başta olmak üzere beslenme düzenine kadar birçok değerine baktıklarını aktardı.

Hastayı bütüncül olarak değerlendirip ona göre tedaviler uyguladıklarını vurgulayan Ergenç, şunları anlattı:

"Bilindiği üzere bu işler daha önce merdiven altında, deneyimi olmayan insanlar tarafından yapılıyordu. Biz de burada Yalova'nın güzel vatandaşlarına bu hizmeti konforlu bir şekilde vermek istiyoruz. Özellikle 6 ay ve 1 sene sonra buradan hizmet almış ve fayda görmüş vatandaşlarımızın bilgilerini öncesi ve sonrası şeklinde kamuoyuyla paylaşıp yaptığımız işi bilimsel bir ortama oturtmayı planlıyoruz.

Türkiye'de bu işi hakkıyla yapan, vatandaşlarımıza kaliteli şekilde hizmet veren bir klinik haline getirmeyi hedefliyoruz. GETAT birimimizin uygulamalarıyla insülin dirençlerinin, ilaç sayısının azaldığını, insülin dozlarının düştüğünü belirten hastalarımız var. Bazı hastalarımızın ileriki dönemlerde insülinlerini keseceğiz. Tabii bu geri dönüşleri görünce güzel bir iş yapmışız, isabetli olmuş diyerek daha mutlu ve motive oluyoruz."

"Ben buraya ölü gibi geldim ama şimdi çok iyiyim"
Uzm. Dr. Zeynep Ergenç de meslektaşı Uzm. Dr. Murat Çokay ile kliniği kurarak tedavilere başladıklarını, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının çoğunu yaptıklarını ifade etti.

Halk tarafından kabul görmüş, faydasına inanılmış yöntemleri kullandıklarını dile getiren Ergenç, "Kupa terapisi, yine Uzak Doğu tıbbından ülkemizde de devam eden akupunktur, sülük tedavileri zaten binlerce yıldır halk tarafından benimsenmiş yöntemler. Bu tedavilerin yanında yine tamamlayıcı olarak bizim uyguladığımız ozon tedavisi, mezoterapi gibi yeni yöntemler de var. Bunları klasik tedavilerle bütünleştirerek uyguluyoruz." diye konuştu.

Ergenç, geleneksel ve tamamlayıcı tedavilerle ilgili bilimsel çalışmalara katkıda bulunmayı hedeflediklerini, bunun modern tıpta yerinin sağlamlaşmasını istediklerini aktardı.

İnsanların bu yöntemlerden memnun olduğuna dikkati çeken Ergenç, "Halkın gerçekten ihtiyacı var. Tedaviden fayda görenler birbirlerine haber verdiklerinde giderek sayı artmaya başlıyor. Burasının tanıtımı çok yapılmadı ama şifa bulduklarını, sıkıntılarının bittiğini söylediklerinde giderek talep artıyor çünkü her seferinde fayda görenlerin sayısı daha fazla." değerlendirmesinde bulundu.

Hastalardan 90 yaşındaki Mustafa Şenoğlu, hacamat, sülük ve ozon tedavilerinden faydalandığı bilgisini verdi. Şenoğlu, "Ben buraya ölü gibi geldim ama şimdi çok iyiyim." ifadesini kullandı.

Hacamat tedavisi yaptıran Hakan Çanakçı ise klinikteki ilgiyi, işlemlerin faydalarını görünce eşini ve babasını da getirdiğini, çok memnun kaldıklarını belirtti.

Semra Mercan da son zamanlarda sık sık gribe yakalandığını, doktorunun ozon tedavisi tavsiyesinde bulunması üzerine bu kliniğe geldiğini kaydetti.  (AA)

Editör: İlker Alpkaya