Önce maziden bir başka önemli isimle başlayalım O, 'İnsan kitaba gideceğine, kitap insanın ayağına gelmelidir' diyerek köylülerin ayağına kitap getirmek için eşek sırtında bir kütüphaneyle yollara düştü.

Kahramanımız Mustafa Güzelgöz liseyi okumamış, kütüphanecilik eğitimi görmemiş ama, yenilikçi, yaratıcı, özverili bir kütüphanecidir.

İnatçı, bir o kadar da tuttuğunu koparan bir kütüphaneci; Mustafa Güzelgöz, 1921 yılında Ü rgüp`te doğar. İlk ve orta öğrenimini Ü rgüp`te bitirir Ü rgüp`ün o zamanki kaymakamı Fahri Çıvgın`ın teklifiyle 1944 yılının Temmuz ayında 40 lira aylıkla 'Ü rgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi'ne memur olarak atanır.

Etraftakilerle konuşur, herkese anlatır: 'Bakın kütüphane bomboş duruyor, gelin kitap okuyun.' Gelen giden olmaz. Amirlerine durumu bildirir.

&ndash Kardeşim otur oturduğun yerde, maaşını düzenli alıyor musun, almıyor musun ?

&ndash Alıyorum.

&ndash Eee, o zaman ne karıştırıyorsun ortalığı, gelen giden olsa maaşın mı artacak?

23 yaşındaki gençmemur 'Ne yapayım, ne yapayım?' diye düşünür durur. Sonunda aklına bir fikir gelir.

İki tane de sandık yaptırır. İki sandığa, kalınlığına göre 180-200 kitap sığar. Sandıkların üstüne 'Kitap İare Sandığı' yazar. Kitapları eşeğe yükler ve köy köy gezmeye başlar. Kütüphaneye de bir yazı asar: 'Sadece Pazartesi ve Cuma günleri açıyoruz.' Köydeki çocuklar şaşırır ve böylece başlar serüven köy kasaba kitaba doyar, kadınlar için ne yapılabilir diye düşünür.

kütüphaneye kadınlar hiçgelmiyor o zaman. Zenith ve Singer`e mektup yazar:

'Bana dikiş makinesi yollayın, firmanızın adını kütüphanenin girişine kocaman yazayım' der.

Zenith dokuz tane, Singer bir tane dikiş makinesi yollar (ilk sponsorluk faaliyeti). Salı günlerini kadınlar günü yapar. Biçki dikiş ve halıcılık kurslarına kadınları çekmeyi başarır.

Bölgenin kaderini değiştirir. Bugün Kapadokya bu kadar tanınmış ise yöreden çok sayıda okumuş insan çıkmış ise birazda onun eseri.

Mustafa Güzelgöz ellili yıllarda bir Amerikan şirketinin düzenlediği dünyanın en iyi insanı yarışmasında birinci seçilmiştir, 2005 yılında vefat etmiştir. İyi insanlığı, resmi olarak tescillenmiş birisi. Peki Güzelgöz ü birinci yapan farklılık ne? Kendisine resmi yada mecburi bir görev atfedilmeden, yaşamsal ihtiyaçların dışında bir yardım yapmış bu özelliğini öne çıkartmış bugün diğer bir yaşayan adayımız yine komşu coğrafyadan sayılır, Konya Ereğli`den.

Bir dönem televizyonlarda yayınlanan Vakıfbank reklamı ile Türkiye nin ilgisini çeken orman sevdalısı bir insan, bir bilge emekli matematik öğretmeni Rahim Demirbaş kendine orman dede mi desek? İroni olarak ,mandıralar kentindeki mandıra filozofumu desek? Köyündeki araziyi ağaçlandırmaya yönelik çalışmaları nedeni ile ülke geneli gazetelerin köşe yazarlarının en çok tanıdığı girişimci ve yeşil dostudur. Rahim hocayı Ereğli de de ve Karapınar da tanımayan yoktur. 20 yıla yakın süredir vaktinin ve servetinin önemli bir kısmını bu işe vakfetmesi ile siyaset üstü özellikleriyle şöhret olmuştur. Anadolu`nun en az yağış alan bitki örtüsünün kesif hayvancılık yapılması dolayısıyla büyük oranda tahrip edildiği bir coğrafyada iklim değişikliğine ,kuraklığa, erozyona ,orman ve sulak alanların yok olmasına, tarım toprağının ilaçla ve gübreyle zarar görmesine karbondioksite ,araçemisyonlarına velhasıl ekolojideki asrın duyarsızlığa bir başkaldırıdır yaptığı bir manifestodur.

Ü lkenin her köşesinde tam 47 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olan Rahim Demirbaş, doğup büyüdüğü Konya'nın Beyören Köyünü ağaçlandırmaya niyetlenmiş gelmiş ,doğduğu topraklara.

Kırk yıl önce 220 hane olan köyde bugün sadece 30 hane kalmış, yaşayanların çoğu yaşlı.

Köyünün yakınlarındaki Türkiye`nin en büyük sulak alanının kuruması. Tarımın giderek azalması ,kentlere göç, işsizlik. Yeşilin gittikçe azaldığını görmek üzdü onu. Tek başına bir mücadeleye girişti. Deli dediler, ne yaptığını bilmiyor dediler fakat o yılmadı.

Aldığı 500 dekarlık araziye ilk fidanları 1998`de dikti. İçAnadolu`da yetişen 110 çeşit ağacı tercih etti ve önce 32 bin ağaca ulaştı. 8 kilometre uzakta su buldu, boru döşetip getirtti. 75 kilometre damlatma borusu döşetti. 6 havuz açtırdı. Binlerce ağacın bakımı için 3 kişilik ekip kurdu. Çok su isteyenleri hiçdikemediğini. En çok sedir, meşe, akasya, dişbudak, badem, ceviz diktiğini Birkaçtürde meyve ağacı grubundan bulunduğunu bölgenin ikliminin değiştiğini ispat etmek amacıyla. Antep fıstığı bile dikti. O dağda Antep fıstığının yetiştiğini gösterdi. İlk diktiği sedirler 21 metre oldu. Şu anda 66 bin ağaçlık birkaçparçadan oluşan geniş ormanın sahibidir.

Ormanın genişlemesi ve masrafların artması finansman sıkıntısını gündeme getirir kuruluşundan bu yana 3 evini satar. Masrafları karşılamak için reklam filminde oynadığı bir bankanın bir kuyu yaptırdığını ancak suyu çekmek ve suyun transferi için kullanılan elektrikli motorların 40 saatte 250 liralık faturaya mal olduğunu söyleyen Demirbaş hoca, 'Ne Orman Bakanlığı ne de yerel yönetimler ormana ilgi göstermiyor. Hatta bir kaymakam, Allah aşkına artık ağaçdikme, sen öldükten sonra kim bakacak` dedi. Pes doğrusu, bu ağaçların oksijeninden her daim yararlanılır etmeyin' diyor.

Bu ormanda benim bir ağacım olsun diyorsanız, bu bilge, ormancıyla konuşmak hasbihal etmek isterseniz.

Rahim Demirbaş 05324904642

`height=