Değerli okuyucularımız,
Bugünkü konumuzu anlatmadan önce atalarımızın söylediği bir söz hatırımıza geldi.
Şimdilerde pek bilinmese de böyle söylermiş atalarımız:
'Yaz günü abanı al, kış günü sen bilirsin'
Yani yaz günü de olsa üzerine bir ceket, mont veya hırka gibi şey al; Çünkü hiç
ummadığın zamanda lazım olabilir; Kış günü zaten almak zorunda kalırsın, demek
istemişler;
Nereden geldi bu söz hatırımıza;
Kısaca HAS sendromu denilen 'Hava Akımı Sendromu' konusunu anlatırken bu söz
geldi hatırımıza;
Ne demek bu hava akımı sendromu?
Daha önceki yazılarımızda belirtmiş olduğumuz gibi âlemde, uzayda, evrende insan
bir 'mikro kozmos', 'kâinat makro kozmostur.'
Yaratıcı yüce Allah yarattığı canlılarda ve elbette ki insan vücudunda makro
kozmosta olan dengeyi, deveranı ritmi enerjiyi vb. hem birer nüve olarak hem de
benzer olarak biyolojik ritimde yaratmış.
Bu ritim, bilim adamlarının yaptığı incelemelerde öyle ki insanın hücrelerinde
görülmüş; Hatta zamanla atomda görülmüş; Hatta daha ileri giderek proton nötron
ve elektronda görülmüş;
Yine daha önceki yazılarımızda demiştik ki:
'Alerji bütün hastalıkların temeli'
'Alerji bütün hastalıkların temeli' derken buna şu açıklamayı da getiriyoruz. Alerji,
duygu durum değişikliklerini etkileyen bir tablo ortaya koyar; Duygu durum
değişiklikleri de, insan vücuduna doğu tıbbına göre etki yapan 7 dış faktörü olumsuz
etkileyerek duygu durumlarını bozar.
Dolayısıyla bizim tansiyonumuz da, Alzheimer`imiz de, şekerimiz de vb. birçok
hastalıklarımızın temelinde bizim duygusal dalgalanmalarımız ve bozulmalarımız
vardır.
Bu duygulanmalar ve duygu durum değişiklikleriyle birlikte seratonin seviyelerimiz
bozulur, endorfin seviyelerimiz bozulur. Bağışıklık sistemimiz dalgalanır, bazen
bağışıklık seviyelerimiz dip yapar, bazen hipersensitiv hale gelir.
Bu hadiselerin vücutta oluşmasını fırtınalı bir gökyüzü gibi düşünün; Sürekli
şimşekler çakar, yağmur yağar, kapalı bir hava vardır; Vücutta mikro kozmosta
bünyede sürekli bir kaotik hal oluşturur. Tabii bunlar hücresel seviyede olduğu için biz
bunu algılayamıyoruz...'
Gerçekten de yağmurlu fırtınalı kapalı hava ile güneşli hava arasında bir atomik
iyonizasyon vardır. O hadise de hava akımları oluşur. İnsan vücudunda da bu şekilde
akımlar oluşuyor.
Yine daha önceki yazılarımızda yazın soğuk ve rutubetli gıdalar tüketilmesi, kışın ise
daha kuvvet verici, kalorili ve ısıtıcı gıdaların tüketilmesi gerekir, demiştik.
O mikro kozmos ve makro kozmos`daki iyonizasyon ile mevsim geçişlerindeki insan
vücudunda yaşanan sıcak soğuk dengesi arasında oluşan farka HAS Sendromu
diyoruz.
'Zıt mizaçtedavi yapar'

Şu an sonbahardayız; Yazdan kışa gidiyoruz. Yaz bitti sonbahar geldi ve arkası kış.
Artık ara ara sıcaklıklar olsa da havada ısı düşmeye başlıyor; Beraberinde
vücudumuzun içısısı da düşmeye başlıyor. Çünkü hava soğumaya başlayınca
insanın içısısı da düşmeye başlar.
Normalde yaz mevsiminin tabiatı mizacı gereği soğuk serinletici rutubetli gıdalar
tüketip hararetimizi düşürmemiz lazımdı; Çünkü dışarıda hava sıcaktı. Dolayısıyla
termo-regülatör sistem ısıyı ayarlaması gerekiyordu. Yaz mevsiminde yetişen gıdalar
da buna uyumlu gıdalar.
Yine bir yazımızda geleneksel tababette hastalık ile ilacının mizaçolarak zıt olduğuna
işaret etmiştik. Yani hastalık soğuk ve rutubetli mizaca sahipse onun iyileşmesi için
sıcak ve kuru gıda tüketilmesi lazım. Çünkü 'zıt mizaçtedavi yapar' demiştik.
Şimdi aynı mantıkta insanın içindeki ısı sonbaharda azalmaya başlıyor. Çünkü dış
ortam soğumaya başlıyor. Dışarısı soğuduğu zaman hastalanmamak için içerisinin
ısınması lazım... Kışın ortasında olsak yiyeceklerimiz ona göre olduğu için içısınıyor.
Ama geçiş döneminde bu dengeleme anlık sağlanmakta zorlanıyor ve iki soğuk bir
araya gelince tedavi değil hastalık yapıyor. Nezle olmak, grip olmak de bu anlık
denge değişimine vücudun ayak uyduramamasındandır.
Bir odadan diğerine geçerken bile
Onun için eskiler kış günlerinde bir odadan diğer odaya gezerken bile omuzlarına bir
örtü alıp öyle geçerlermiş;
Tekrar konumuza dönersek, yazın dış sıcak- içserin kalıyor dengeliyor. Kışın dış
soğuk -içsıcak kalıyor yine dengeliyor. Bunu sağlayan elbette ki makro kozmosta,
mikro kozmosa göre yaratılan gıdalar ve atmosferik durum. Örneğin portakal enerjisi
bol vitamini bol bir meyve olup kışın yetişirken, karpuz aynı şekilde enerjisi az
serinletici ve sıvısı bol kalorisi az bir gıda oluyor. Yani yaratılışta gıdalar bu dengeye
göre yaratılıyor. Kışın yediğimiz gıdalar taş kömürü niteliğinde ise yazın yediğimiz
gıdalar odun kömürü niteliğinde gelip geçici oluyor.
Ama mevsim geçişlerinde hem ilkbaharda hem sonbaharda içısı azalmaya başlarken
dışarısı da azalmaya başlıyor.
Peki kuralımız neydi? 'iki aynı olanın bir araya gelmesi hastalık yapar'
Bu kural ilkbahar için de öyle.
İçısınmaya başlıyor ama dışarı da ısınmaya başlıyor; Bu denge orantısızlığı
hastalık yapıyor.
Bir kere daha altını çizersek 'içerideki ısının dışarıyla ters orantılı olması lazım'
olduğundan geçişlerde içve dış arasında denge bozukluğu yaşanabildiği için sorun
da yaşanabiliyor.
Nasıl mı?
Makro kozmosta gıdaların geçişinde bir oryantasyon başlıyor;
Havanın geçişinde bir oryantasyon süreci yaşanıyor.
Vücudun ısı değişiminde bir oryantasyon süreci yaşanıyor;
Havanın iyonizasyonunda bir oryantasyon süreci yaşanıyor;
Yine atmosferik basınçta bir değişikliği yaşanıyor;
Bu beş altı faktörün aynı anda ve o kısa ilkbahar ve sonbahar mevsim
dönüşümlerinde olması sebebiyle bazı vücutlar bu hızlı oryantasyona adaptasyon
sağlayamıyor;
Kimler bunlar?
Alerjik bünyesi olanlarda, İrritabl bünyesi olanlarda, bağışıklık sistemi sorunu
olanlarda bu adaptasyon sürecinde benzer sorunlar yaşanıyor;
İşte bu sorunların adına HAS sendromu 'Hava Akımı Sendromu' deniliyor.

Sağlıklı günler dileğiyle;