Yedikule Hisarı, bize Fatih Sultan Mehmet Han`ın en kıymetli miraslarındandır. Semte adını veren Yedikule Hisar`ı kurulduğu günden itibaren Suriçi şehir yaşantısının önemli bir merkezi halindedir. Zamanla inşa edilen zarif kuleleri, fethin hemen ardından inşa edilmiş Fatih Camii ve bir zamanlar bahçesinde imar olmuş mahallesi ile bir içkale görünümündedir. Zamanla mahalleyi ve minik meydanı oluşturan Fatih Camii`ni yok olsa da, kulelerin göz alıcı manzarası ve Hisar`ın ünü sınırları aşan efsaneleri nedeniyle hala Yedikule Hisarı İstanbul`un en önemli tarihi mekanıdır.
Zindanında halen II. Osman`ın çığlığı kulaklarda yankılanır. Yedikule Hisarı, 413 senesinde, Doğu Roma`nın mimariye kıymet veren imparatoru II. Theodosius tarafından yaptırılan hisar, Sarayburnu`ndan Bakırköy`e uzanan sahil yolu üzerinde yer alır. Hisarın 439 senesinden tamamlanmasından sonra savaşlardan dönüşte şehre giriş için kullanılmak suretiyle bir zafer takı inşa edilir. III. Theodosius Dönemi`nde ise Marmara`dan gelecek saldırılara karşı deniz surları inşa edilince, bu zafer takı kapı hâline getirilir ve Altın Kapı ismini alır.
Fetih sonrası Fâtih Sultan Mehmed Han, surları tamir ettirip buraya ek üçkule yaptırır ve hisarın toplamda 7 kulesi olur. Kulelerin inşasının 1457`de tamamlanmasıyla semte ismini veren Yedikule, içkale görünümünü kazanır.

Yapının beşgen çerçevesini dolanan kuleler GençOsman Kulesi, Cephanelik Kulesi, III. Ahmet Kulesi (Pastorama Kulesi), Hazine Kulesi (Darı Kulesi), Zindan Kulesi (Kitabeler Kulesi), Top Kulesi, Bayrak Kulesi`dir.
Yedikule Zindanları`nın zindan olarak kullanılan kulelerde yabancı siyasi suçluların ve sarayın gözden düşen önemli Osmanlı devlet adamlarının hapsedilmesi ve burada gördükleri işkence dilden dile anlatılır. Bu söylentiler öylesine artar ki Yedikule Zindanları`nın lanetli olduğu dahi şehirden şehire dolaşmaya, çeşitli efsanelerin ortaya çıkmasına sebep olur.

Burada zindana kapatılıp yeniçeriler tarafından hunharca katledilen Osmanlı hünkarı, GençOsman lakaplı Sultan II. Osman ise halen yüreklerde yaradır.
'Dün sabah padişah-ı cihan idim, şimdi üryan kaldım
merhamet edip halimden ibret alın dünya size dahi kalmaz.' diye meşhur beyitiyle feryadını dizelere döker.
GençOsman`dan başka Yedikule Zindanları`na hapsedilen diğer önemli isimler Fetih`ten dokuz gün sonra Çandarlı Halil Paşa ve oğulları, Trabzon Rum İmparatoru David Komnenos ve oğulları, son Abbasi Halifesi IV. Mütevekkil ve Kırım Hanı Mehmet Giray`dır.

Yedikule Zindanları`na dair çıkan efsanelerden günümüze ulaşmış olanlardan en yaygın olanı pagan lanetidir. Efsaneye göre zindanlara hapsedilen esirler arasında bir pagan bulunuyordu. Avrupa devletlerinde üst düzey devlet görevlisi bir misyoner ve casus sanılan pagana türlü işkenceler yapılır. İşkencelere dayanamayan pagan ölürken anlaşılmaz bir lisanda, arada antik Latince`ye benzer kelimeler kullanarak dua tarzı sözler söyler ve cesedi hızla eriyip gider. Sonradan bu olaylar gardiyanlarca halkın kulağına gider ve bazı insanlar paganın lanet okuduğunu düşünür. 
Ölen pagan, orada işkence gören insanların ruhlarının, Mesih`in dünyaya geleceği güne kadar zindanların içine ve duvarlarına hapsolmasını, Mesih`in geldiği gün ise ruhların hesap sormak için serbest kalmasını dilemişti.
O yüzden Yedikule Zindanları`nda bazen çığlıklar ve hatta Latince`ye benzer bir lisanda söylenen sözler duyulduğu rivayet edilir.

Başka bir efsanede de dikkat çeken unsurlar zindan kulelerinden Kitabeler Kulesi`nde (Zindan Kulesi) bulunan Kanlı Kuyu`dur. Efsane bu ya bazı mahkû mların Kanlı Kuyu`da idam edildiği, kuyunun dibinde Marmara Denizi`ne açılan bir tünel olduğu, mahkû mların başlarının bu tünelden bırakıldığı ve Marmara Denizi`ne atıldığı rivayet edilir.
Gözlem kalesi olarak da hizmet verdiğinden ötürü Yedikule Hisarı olarak adlandırılan Yedikule Zindanları Müzesi İstanbul`un en gözde Açıkhava müzesi olarak şimdilerde ziyaretçilerini bekliyor.