Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanal 7 ve Ülke TV ortak yayınında katıldığı "Cumhurbaşkanı ile Seçim Özel" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. "Bugün için Çanakkale ruhu ne anlama geliyor?" sorusu üzerine Erdoğan, "Bir terörist çıktı, bir serseri çıktı. Benim ülkemi kendine göre ikiye böldü. 'Anadolu yakasında yaşarsanız ne ala ama Avrupa yakasına geçmeye kalkarsanız şöyle yaparız, böyle yaparız.' Tabii bu, oradaki zihniyetin acaba bir ifadesi miydi? Çünkü bu olay, bireysel bir olay değildir. Bu olay, tamamen örgütlü bir olaydır. Zira burada 50 Müslüman şehit edilmiştir. Bunların içinde yavrular var 3-4 yaşında. Acımasızca bunlar orada şehit edilmiştir" diye konuştu.

Batı medyası işi sinsice götürüyor

Charlie Hebdo olayında bütün dünyanın Avrupa'da bir araya geldiğini ama Yeni Zelanda'daki olayda Avrupa'nın sesinin çıkmadığını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Avrupa'dan henüz daha bir şey duymuş değiliz. Batı medyası işi tamamen sinsice götürüyor. İslam dünyasından da ses yok sadece Türkiye olarak biz yorumlarımızı, değerlendirmelerimizi yapıyoruz. Yardımcımı, Dışişleri Bakanımı, geniş bir heyet ile gazeteci arkadaşlarla beraber Yeni Zelanda'ya gönderdim. Orada görüşmeleri yaptılar. Genel Vali, Belediye Başkanı, Başbakan ile görüşmelerini yaptılar. Benim de oradaki İslami cemaat liderleriyle, arkadaşlarımız toplantıdayken sabah telefon bağlantısıyla görüşmem oldu. Bizi üzen şey şu; bir taraftan barıştan, özgürlüklerden bahsedeceksiniz ama bütün bunlardan bahsederken bir terörist ortaya çıkacak, ondan sonra da onunla ilgili çok farklı bir yaklaşım olacak."

Böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil!

Daha önce de aldığı bilgilere göre, olayın zanlılarına 11 yıl gibi bir mahkumiyetin verildiğini anlatan Erdoğan, "Bu sabah yaptığım görüşmede oradaki Müslüman cemaatlerin liderleri de 15 gibi bir şeyden bahsediyorlar. Yani 50 Müslüman orada şehit ediliyor, bunların cezası azami 15 yıl olacak. Böyle bir şey olabilir mi? Bu, kabul edilebilir mi? İdam bugün Amerika'nın bile belli eyaletlerinde hala devam ediyor, dünyanın değişik yerlerinde hala devam ediyor. Bu çocuk oyuncağı mı? 50 insan, ibadet esnasındayken şehit ediliyor. Kiliselerde, şurada, burada bunların hiçbirini kabul etmiyoruz. Böyle bir şeyin olmaması lazım. Bizim ülkemizde böyle şeylere asla müsaade etmedik, her türlü tedbiri aldık. Ama bunlar, bu tür şeylerde çok rahatlar. Böyle bir şeyi kabullenmek mümkün değil." ifadelerini kullandı.

Her şey teknoloji değildi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Yeni Zelanda'dan, 16 bin 500 kilometreden bunlar Çanakkale'ye niye geldi? Avustralya niye geldi? Kanadası, Amerikası buraya niye geldiler? Biz o zamanın şartları içinde, bunlar dünyanın en güçlü ordularına sahip oldukları halde, biz Seyit Onbaşı'nın o topuyla, o mermisiyle orada onları Çanakkale'nin sularına gömdük. Bu tabii bir şeyi gösteriyordu, her şey teknoloji değildi. Her şey imkanlarla olmuyordu. Ama bir de nusret-i ilahi vardı. Meşhur 15'liler hikayesi. 15 yaşındaki çocuklar, Çanakkale'de bu savaşa katılıyor. O kadar askerden yoksun bir dönemdeyiz. Rabb'im orada nusreti veriyor ve Çanakkale'den bizler zaferle çıkıyoruz. Her yıl bunlar anma törenlerine gelirler biz her türlü kolaylığı gösteririz. Gazi Mustafa Kemal'in 'Burada koyun koyuna yatıyorlar, yatacaklar, endişe etmeyin.' gibi gayet güzel bir ifadesi de var. Ama demek ki bunlar bu tür şeylerden anlamıyorlar. Nasıl o zaman tabutlarıyla dönenler olduysa, bugün de böyle bir şeye tevessül edecek olurlarsa, bu millet aynı cevabı vermekten geri değildir."

Afrin'in kontrol altına alındığı müjdesini vermek istiyorum

Erdoğan, "Geçtiğimiz yıl 18 Mart 2018'de sabah saatlerinde 08.30'da 'Afrin'in kontrol altına alındığı müjdesini vermek istiyorum.' cümlelerini kullanmıştınız bir mitingde. Bugün 18 Mart 2019, acaba Afrinlilere mesajınız neler?" sorusu üzerine, şunları söyledi: "Afrin'e verdiğimiz sözü, programımızı, planımızı, belirlediğimiz gibi Afrin'de tahakkuk ettirdiğimizden dolayı mutluyuz. Her şeyden önce şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Gazilerimize şifalar diliyorum. Afrin'de gerçekten Mehmetçiğimiz, Özgür Suriye Ordusu çok büyük bir mücadele verdi. Afrin'deki o azmi, o kararlılığı, o imani noktadan teşviki görünce dedim ki bu iş biter. Buradan geri dönüş olmaz. Her ne kadar bize stratejik ortak olarak gözükenler, karşımızdakilere her türlü desteği veriyorsa da bu desteklere rağmen biz, bütün silah, mühimmat ile birlikte Mehmetçiğimizle, Özgür Suriye Ordusu ile beraber kararlıydık.Yerin altında çok ciddi tüneller açılmıştı.  O tünelleri kurmalarına rağmen bizim askerimiz o tünelleri de onların başına geçirdi. Çünkü bu tünellerin içinde ameliyathaneler kurdular. Depolar orada. Askerimiz bunların hepsini yakaladı, başlarına geçirdi."

Beka meselesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçmenin beka meselesine bakışının ne olduğuna ilişkin soru üzerine Erdoğan, milletin buna nasıl baktığını ifade etmekten öte beka meselesinin ne olduğunun millete anlatılması gerektiğini söyledi. Ana muhalefet partisi ve diğerlerinin "Beka meselesi yoktur." dediğini hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti: "YPG'nin, PYD'nin terör koridoru olarak ilan ettiği yer bizim sınırımız değil mi? 911 kilometre sınır var ve buradan Kilis'e, Gaziantep'e, Urfa'ya roketlerle, havanlarla yapılan saldırılar bizim beka meselemiz değil mi? Yüzlerce buraya atılmış bombalar, havanlar var. 100'ün üzerinde buralarda şehidimiz var. Bunları beka meselesi olarak görmeyeceğiz de neyi göreceğiz? Afrin'den ve Cerablus'tan biz yarma harekatımızı gerçekleştirmemiş olsaydık, bugün bizim güneyimiz tamamen bu teröristler tarafından işgal edilmiş olacaktı"

Milletin önüne gelecekler

Erdoğan, "(Mansur Yavaş’la ilgili iddialar) Bu konuyla ilgili olarak belgelerin ortaya çıkması yargının Sayın Yavaş’la ilgili vermiş olduğu karar, bunlar kenara konulacak bir şey değil. Bu seçime böyle girebilse dahi seçimden sonra çünkü bunun dokunulmazlığı falan da yok bunlar milletin önüne gelecek. Milletin önüne geldiği zaman çok ciddi bedeli kendisi ödeyeceği gibi maalesef Ankaralı hemşehrilerimizi ödetme durumuna düşürür. Niye derseniz şundan dolayı, burada iki aday yarışıyor. Birisi Yavaş bir diğeri Mehmet Özhaseki. Şimdi bunları benim partilim olduğu için söylemiyorum. Futbol takımı tutar gibi siyasi parti tutmamak gerekir. Kaldı ki bu zat zaten yuvarlanıyor, köken itibariyle MHP’li. CHP’den iki kez girdi kaybetti. Ankara’da bana göre Ankaralı hemşerilerim Ankara’ya bu hizmetleri en idealini ta Melih Bey’in görevinden aynı dönemde biz belediye başkanı olduk. Ankara’da gerçekten devasa hizmetler yapıldı' dedi. 

Ayasofya'nın ibadete açılması talebi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeni Zelanda'daki saldırıda teröristin 74 sayfalık manifestosu olduğunu belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:  "Bunun böyle bir manifesto yazması mümkün değil. Bu özel bir kurul tarafından hazırlanmış bir manifesto. Bunun arkasında çok ciddi bir kurul var. Çünkü Batı'nın niye sesi çıkmıyor? Batı'daki medyanın niye sesi çıkmıyor. Bunu bulmuşlar ve hazırlayıp eline de vermişler. Benim ülkemin adı geçiyor, şahsımın adı geçiyor, Ayasofya'nın da adı geçiyor. Ayasofya adeta sanki emanetmiş de onu geri alacaklar. Sıkıysa geri al. O ayrı mesele. Burada hala ülkemizde birileri bakıyorsunuz 'Ayasofya açılsın.' Kardeşim bir şeyi söylerken duygusallıkla, bu alçağın, teröristin sözlerine karşı böyle bir talepte bulunmanın bir anlamı yok."

Petrolün şımarık çocukları...

Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun gerekli açıklamaları yaptığını dile getirerek, "Ama bunlar dürüst ve samimi değil. Şunu unutmayacağız. Biz Müslümanız. Bunlarsa İslam düşmanı. Sıkıntının nirengi noktası bu. İslam dünyasına bakın. Ses çıkıyor mu? Çıkmıyor. Biz petrol zengini değiliz ki kardeşim. Biz şu anda teknolojimizle ve sanayimizle ne yapıyorsak onlarla ayaktayız. Onlar da petrolün şımarık çocukları. Maalesef 'Yok şu kadar sipariş verdim, bu kadar sipariş verdim.' Oraya onu buraya şunu filan aktarmak suretiyle ayakta durmanın mücadelesini veriyorlar. Biz öyle yapmayacağız. Biz onurumuzla ayakta duracağız. Elimizden geleni her türlü gayreti göstereceğiz. Siyasetin dilini iyi kullanacağız." diye konuştu. Ekonomiyi yürütmedeki başarının yanı sıra, beka sorununda da birilerinin oyununa gelmeyeceklerini anlatan Erdoğan, beka sorununu Afrin'de, Cerablus'ta atlattıklarını söyledi. Erdoğan, Rusya'yla müzakerelerin başarılı bir şekilde yürüdüğünü belirterek, "İdlib bize çok büyük bir fatura olarak dönebilirdi. Ama İdlib'i gayet iyi noktaya getirebildik. Sorun bitmedi. Ama görüşmelerimiz devam ediyor. Temenni ederim ki onu da en ideal şekilde bir yere oturtacağız." dedi.

"Başakşehir şampiyon olursa bu bir devrimdir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, futbol oyuncusu olduğunu belirten Marmara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğrencisi Gizem Işık'a hangi mevkide oynadığını sordu. Erdoğan, "Stoper" cevabını alınca, kendisinin de futbolu libero oyuncusu olarak bıraktığını ifade etti.  Öğrencinin, "Fenerbahçe'nin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Erdoğan, şöyle cevap verdi: "Çok ama çok zor bir soru. Ben rahatım biliyor musun? Niye rahatım. Başakşehir'i ben kurdum. Başakşehir'i ben kurdum, bir taraftan Rize de kurtardı işi, o da yükseldi. Başakşehir'i kurduğum gibi bir de onun altında proje takım var, o proje takımı da mahalle takımı olarak çocukluğumda 14-15 yaşında oynadığım takım. O da Başakşehir'in altyapısını oluşturuyor, Esenler Erok diye. İkisi de bunların başarılı gidiyor. Esenler Erok da ikinci sırada, o da çıkabilir. Dolayısıyla Başakşehir bu sene eğer hakikaten şampiyon olursa, bir Bursaspor gibi o da bir şampiyonluk yakalarsa bu da tabii bir devrimdir. Yani illa on binlerin veya milyonların izlediği takımlar değil, demek ki binlerin izlediği takımlar da şampiyon olabiliyormuş... Tabii iyi bir yönetim kadrosu, teknik direktörüyle, Abdullah Hoca ile. Gerçekten maliyeti düşük bir takım. Öbür taraftan bakıyorsunuz milyonlarca dolarla takımlar kuruluyor netice yok ama çok daha cüzi rakamlarla kuruluyor. Şu anda maliyet yüzdesi çok düşük olmasına rağmen Başakşehir şampiyon oluyor, tesisler noktasında iyi bir konumdalar, temenni ederiz ki Fenerbahçe son anlarda filan bir şeyler yapmaya yelteniyor tabii Allah yaşatmasın."

Bir öğrencinin, gençlik yıllarında kendisine ilham veren kitapları sorması üzerine Erdoğan, "Benim yastık altı kitabım Safahat'tı. İkincisi de 'İdeolocya Örgüsü'ydü." ifadelerini kullandı. 

İzmir'in içme suyu ihtiyacını biz karşıladık

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "İçme suyu noktasında da ciddi sorunlar var. Birçok ilin, içme suyu sorunu hala devam ediyor. Dün İzmir'deydim. İzmir'de aynen Haliç gibi Körfez bölgesinde bir yer var ve burayı belediye hala temizlemiş değil. İzmirli bu kokuyu teneffüs ediyor ama hala CHP belediyesiyle bilmiyorum bu seçimde yola devam eder mi? Koku bizi bile orada vurdu. Ne olacak? Temizleyeceksin. Bu senin görevin, merkezi yönetimin değil. Mesela biz, Gördes Barajı'nı yaptık, merkezi yönetim olarak. Aslında Büyükşehir Belediyesinin görevidir şehrin su ihtiyacını karşılamak. Baktık İzmir'de böyle bir sıkıntı var. İzmir'in içme suyu ihtiyacını da merkezi yönetim olarak biz karşıladık. Şu anda orası Gördes Barajı'ndan içme suyu olarak beslenmektedir. Hatta bazı dört beş ilçenin de bu ihtiyacını karşılamak için adımlar attık." 

İran'la ortak operasyon 

"İran ile doğu sınırda PKK'ya yönelik ortak operasyon" konusunda değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, "Uzun zamandır İran-Türkiye sınırında... Orada biliyorsunuz PKK'nın İran yüzü PJAK'tır. Biz de PKK. PJAK'tan İranlılar rahatsız. Tabii biz de PKK'dan rahatsızız. Zaman zaman bizden o tarafa zaman zaman onlardan bu tarafa... Bunlara karşı ortak operasyon, ortak eylemi konuştuk. Hamdolsun bu gece yapıldı. Daha önce de yapıldı ama bu daha kapsamlı bir şey oldu. Bunu devam ettirecekler. Bizim buradaki kararlılığımız birçok şeyi de orada farklı bir şekilde etkileyecektir. İş burada kalmayacak. Bunun devamı var. İran tarafı da bizim arkadaşlarımız da kararlılıklarını sürdürüyorlar. Ortak operasyonlar. Ne kadar etkisiz hale getirildiği daha açıklanmadı." ifadelerini kullandı. 
KYK borçları 

Erdoğan, "Birçok öğrencinin ortak derdi olan KYK borçlarını affı veya indirimi var mı?" sorusu üzerine, şunları söyledi: "Bu soruya iki türlü cevap verilir, bir Bay Kemal gibi, bir Tayyip Erdoğan gibi. Bay Kemal gibi cevap verirsek 'Sildim gittim.' der ama benim Erdoğan gibi cevap vermem lazım" dedi.