Sanatta, düşüncede, dünya görüşünde 'yerlilik', toplumumuzun ruhsal oluşumunda ana unsurlardan biridir. Ne denli değerli bir nitelik olduğunun farkına varmak gerek. Farkına varmak ve bu 'verili gerçeğin' üstüne titremek...

Yerlilik kavramını, kolaya kaçarak hemen 'ulusalcılık'a bitiştirmek iş değildir. Böyle olunca, bu toprakların hiçde yalınkat olmayan, yapılı oluşumu güm oluyor. 'Güm olma' deyişini Şeyh Galib`in Hüsn ü Aşk`ında ilk defa gördüğümü söylemem, acaba konudan bir ayrılma mı olur? Öyle ya, günümüz insanı, kendisi için en yakın gelecekte pratik önemi bulunmayan kalkınmasına bir katkı ümidi vermeyen hiçbir şeye sıcak bakmıyor!...

Yukarıda, yapılı oluşum dedim. Evet, Müslüman Anadolu`nun gerçeği bu ve bazılarına biliyorum, hiçde sevimli gelmiyor, gelmemiş ve gelmeyecek. Onlar İstanbul`un bu Anadolu gerçeği içerisinde olmasına razı olmayacaklardır. Cicibeyliğin hegemonya ihtirasına aykırı düşer?

Cicibeyler, İstanbul`u dönüştürme peşindedirler. Süreci bunun için işletmek uğruna yerli ruhu karşılarına alırlar. Yerli ruhu karşılarına alırken, Yabancılık, onların elinde zamana yayılmış bir ağdır.

İstanbul`dan Anadolu şehirlerine müstehzî bakış. İflâh olmaz bir küçümseme. Çağdaşlığı ancak ve ancak Avrupacılık, Amerikancılıkla kaim görmek. Her insanda bir şekilde karşılığı bulunan 'uygarlık' olgusunu, bir dil alışkanlığına dönüştürmüşlerdir. Cicibeylerin ihtirası, olgu ve kavramları yerli`den yabancıya çevirmeye kilitlenmiştir.

Şiirde, hikâyede, romanda, sinemada sağ-sol çekişmesi o kadar da korkutucu değildir. Dışarıya teslim olmak istemeyen bir Türkiye`nin tartışması olarak bakılabilecek bir yanı vardır. O kadar da korkutucu değildir, çünkü, 1980`lerden sonra görülmeye başlayan daha korkutucudur. Bu daha korkutucu olan, Edebiyat ve Sanat`ın 1980`den önce var olan, derin gelenekten gelen o bize has yerli ciddiyetle birlikte kavranmayışıdır bence. Bu çok endişe verici bir gelişme değil mi?

*

Yerlilik ve kendimiz oluş örneği temellere musallat olan ne?

Bunu kendimle birlikte okura da soruyorum ben. Yazmak, çoğu zaman bir arayışın ortamıdır. İstiklâl Caddesi`nde baloncuk üfleyen işportacı değildir yazı yazanlarımız. Okuyanlarımız da düşünmeyi nimet bilmeliler diye düşünmeliler bence. İslâm insanı, eskiden olduğu gibi, düşünmeli ve duymalıdır içinde.

Yabancılar ruhuna yakalanmış, çağdaşlığı yurt-dışı sanmış beyinler dürüstlük cevherini, yerli değerleri suçüstü yakalamaya harcıyorlar?.. Gelenekle ilgisiz ortam bilinen Resimde de aynı kurallar işliyor?..

*

Yerlilik-Yabancılık ikilemini, Türk Resminin yakın tarihinde gözlemlemek bizi daha da aydınlatıcı olabilir. Türk edebiyatındaki iki yaka gerçeğine paralel bir de Türk Resminde bir savaş vardır. O da yavaş yavaş sağ-sol çekişmesinden, yerli-yabancı gerilimine geçiyor. Modern sanatçılar arasında, ruhsal katmanda cereyan eden bir gelenek ruhu, kendi özümüz olgusunu görmek, tanık olmak, meselesi edinmek de bir ödevdir bizler için. İstanbul`da yuvalanmış sözde çağdaş resim piyasasının görmezden geldiği Nuri İyem, Mehmet Pesen, Erol Akyavaş gibi yerliler de var.