Şükür bizim Yunus Emre’miz var...

Şükür geçmişten günümüze uzanan abide şahsiyetlerimiz ver...

Herkesin kabul ettiği ortak değerlerimiz bunlar... Yunus Emre de bu topraklarda yaşayan ve gönüllerde taht kuran bir abide değerimiz...

Yunus Emre dediğinizde kime olursa olsun saygıyla söz eder...

Sözünü kabullenir... Sahiplenir...

Neden?

Çünkü Yunus Emre gerçekten kimseden hiçbir şey talep etmeyen bir gönül ehlidir...

O kadar hayranı var iken hem de...

Bir işaretiyle binlerce kimsenin emre amade hazır hale gelebileceği kadar sevilen sayılan birisi iken...

Hatta o kadar ki, eğer şeyhlik yapmaya kalksaydı o dönemdeki şeyhler kendine talebe bulamazdı denilecek kadar hayranı var iken...

Ama o hiçbirini seçmiyor... Ne diyor:

“Ben gelmedim davi (dava) için, benim işim sevi (sevgi) için”

E kimseden bir beklentisi olmayan kimseye kim neden rakip olsun ki? Kim neden düşman olsun ki?

Onun bir tek isteği ve bir tek istediği var... Açık açık söylüyor...

“Ne varlığa sevinirim,

Ne yokluğa yerinirim (üzülmek)

Aşkın ile avunurum

Bana seni gerek seni”

Yani yüreğinde bir tek Allah sevgisi ve ona kavuşma arzusu var... Hatta o kadar ki Cenneti bile isteyene ver, ben Allah’ın rızasına talibim diyecek kadar...

Tamam Yunus Emre’yi anlatmaya ve onun ne büyük bir mutasavvıf olduğunu dile getirmeye çalışmayacağız... Molla Kasım’lık yapmayacağız yani...

Öyleyse Yunus Emre’den niye söz ediyoruz?

Onun meşhur bir şiiri var ya hani...

Söz ola kese savaşı şiiri...

Ah günümüz insanına ne kadar lazım bu şiir...

 İşte birkaçbeyti:

“Keleci (konuşmasını) bilen kişinin yüzünü ağ ede bir söz

Sözü pişirip (olgunlaştırıp) diyenin işini sağ ede bir söz.

Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı

Söz ola ağılı (zehirli) aşı bal ile yağ ede bir söz

Kişi bile söz demini (vaktini) demeye sözün kemini (kötüsünü)

Bu cihan cehennemini sekiz uçmağ (cennet) ede bir söz”

Günümüzde iletişim fakültelerinde insanlara konuşma sanatı öğretilmiyor mu?

Neyi nerede ne zaman nasıl konuşmak gerektiği madde madde konu konu anlatılmıyor mu?

Nerede nasıl konuşmak gerektiği, ne tür konuşunca sorun çözebileceği, hangi kelimeler konuşulduğunda olumlu geçebilecek iletişimin olumsuza dönebileceği örnek vererek anlatılmıyor mu?

İletişimde etkili konuşabilmek için bakınız nelere önem veriliyor?

Kendini tanımak. Doğru ifade etmek. Karşıdakini ilgiyle dinlemek. Karşıya empati kurabilmek. Onu dinlerken niyet okuyuculuğunda bulunmadan, önyargılı olmadan ve pozitif ruh haliyle dinlemek... Eleştiri yapıldığında da hemen reddetmeyip eleştirilere karşı açık olabilmek... Konuşurken beden dilini de okuyup beden diliyle de iletişim kurabilmek...

Bütün bunlar hangi sonucu elde edebilmek için?

İletişimin başarıya ulaşması için...

Sorunların ortadan kalkabilmesi için...

Başarı elde etmek için.

Amaca ulaşmak için...

Ne enteresan değil mi?

Hiçokuma yazma bilmediği söylenen o yıllardaki söylemle ümmi olan Yunus Emre’nin birkaçmısraı bütün bu anlatılmak istenenleri özetliyor...

Eğer konuşmasını bilirsen kavgayı durdurursun...

Eğer konuşmayı bilmezsen kavga bile çıkartırsın... Nerede ne zaman konuşacağını bilirsen, sözünü konuşmadan önce bir fikrinde ölçüp tartıp öyle söylersen olumsuzluk yaşamazsın. Konuşmada karşıya kötü söz söylemezsen sana kötü söz söyleyen olmaz. Sözlerini hep iyi ve olumlu kelimelerden seçersen sevilir sayılırsın... Böylece yaşadığın ortamı cennete çevirirsin.

İletişim fakültelerinde Yunus okutuluyor mu sahi?