Onları (Kahveci Ablalar), ‘Yüzyılın Âfeti’nde karınca kararınca depremzede hasta kardeşlerimizin ve ailelerinin yanında ikamet etmekte olan öksüz, yetim evlatlarımızın yaralarını sarma niyetiyle -15 günlük sürede- ikinci kez gittiğimiz Hatay’da tanıdım.
‘Kahveci abla’ları, Hatay Antakya’da Akevler Mahallesi’nde, lojistik ikmal merkezine dönüştürülen Nami Veyisoğlu İmam Hatip Ortaokulu’nun içinde kurulan çadırlardan birinde, merkezde hizmet etmekte olan kamu görevlilerine ve gönüllülere kahve ikram ederken tanıdım. Kahvelerini içtim ve böylelikle okumakta olduğunuz bu e-mülakat neşv ü neva buldu.
Özlem Hanım sizi tanıyabilir miyiz?
Özlem ÇELİK AFŞİN. 1995 Elazığ doğumluyum. İstanbul Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi’nin ardından Erzurum Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunuyum. Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı yaz Kur’an Kurslarında fahri hocalık yaptım. Yaklaşık iki yıl Milli Eğitim Bakanlığ’na bağlı çeşitli devlet okullarında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliğini tecrübe ettim. Şimdi ise Çocuk Gelişimi Lisans öğrencisiyim. Dinler Tarihi alanında yüksek lisans yapmayı planlıyorum ve buna yönelik hazırlık çalışmaları yürütüyorum. Evliyim ve İstanbul’da yaşıyorum.
Kahramanmaraş depremlerinde nerede bulunuyordunuz?
Deprem olduğunda İstanbul’daydım.
Hangi sâiklerle âfet bölgesine; Hatay’a geldiniz?
Depremden etkilenen on bir ilimize öncelikle geçmiş olsun dileklerimizi burada da belirtmek isterim. Ailem Mersin’de ikamet ediyor. Depremin ardından onları ziyaret etmek için Mersin’e gelmiştim. Akrabalarım çeşitli iş nedenleriyle Hatay’a gidip geliyorlardı. Onlardan bölgenin çok sıkıntılı olduğunu işitmiştim. Planımızda Adıyaman vardı ama nasibimiz Hatay’a gelmek oldu.
Depreme ve depremden etkilenen kardeşlerimize müteveccih ilk gözlemleriniz neler oldu?
Otobüsle şehre ilk girdiğimde çok duygulandım. Gözlerim dolu dolu etrafı seyrediyordum. Şehir merkezine yaklaştıkça artan yıkılmış binalar oldukça hüzünlendirdi. “Şimdi duygusallığın sırası değilF diyerek kendime telkinlerde bulundum. Sahaya indiğimizde hemen kahve ve lokum ikramında bulunduk. Böylece halk ile daha yakından iletişim kurma fırsatını elde ettik. Genel olarak, insanların yalnız kalmaktan çok korktuğunu fark ettim. Dağ yamacına kurulu bir çadırkentte kahve ve lokum ikramında bulunurken, oradan sorumlu olan Ahmet abimiz, “hiçbir şey yapmamış olsanız da, sadece buraya gelmeniz bize yeter” dedi.
Özlem Çelik Afşin: İnsanların morale ve birlik duygusuna çok ihtiyacı var.
İnsanların morale ve birlik duygusuna çok ihtiyacı var. Bir diğer husus ise, sizlere yaşadıkları o korku anını ve sonrasında neler olup bittiğini anlatmak istiyorlar. Bunu bir nevi içdökümü olarak tanımlıyorum. İnsanlar, içini dökecek ve onların sözünü kesmeden kendilerini dinleyecek insanları sahada görmek istiyorlar. Diğer türlü maddi yardımların her koşulda gerçekleştiğini görünce, manevi yardım ve desteğin de çok önemli olduğunu tecrübe ettim.
Nami Veysioğlu İmam Hatip Ortaokulu’nu nereden ve nasıl buldunuz?
Ben ve ekip arkadaşlarım depremin ilk günlerinden itibaren, Saha Deprem Destek adını koyduğumuz bir iletişim platformunda grup kurmuştuk. Sahaya en verimli şekilde inmek için kendimizi hazırlıyor, aynı zamanda neler yapabileceğimizi konuşuyorduk. Çeşitli dernek, kurum ve kuruluşlara hazır bir ekip olduğumuzu bildirmiştik. Ardından birkaçyerle görüşüp, hazırladığımız “Hatay’a Gönül Kahvesi” projesini gerçekleştirmek için uygun yer aradık. Bu noktada bizlere Hatay İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı Talim Terbiye Kurulu Başkanı ve sahada görevli olan hocamız Mustafa İşlek beyefendi yardımcı oldu. Lojistik merkezi olması hasebiyle daha çok kitleye ulaşabildik.
Ekibinizi tanıyabilir miyiz? Nasıl bir araya geldiniz?
Ekibimden bahsederken, yüreğim ayrı hissiyatlar ile dolup taşıyor diyebilirim. Mevcut bir ekibimiz olduğundan bahsetmiştim. Fakat günlerce sahaya inmek için beklerken, bir gece beni oldukça etkileyen bir rüya gördüm. Bu rüyada kucağımda çok güzel bir kız çocuğu olduğunu ve eşimle beraber onu sevdiğimizi gördüm. Daha sonra mavi yelekli görevli abilerin gelip çocuğu eşimin kucağından aldılar. “Önce kardeşlerinize hizmet edeceksiniz daha sonra çocuğunuzu alacaksınız” dediler.
“Kalk, Hatay’a gidelim!”
Bu rüyanın etkisiyle Elif GÜMÜŞ adında İlahiyattan arkadaşımı aradım ve “kalk, Hatay’a gidelim” dedim. Ardından yine ilahiyat fakültesinden sınıf arkadaşım, Beytülmakdis Öncüleri Derneği Hanım Kolları Başkanı Büşra Zişan EROL ile görüştüm. “Neler yapabiliriz” diye düşünürken, sahada yemek ve çay noktasında ikramların yapıldığını biliyorduk. Fakat kahve ikramını gerçekleştiren birkaçsivil hareket olduğunu sosyal medyadan görmüştük. Buradan ilham alarak “Hatay’a Gönül Kahvesi” projesini oluşturduk. Her yolculuğuma ilham olan, çok yakın dostum, Niğde’den Rumeysa Cihad Nur GENÇ’e “kalk Hatay’a gidiyoruz! diye bir mesaj attım. Sağ olsun, kırmadı ve yine bana yoldaş oldu. Ardından Danimarka’dan Zeynep Güzel ablamız, Beytülmakdis Öncüleri Derneği adına Fatma İrem Rehber ve Merve Dursun eşlik etti. Ankara’dan gelen Zehra Türkcan kardeşimiz ile yola çıktık.
Lojistik merkezine dönüştürülen eğitim kurumunun bahçesindeki çadırda gönüllülere kahve ikram etme fikri nasıl gündeminize geldi?
Hatay’da Gönül Kahvesi projesini üçfarklı noktadan gerçekleştirdik. Bu noktalardan biri lojistik merkeze dönüştürülen Nami Veysioğlu İmam Hatip Ortaokulu oldu. Burada günlük ortalama bin kişiye yakın insan sirkülasyonu olduğunu öğrendik. Hem depremden etkilenen halka hem de sahada aktif çalışan personellerimize moral olması amacıyla alanda ikramda bulunduk. Burada sizleri ve değerli pek çok gönüllü personelleri tanıma fırsatını elde etmiş olduk.
Kahve tezgâhınızı kurduğunuz çadırın orta yerinde bir kuzine soba var. Kahveyi bu sobada pişirmeyi denediniz mi?
Açıkçası yapmayı çok istedik fakat elektrikli kahve makinesi olduğu için sobada kahve pişiremedik. Fakat Antakya Eski Hayvan Pazarı Meydanı’nda kurulan çadırkentte elektrikler kesilince, tüpte kahve pişirmişliğimiz oldu.
Âlâ… Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?
Yıllar önce, çok kıymetli bir dostumla, seyahat öncesi vedalaşırken şöyle bir söz işitmiştim: “Bir yere giden aynı olarak dönmez...” Bu sözü, Antakya’dan dönünce sadece bildiğimi değil yaşadığımı da hissettim. Eminim, depremden etkilenen her ilin maddi ve manevi büyük desteklere ihtiyacı var.
“Devletimiz ve milletimiz büyük seferberlik içerisinde.”
Gurur duyarak söylüyorum ki, devletimiz ve milletimiz büyük seferberlik içerisinde. Bunun yanında, gönüllülerin dönüşümlü olarak sahada bulunmasını önemli buluyorum.
Bizler, bir kahvenin kırk yıl hatırı var niyetiyle çıktığımız bu yolda, pek çok hikâyeyi yükleyerek heybemize, gözümüz yaşlı evlerimize döndük. Dilerim, yıllar sonra Antakya’nın ipek halısı dediğim Asi Nehri’ne sırtımızı yaslayıp, oradaki kardeşlerimizin ellerinden kahve içeriz.
İnşallah…
Rabbim, ekibimden ve bize maddi/manevi destek sunan tüm gönüllülerden razı olsun. Kahve ikramımıza destek olan Kurukahveci Mehmet Efendi Mahdumları’na çok teşekkür ederiz.
Ben de size ve ekibinize teşekkür ediyorum. Var olunuz Özlem Hanım.
İbrahim Ethem Gören/Kahramanmaraş-Yazı No: 483