Hâmiş: 13’üncü vefât yıldönümünde duayen iş adamı Sabri Ülker’in ruhuna Fatiha niyazıyla…

Her büyük organizasyonun temelinde derin bir fikir vardır. Yıldız Holding nezdinde Sabri Ülker'in tesis ettiği kurucu fikir, ÜLKER organizasyonunu Yıldız Holding'e taşıdı. Titizlikle gerçekleştirdiğimiz restorasyon ve konservasyon süreçlerinin ardından biz sadece merhum Sabri Ülker'in Topkapı Fabrika Tesislerindeki mütevazı ofisini Çamlıca'ya taşımadık; ofisle birlikte aynı zamanda sabırla gelişen, azimle büyüyen, liyakatle güçlenen kurucu fikrin ilkelerini de dünya vizyonuna taşıdık.

İktisat gurusu Mustafa Özel “medeniyetleri muhacirler kurar. Kurmak kolay yaşatmak zordur” diyor. Bu yazımızın öznesinde bulunan Kırım Muhaciri Sabri Ülker zor olanı başararak izafeten yabancısı ve dahi muhaciri olduğu topraklarda; Karadeniz’in kuzeyinden, memleketi Kırım’dan iki bin yüz km uzakta çalkantılı, istikrarsız bir iş ortamında yoğun gayret, dürüst ilkeli çalışma, iş ve hizmet süreçlerinde erbabını görevlendirme, çalışanların emeğine saygı, istişare ve tam gerektiği zamanda yetki devrini gerçekleştirme ön görüsüyle Yıldız Holding eko sistemini bugünlere taşıdı.

Merhum Sabri Ülker

Bir önceki paragrafımızda taşıma fiilini “ileriye götürme” anlamında kullandıktan sonra eylemi gerçek anlamına irca edelim! Bu satırların yazarı da Sabri Ülker merhumun Ülker Topkapı fabrikasındaki özel önemi hâiz çalışma ofisini, restorasyon ve konservasyon işinin ehli uzman bir ekiple; Taksim Yapı marifetiyle gerçekleştirerek Yıldız Holding’in Çamlıca yerleşkesine taşıdı!

1992-Çamlıca

Duayen iş adamı Sabri Ülker’i bir Ramazan Bayramı tebriği vesilesiyle arkadaşı Mehmet Nuri Naroğlu ile evinde ziyaret ettiğimizde tanıdım. Mütevazı ve yerli yerinde kelâm eden bir zattı. Bizlere müesseselerinde üretilen envai çeşit çikolatalardan ikram etti. Sabri Ülker’in yüzüne dikkatlice baktığımda Anadolu ahilerinin alın teriyle birlikte ilim, hikmet ve irfanla bezenmiş pak veçhesini temaşa ettim! Sonrasında Sabri Bey’i birkaç kez daha evinde ve Topkapı fabrika tesislerindeki çalışma ofisinde ziyaret ettim.

2013-Fatih

Türk sanayiinin ve perakende ticaretinin duayen ismi Ülker müessesesin kurucusu Sabri Ülker 13 yıl önce aramızdan ayrıldı. Çalışanlarından arkadaşlarına ve sevenlerine kadar binlerce müminin hınca hınç doldurduğu Fatih Camii 13 Haziran 2012 Çarşamba günü öğle namazı vaktinde tarihi günlerinden birini yaşadı. Dönemin İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran hocanın kıldırdığı cenaze namazında hüsnü şehâdetler kadim ibadethanenin avlusundan Süreyya yıldızına kadar uzadı! Sabri Ülker’in Kâbe-i Muazzama örtüsüne sarılan tabutuna omuz verdikten sonra Merkezefendi Eski Kozlu Mezarlığı’nda ebediyet âlemine hayır dualarla yolcu ettik.

Aralık 2024-Çamlıca

“Mutlu Et Mutlu Ol” anlayışıyla tüm paydaşlarının mutluluğunu ve toplumsal faydayı hedefleyen Yıldız Holding bünyesinde müessesenin üst düzey yöneticilerinden Ali Ülker ve Murat Ülker beylerin taleplerine istinaden öznesinde kültür sanat faaliyetleri olan yılda birkaç etkinlik gerçekleştiriyorum. Çeşitliliğin ve kapsayıcılığın gündemde olduğu mezkûr etkinliklere bir yenisini daha ekleyerek 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde sokak ressamı Halil Özuyanık’ı Çamlıca’da Yıldız Holding yöneticileri ve çalışanlarıyla bir araya getirmiştik. Bu satırların yazarının moderatörlüğünü üstlendiği programdan sonra -dönemin- İcra Kurulu Başkanı Ali Ülker Bey bir süredir gündemimizde olan Sabri Ülker merhumun Ülker Topkapı Fabrika tesislerindeki çalışma ofisinin Yıldız Holding Çamlıca yerleşkesi etkinlik alanında konuşlandırılacağı mekânı gösterdi.

Nisan-Haziran 2025-Topkapı-Çamlıca

Geçtiğimiz nisan ayının başlarında Sabri Ülker Beyi’n Topkapı fabrika tesislerindeki çalışma ofisini bu kez restorasyon projesini hazırlamak ve envanter çıkarmak üzere TAKSİM Yapı’nın uzman ekibiyle birlikte tekrar ziyaret ettik.

Yazımızın bidayetinde Sabri Ülker için “mütevazı” vasfını kullanmıştık. Sabri Ülker’in, eskilerin “Mazhar-ı feyz olamaz düşmeyicek hâke nebât/Mütevazı olanı Rahmet-i Rahman büyüdür” asliyet ve terkip şuuruna sahip bir şahs-ı vâhid olduğunu vefâtından yıllar sonra ofisine adımımı attığımda bir kez daha müşahede ettim. Nitekim, muhatabımızda gerçekçi bir hal olan tevazu, merhumun çalışma ofisine de yansımıştı.

Sabri Bey 19 metrekarelik odasında bugün pek çok yöneticiye küçük gelen 80X170 cm ebadında masif bir masa kullanıyordu. Ofisinde yaptığımız envanter tesbit çalışmasında duvar saatinden kartvizitliğe, mürekkepli kalem ve kalemlikten stampaya, çek defterinden tesbihe ve oradan ekonomi raporlarına ve sağlık kitaplarına kadar iki yüz kırk beş adet eşyayı/ürünü kayıt altına aldık.

Sabri Ülkerin Topkapı Çalışma Ofisi

Odada geleneksel İslam Türk sanatlarının birkaç özel numunesi de yer alıyor. Çalışma masasının arkasında Kütahya usta işçilikli çini duvar tabağındaki “maşallah” ile bunun tam karşısında, sekreteri Adem Sezer Bey’in odasına açılan küçük pencerenin üzerinde Sadreddin Özçimi imzalı menekşe ebrusu Türk İslam sanatında ustalığa atıf yapıyor. Ve bir de Hasan Çelebi ketebeli sülüs levha… Burada İsrâ Sûresi’nin 85’inci âyet-i kerîmesinden bir bölüm yazılı: ( وَمَٓا اُو۫ت۪يتُمْ مِنَ الْعِلْمِ اِلَّا قَل۪يلًا …) Meâlen: “Bu hususta (ruh hakkında) size pek az bilgi verilmiştir.”

(…)

Altı hafta süren titiz restorasyon ve konservasyon süreçlerimizin ardından Sabri Ülker’in Topkapı fabrika tesislerindeki özel önemi hâiz çalışma ofisini, Ali Ülker Bey’in gösterdiği mekâna; “hüvesi hüvesine milimi milimine” denilen hassasiyetle Yıldız Holding’in Çamlıca yerleşkesindeki idari bina etkinlik alanına kurmaya muvaffak kılındık. Bu konudaki iş ve hizmet süreçlerimiz 15 Mayıs 2025 tarihinde tamamlandı.

Sabri Ülkerin Çamlıcaya Taşınan Çalışma Ofisi

Sabri Bey’in ofisini yeniden kurduğumuz Çamlıca’daki mekânda pencere bulunmadığından, kurulumdan sonra teşhir aşamasında Topkapı’daki gerçek çevre algısının tam anlamıyla yansıtılması için pencere montajı yapılacak duvara orijinal yerinden pencereden bakıldığındaki manzara görüntüsünü yerleştirdik.

Şimdiki zamanda Sabri Bey’in Çamlıca’ya götürdüğümüz odasına girenler fabrikada üretilen çikolata ve bisküvilerin kendisine has rayihasını teneffüs ettikten sonra pencere yerine montajladığımız görsel üzerinden Adem Sezer Bey’in kemâl-i edep ve hürmetle dillendirdiği “buyurunuz Sabri Bey” kelâmını işiterek Kırım’dan “İstanbul’a; 19 metrekareden dünyaya!” gerçekçi bir başarı hikâyesine adım atacak!

(…)

Çamlıca-12 Haziran 2025

Sabri Ülker merhumun 13’üncü vefât yıldönümünde Yıldız Holding’in Çamlıca yerleşkesinde bir anma programı düzenlendi. ‘Yıldız Holding Dostları’nın “Kurucumuz Sabri Ülker’i vefatının 13. yıl dönümünde anmak ve uzun yıllar kullandığı çalışma odasını Çamlıca Kampüsü’de ziyarete açmak amacıyla düzenlediğimiz etkinlikte sizleri de aramızda görmekten mutluluk duyarız” cümlesiyle davet edildiği ve kurra hâfızı Osman Egin hocaefendinin gönül diliyle Kurân-ı Kerîm tilâvet ettiği programda merhumun ruhu şâd edildi!

Etkinlikten Foto 2

Prof. Dr. Ali Atıf Bir moderatörlüğünde düzenlenen panelde ise Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi, pladis ve Godiva Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tütüncü, Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi Yahya Ülker ile birlikte Sabri Ülker’in yakın çalışma arkadaşları merhumun iş hayatını, çalışma prensiplerini ve insani hususiyetlerini eskilerin ‘efrâdını câmi ağyârını mâni’ dedikleri tarzda ele aldı.

(…)

Sözün bu yerinde Sabri Ülker’e rahmeti vesile kılarak bu toprakların yakın dönem iş, sanayi ve ticaret hayatına Ahilik ve fütüvvet ahlâkı umdelerini dâhil eden merhumun, içinden sabır, azim, başarı ve istikamet geçen örnek iş hayatına değinmek istiyorum.

Sabri Ülker Gençlik Yıllarında

‘Sabreden zafere ulaşır.’

‘Sabreden zafere ulaşır’ kutlu kelâmının müşahhas misallerinden biridir Sabri Ülker. Çocukluk dönemlerinde yaşadığı sıkıntılar ilmek ilmek ruhunu sabırla dokumuş, mezkûr problemler çok çalışmasını, yılmadan, usanmadan gayret etmesini temin ederek başarısında öncü rol oynamıştır.

Sabri Ülker’in çocukluğu Kırım’da Bolşevik İhtilali’nin yaşandığı bir dönemde geçmiştir. Ailesiyle birlikte İstanbul’a hicret etmelerinin ardından kısa bir süre sonra Kırım Tatarları’nın hazin sürgünü başlayacaktır. İslam medeniyetinden, Türklerden, bahusus Kırım Tatarlarından ve daha Gazi Giray Han’dan nefret eden Stalin, Miladi takvimin yaprakları 18 Mayıs 1944 yılını gösterirken Kırım’ın gerçek sahibi Müslüman Türk halkından yaklaşık 250 bin kişiyi Batı adamının ve Bolşevik Lideri’nin “Orta Asya” şeklinde tabir ve tavsif ettiği Türkistan’a; Kazakistan ve Özbekistan’a sürdü! Kırık dökük, daracık ahşap tren vagonlarının tarihi mezalime şahitlik ettiği bu sürgünde çoğu çocuk ve yaşlı olmak üzere binlerce Kırım Türk’ü vefât etti.

Kırım Tatarları Sürgün Kurbanlarını Anma Günü

1933 yılına gelindiğinde Kırım Cumhuriyeti “18 Mayıs”ı mazlum Kırım halkının içinden hüzün geçen hatıralarını yâd etmek bağlamında Kırım Tatarları Sürgün Kurbanlarını Anma Günü” olarak kabul etti.

Hayrabolu Emiryaküp Köyü Kırım Tatarları Sürgün Anıtı

Cümle mazlumların ervahına rahmet niyaz ederken II. Gazi Giray Han’ın “yerine” redifli gazeline kulak verelim:

(…)

Severiz esb-i hüner-mend-i sabâ-reftârı
Bir perî-şekl sanem bir gözi âhû yerine

(Severiz rüzgâr gibi uçan hünerli atı
Bir peri görünümlü, ceylan gözlü güzel yerine)

(…)

Seferin cevri çok ümmîd-i vefâ ile velî
Olduk âşüftesi bir şûh-ı cefâ-cû yerine

(Seferin eziyetleri çoktur vefâ ümidi ile ama
Biz yine de onun delisi olduk, cefâkâr bir güzel yerine)

(…)

Sürgün, hasret ve gönül bozgunu

Müslümanların hemen her asırda bulundukları kadim coğrafyalara kem gözler ilişiyor. Sonuç hemen hep aynı: Sürgün, hasret ve gönül bozgunu… Bu meyanda Sabri Ülker de henüz çok küçük yaşlarındayken ruhlara zemheri gibi işleyen sürgünle, işgalle ve kıtlıkla yüzleşmiştir.

Kırım’dan Türkiye’ye uzanan başarı öyküsü…

“Büyük organizasyonları genelde muhacirler kurar ve devşirmeler devam ettirir” diyen iktisat gurusu Mustafa Özel haklı… Sabri Ülker’in ailesinin Türkiye’ye göç etmesi şüphesiz hayatının önemli bir dönüm noktası olmuştur. Türkiye’de özgürce yaşamak, okula gidebilmek kendileri için şükür vesilesidir. Sabri Ülker darlıktan bolluğa erişince şükretmesini bilmiş, akabinde de biiznillah kazandığı nimetlerin şükrünü hakkıyla eda etmiştir.

Sabri Ülker Iş Hayatının Ilk Yıllarında

Notları 10 üzerinden 10

Az önce Sabri Bey için “çok çalışmıştır” dedik. Evet, çocukluğundan itibaren mütemadiyen büyük bir azimle çalışmıştır. Sabri Ülker’in muvaffakiyetinin sırrı ailesiyle birlikte Çatalca’nın İzzettin köyünde oturduğu dönemde validesi Şakire Hanım’ın odun ateşinde pişirdiği kurabiyeleri tablalara yükleyerek Çatalca’dan Sirkeci’ye kadar ‘kara tren’in geçtiği tüm istasyonlarda satmış olmasında saklıdır. Ve dahi tablasında birbirinden âlâ lezzetleri misafir eden göçmen çocuğun karne notlarının tamamının 10 üzerinden 10 olmasında da…

Ali Ülker: Sabri Ülker’den çok çalışmayı öğrendim

Ali Ülker’le gerçekleştirdiğimiz bir hasbihalde “sadırda kalmaz satırda kalır” mülahazasıyla Sabri Ülker merhuma müteveccih tuttuğum notlarla yazımıza devam edelim.

Ali Ülker: Dedemden çok çalışmayı öğrendim

“Sabri Bey’den hayatı ve çok çalışmayı öğrendim. İlkokul ve ortaokulda boş zamanlarımda beni fabrikaya götürür, orada bana ilgi alanlarıma göre yapabileceğim şeyler bulurdu. Lisede tüm yaz tatillerinde bir nevi stajımı fabrikalarda yapmış oldum. Sabri Bey bu haliyle bize hayat boyu çok çalışmayı, üretime ve dolayısıyla insanlığa katkıda bulunmayı öğütledi ve göstererek öğretti.

Güne erken başlardı

Tutarlı, başarılı bir insandı. Dünya ahiret dengesini iyi kurdu. Güne erken saatlerde başlardı. Bunu kendine vird edinmişti. Sabah namazından sonra kesinlikle yatmazdı. Bond çantasını odasında bulunan bir sehpanın üzerine koyar, ajandasını çıkarır, günlük iş planını öylece yapardı.

İşi ehline verirdi

Sabri Bey’le birlikte çalışmak büyük bir zevkti. Çevresindekiler her an ondan yeni bir şeyler öğrenirdi. Merhum Sabri Bey liyakati önemser ve işi ehline verirdi, işin uzmanlarıyla çalışırdı.

Makul bir kâr marjıyla yetindi

İktisat literatüründe ve dolayısıyla iş hayatında, piyasada kârın maksimize edilmesi gibi bir kavram var. Sabri Bey hiçbir zaman kârını maksimize etmeyi düşünmedi. Şirketlerinin hayatiyetini devam ettirebilecek ölçüde makul bir kâr haddi ile yetindi. Kâra farklı bir bakış açısı getirdi.

Bakkallar kırık bisküvilerden muzdaripti

Bisküviler bundan 35-40 sene önce teneke kutular içerisinde satılırdı. İstanbul’dan, Topkapı’daki fabrikadan ambarlara giden bisküvi kutuları çember şeklindeki bir kasnağa 7’li tenekeler halinde yerleştirilir, oradan kamyonlara yüklenirdi. Hamallar kasnağı sırtından yere sertçe bırakınca tenekelerin içindeki bisküvilerin bir kısmı haliyle kırılırdı. Bir de bunun Anadolu’ya sevkiyat esnasındaki yolculuğunu düşünün… Trenlerle giden bisküvi tenekeleri de özensiz bir şekilde yükleme-boşaltma yapıldığından içindeki bisküvilerin bir bölümü kırılırdı.

O yıllarda teneke kutular içerisinde satışa arz edilen bisküviler gazete kâğıtlarının üzerine konularak tartılıp müşteriye verilirdi. Bakkal, sağlam olanları müşteriye satar, kırık olanları ise ya evine götürür ya da satış fiyatının çok altında bir bedelle satardı. Hâsılı bakkallar kırık bisküvilerden muzdaripti.

Sabri Bey kırık bisküvilere çare buldu!

Sabri Bey, Anadolu’ya yaptığı bir ziyarette müşterisinin “Kırık bisküvilere çare bulun!” çağrısına muhatap olunca kendi kamyonunu almaya karar vermiştir. Böylelikle kendi kamyonunda özenle taşınan bisküviler kırılmadan, fire vermeden bakkallara dağıtılmıştır. Bu hamle Sabri Bey’in işine atfettiği önemin bir göstergesidir.

Müşterilerini velinimet olarak gördü

Sabri Bey, oturduğu yerde durmaz; müşterinin ayağına gelmesini beklemez, bizzat müşteri ziyaretlerine giderdi. Müşteriyi kelimenin tam manasıyla velinimet olarak gördüğünden böyle davranırdı.

Sabri Bey’in iş, sanayi ve ticaret hayatına atıldığı yıllarda İstanbul’daki sanayiciler oturduğu yerde bulunur, müşterilerinin tabir yerindeyse ayaklarına gelmesini beklerdi. Sabri Bey bu kısır döngüyü kırmış, kendisi müşterilerinin ayağına gitmiş, böylelikle onlarla birinci elden iletişim geliştirerek varsa şikâyetlerini dinleyerek önerilerini almıştır.

İş süreçlerini bizzat takip ederdi

İşlerini çok iyi bir şekilde takip ederdi, Ankara fabrikasındaki işlerle ilgili olarak her gün en az on dakikalık telefon görüşmesi yapardı. Her işi bizzat takip ederdi. Şirketlerine yüzde yüz hâkimdi. Şirketlerinin hemen hemen her çalışma alanı %100 oranında kontrolü altındaydı.

Türkiye genelinde ürün fiyatlarını sabitledi

Eskiden nakliye üretimden satışlar için çok daha önemli bir maliyet kalemiydi. Aynı ürünler Türkiye’nin özellikle doğu bölgelerinde farklı farklı fiyatlarda satılırdı. Eskişehir’de fiyatı 120 kuruş olan bir ürünün fiyatı Erzurum’da neredeyse 180-200 kuruşu bulurdu.

Sabri Ülker Bey tüm Türkiye’de fiyatları sabitleyerek halkımıza ve esnafa büyük bir hizmette bulunmuştur. Sabri Bey’in bu tutumu diğer firmaların da fiyatlarını aşağıya çekmeye, sabit fiyattan ürün satmaya teşvik etmiştir. Sabri Bey ayrıca ürünlerin üzerine fiyat etiketi basarak ürünlerinin farklı farklı fiyatlar üzerinden satılmasının önüne geçmiştir.

Sabri Ülker, Ülker Fabrika Tesislerinde

Bisküvi üreteceği fırını kendi yaptı

Fiyatların sabitlenmesiyle birlikte zaman geliyor, Topkapı’daki fabrika tam kapasite çalışmasına rağmen talebi, siparişleri karşılamaya yeterli gelmiyordu. O dönemde Topkapı fabrikasında sadece bir fırında üretim yapılıyor. Türkiye’de fırın bulmak mümkün değil, yurtdışından ithalata yönelik kısıtlamalar nedeniyle fırın getirmek de imkânsız. Sabri Bey ne yapıyor? Kendi çözümünü geliştiriyor. Ustalarıyla beraber tek faal fırını söküyor, parçaların fotoğraflarını çekiyor, ustalarla birlikte ‘Perşembe Pazarı’na giderek parçaları satın alıyor, bazılarının kalıplarını döktürerek imal ettiriyor. Böylelikle Topkapı fabrika tesislerinde el ve gönül birliğiyle yeni bir fırın imal edilmiş oluyor.

Enflasyonist ortamda oluşan fiyat farklarını iade etti

(Şimdiki zamanda yetişenler bilmez) Türkiye uzun yıllar enflasyonist ortamlarda yaşadı. Fiyatlarda çok sık aralıklarla büyük dalgalanmalar meydana gelirdi. Sabri Bey, erdemli ticaretin bir gereği olarak fiyatların yükseldiği dönemlerde sattığı bisküvilerin fiyatları gerileyince aradaki ücret farklarını Türkiye genelindeki bayilerine iade ederek hem bayilerinin hem de halkın gönlünü ve güvenini bir kez daha kazanmıştır.

Dakik bir insandı

Dakik bir insandı, hiç kimseyi bekletmez, toplantılarına tam vaktinde başlar, randevularına vaktinden önce giderdi. Hâsılı, kıymetini takdir ederek zamana riayet ederdi. Sabri Bey’in bu rikkati her şeyden önce kendine ve muhataplarına duyduğu saygıdan kaynaklanıyordu.

Tüm bu işlerin arasında kendine vakit ayırmasını bilir; öğle aralarında kaylule yaparak yirmi dakika kadar dinlenirdi.

Ülker aynı çizgiyi devam ettiriyor

Şimdilerde Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projeleri denilen şeyi Sabri Bey yıllar yılı hiç reklamını yapmadan yerine getirdi. Çok hayır hasenat işinde bulundu. Ama hiçbir zaman bunun reklamını yapmadı. “Hayır, hasenat şahsî işlerdir, bir elin verdiğini diğer el bilmemeli, bu işlerin reklamı olmaz” derdi. Bugünkü zamanda da Ülker; Yıldız Holding aynı çizgiyi devam ettiriyor.”

‘Müstakim ol utandırmaz Hazret-i Allah seni.’

Sabri Ülker, ecdadımızın “Müstakim ol utandırmaz Hazret-i Allah seni” düsturu çerçevesinde dosdoğru bir hayat yaşadı. Üretimini de, ticaretini de doğru yaptı. Çalışanlarının emeğine, alın terine saygı gösterdi. Amel defterine-biiznillah- çalışanlarının ve müşterilerinin bir kuruş hakkını dahi geçirmedi!

Az önce Sabri Bey için “Çalışanlarının emeğine, alın terine saygı gösterdi.” cümlesini kurdum. Nisan 2025 ayında Ülker Topkapı fabrika tesislerinde Sabri Ülker merhumun odasının konservasyon ve taşıma etüdlerini yaparken güvenlik görevlisi Ali Uluhan ile Sabri Bey özelinde sohbet ettik. Sn. Uluhan iki önemli bilgi/şahitlik aktardı. Bunları teberrüken paylaşmak istiyorum.

Körfez Savaşı'nın yaşandığı günlerde Ülker Topkapı fabrika tesislerinden bir işçi tazminatını alarak işten ayrılıyor. O dönemlerde -bugünkü gençlerin ismine âşina olmadığı- Mark ile USD doları tasarruf aracı.

Tazminatını alan işçi ilgili bedelin yarısıyla Mark, diğer yarısıyla USD doları alıyor. Evinin en güvenli yeri olarak davul fırını bulup tazminat bedelini içine koyuyor. Bir müddet sonra hanımı fırını çalıştırınca dövizlerin külü kalıyor ellerinde. Emekli işçisi pişman ve mahçup bir eda ile Sabri Bey’e keyfiyeti aktardığında bu kez mutluluk göz yaşları döküyor. Sabri Ülker emekli olan işçisinin tazminatını ikinci kez ödüyor.

Yıldız Holding bünyesinde güvenlik görevlisi olarak çalışan Ali Uluhan’dan bir hatıra daha: “1990'lı yılların başlarıydı. Bir bayram günü. Fabrikada işçiler üretime devam ediyor, beyaz yakalılar tatilde. Topkapı’da nöbetteyim. Tüm ofisler kapıları kapalı. Sabri Ülker Bey geldi ve bana “Rica etsem 8-10 kadar boş koli getirir misin?” dedi. Kolilerin bulunduğu depoya gittim. 10 adet koli aldım. Bu esnada oradan temin ettiğim bir kâğıdı teslim tesellüm tutanağına dönüştürdüm. Sabri Bey'e kolileri takdim ettikten sonra tutanağı uzatarak “Efendim, istirham etsem imzalar mısınız?” dedim. Sabri Bey büyük bir titizlikle tutanağı imzaladı. Bayram sonrasında depo sorumlularına teslim-tesellüm tutanağını takdim ederken Sabri Bey'in 10 adet boş kolinin bedelini ilgililere takdim ettiğini öğrendim."

Yazarımız Sanat Danışmanı İ. Ethem Gören Gerçekleştirdiği Konservasyon Süreçleri Sonrasında Sabri Ülkerin Çalışma OfisindeKıssadan hisse!

Kıssadan, daha doğrusu vakadan hisse: Sabri Ülker "haddizatında buraları bizim, ne olacak?" demiyor. Ne yapıyor! Bir taraftan teslim tesellüm tutanağına imza atıyor, diğer taraftan da kolilerin bedelini ödüyor.

Mustafa Özel: Kendisiyle konuşamayan başkasıyla da konuşamaz

Sabri Ülker kimseyi incitmedi ve dahi incinmedi. Çünkü kemâlde incinenin incitenden noksan olduğunun farkındaydı. İktisatçı yazar Mustafa Özel, “Ülker Modeli Toplantı” serlevhalı yazısında “Her şirket bir yönüyle çocuktur. Şirketlerin “kazanç dili”ni öğrenmesi gerekir. Kazancın anahtarı şirket içi iletişimdir. Kendisiyle konuşamayan, başkasıyla da konuşamaz” diyor. Buradan hareketle Sabri Ülker’in aile içi kadar şirket içi iletişiminde de gönlünün dil olup konuştuğuna nazar ediyoruz! Halk nezdinde bu kadar sevilmesi, ismi anıldığında ruhuna Fatihalar gönderilmesi onun gönlünün; gönül dilinin güzelliğinden kaynaklanıyor.

İş dünyasına hâl ve kâl lisanıyla rol model olmayı sürdürüyor

Ebediyet yurduna salih ameller ve sadaka-i cariyelerle birlikte yüzü ak, alnı açık gitmeyi başaran Sabri Ülker on üç yıldır, pek kıymetli valideleri Şakire Hanım, muhterem babası Hacı İslam Hoca, hayat arkadaşı Güzide Hanım ve mahdumu Ali Ülker ile Merkezefendi Eski Kozlu hamuşanında ‘basübadelmevt’i beklerken insanlığa ve iş dünyasına hâl ve kâl lisanıyla rol model olmaya devam ediyor. Âhir kelâm: Cümlesine rahmet olsun, Allah bize de acısın, mağfiret buyursun. Âmin.

Ülker Ailesi KabriFOTOĞRAFLAR

1-Duayen işadamı Sabri Ülker

2-Sabri Ülker’in ÜLKER Topkapı Fabrika tesislerindeki çalışma ofisinin fotoğrafı-Nisan 2025

3-Sabri Ülker’in Yıldız Holding Çamlıca yerleşkesine taşınan çalışma ofisinin fotoğrafı-Mayıs 2025

4-Sabri Ülker’in 13’ücü vefât yıldönümünde Yıldız Holding Çamlıca Kampüsü’nde düzenlenen panelden bir enstantane

5-Sabri Ülker gençlik yıllarında

6-Hayrabolu’da Kırım Tatarları tarafından kurulan Emiryakup köyündeki mütevazı anıt

7-Sabri Ülker gençlik yıllarında işinin başında

8-Sabri Ülker Topkapı fabrika tesislerinde

9-Yazarımız, sanat danışmanı İ. Ethem Gören Taksim Yapı nezdinde gerçekleştirdiği konservasyon süreçleri sonrasında Sabri Ülker'in çalışma ofisinde

10-Ülker Ailesi kabristanı-Merkezefendi Eski Kozlu Mezarlığı

İbrahim Ethem Gören 13/06.2025 Yazı No: 672