Hâmiş: Hattat Hâfız Müşerref Çelebi’ye rahmet niyazıyla…
31.01.2025 Başakşehir, 22:00
Ocak ayının iş bu son gecesinde Osmanlı Cihan Devleti ile günümüz Türkiyesi arasında özellikle kadın hattatlar arasında köprü vazifesi gören Hâfız Hattat Müşerref Çelebi’nin (1915-2007) günlüklerini okuyorum.
50+ yıl boyunca yaşadığı hemen her şeyi not defterine kaydeden Hattat Halim Efendi’nin (1898-1964) ve Hattat Hamit Aytaç’ın (1891-1982) talebelerinden Hattat Müşerref Çelebi, 13 Nisan 1946 Cumartesi gününe tarihlenen notlarının arasına kızı Sütûde Çelebi’ye (1940-2009) bed’-i besmele merasiminin yapılacağını yazmış.
Biz dahi, İlim Yayma Cemiyeti’nin müessislerinden Hacı Nazif Çelebi’nin (1907-1988) hayat arkadaşı, Musa Topbaş Efendi’nin (1917-1999) ablası, Hattat Hâfız Müşerref Çelebi hanımefendinin ‘sadırda kalmaz, satırda kalır’ mülahazasıyla günlüğüne not ettiği bed’-i besmele merasimine, halk arasında daha yaygın bilinen ismiyle âmin alaylarına müşfikâne nazar edelim.
Âmin alayları yahut bed’-i besmele merasimleri
Osmanlı Cihan Devleti’nde eğitime özel önem verilirdi. Çocuklar dört yaşına geldiklerinde dini eğitime başlardı. Çocukların dört yaş, dört ay, dört günlük iken mektebe başlatılması eski bir Osmanlı âdetiydi. Osmanlı İstanbul’unda 14'üncü yüzyıldan 20'inci yüzyılın ortalarına kadar anaokuluna başlayacak çocuklar için özel merasimler düzenlenirdi. Bu merasimler genel anlamda Âmin Alayı şeklinde adlandırılmakla birlikte Bed’-i Besmele ve Dua Alayı isimleriyle de anılırdı. Âmin Alayları tercihan kandil günlerinde düzenlenir, bu mümkün olmuyorsa alaylar Pazartesi ya da Perşembe günleri tertip edilirdi.
Osmanlı İstanbul’unda çocuklar mahalle okullarına özel bir alayla gitmeye başlardı. Merasimlere çocukların ailelerinin ve akrabalarının yanı sıra mahalleli de katılırdı. Zengin aileleri ve İstanbul’un kibar ahalisi nezdinde düğünler kadar önem verilen Âmin Alaylarının hazırlıkları programdan aylar, haftalar öncesinden başlar, Hint çitarisinden entari, kıymetli kumaşlardan bele sarılmak için şal, inci düğmeli kâtibi kavuk, cübbe ya da mevsimine göre kürk, sarı renkli pabuç ya da mest, bele sokmak için oyuncak kılıç alınırdı. Bu arada anneler evlerinde kadife kumaşlar üzerine sırma işlemeli cüz keseleri dikmekle meşgul olur, sahaflardan Elif-Bâ cüzleri tedarik edilir, aile büyüklerinden kalma rahleler elden geçirilerek cilalanır, yumuşak minderler doldurulurdu.
İstanbul'daki pek çok merasimde olduğu gibi Âmin Alayı'nda da ilk önce Ebâ Eyyüp Halid Bin Zeyd El Ensari Hazretleri’nin (ra) türbesi ziyaret edilir, burada çocukların mektep hayatlarının başarı geçmesi; ailelerinin, anne-babasının, kardeşlerinin geleceği için dualar edilirdi. Eyüp Sultan dışında İstanbul’daki sair evliya türbelerin, Baba Cafer’in, Yahya Efendi’nin ve Fatih Sultan Mehmed Han’ın türbelerinin ziyaret edilmesi de âdettendi. Çocuklar türbelerde tesbihten geçirilir ve türbedarlara nefes ettirilirdi. Eyüp Sultan'daki, Fatih türbesindeki ve sair yerlerdeki ziyaretler bittiğinde sıra evlerdeki programa gelir, çocuklar aile büyüklerinin ellerini öper, evlere davet edilen ilahiciler çocukların gönüllerini en güzel ilahilerle şenlendirirdi.
Hocalara vakitlice haber ulaştırılır, Âmin Alayına katılacak çocuklar Perşembe günü sabah namazına kaldırılır, “hilâli” denilen ay şeklinde beyaz gömleklerinin üzerine yelekli mintan ve beyaz çoraplar giydirilir, sağ omuzdan sol tarafa doğru boyunlarına cüz keseleri asılırdı.
Mektebe başlayacak çocuklar birer ikişer evlerinin önüne çıkmaya başladıkları esnada ilahicilerin âvâzı işitilmeye başlanır, kendilerine "âminci" denilen hocaların "Âmin, Âmin, Âmin nidalarıyla mahalle sakinleri birer ikişer toplanmaya başlar, evlerin önünde büyük bir kalabalık oluşurken herkese lokma dağıtılır, ilahiler okunur, mahallenin imamı ilahi faslı sona erince dua eder, herkes bulunduğu yere oturarak duaya “Âmin”lerle karşılık verirdi. Dua bittikten sonra tekrar ilahiciler devreye girer, ilahi sesleri ile Âmin'ler birbirine karışır, mektebe başlayacak çocuklar atlara, Midillilere, faytonlara bindirilir, okulun idarecileri ve muallimleri atlara “yürü” komutunu verdiklerinde Âmin Alayı harekete geçerdi. Alayın en önünde ellerin üzerinde rahleler, elif-bâ cüzleri, minderler, yastıklar ve çocukların sair eşyaları taşınır, çocukların anne-babaları, komşuları, akrabaları okulun kapısına kadar Âminlerle ilerlerdi. Okula varıldığında kapının önünde kurban kesilir, çocuklar için, aileler için, devlet ve padişah için dualar edilerek gülbank okunurdu.
Çocuk, mektebe ilk adımını atar atmaz hocasının ellerini öper, dizinin dibine oturur ve hocası, “Besmele”yle birlikte ilk ders olan elifi göstererek “Rabbi yessir” duasını okuturdu. Çocuklar işittiklerini tekrar ettiğinde etrafındakiler “âmin” der ve böylece merasim tamamlanmış olurdu.
İmkânları kısıtlı ailelerin çocukları ise babaları tarafından mektebe götürülür, hocaya okutması için ricada bulunulur ve çocuklar hocalarının ellerini öperek eğitim hayatına ilk adımlarını atardı.
Orta halli aileler çocuklarına okul kıyafetleri giydirir; kızların saçlarına, erkeklerin feslerine süsler takılarak mektebe götürülür, hocalarına küçük hediyeler takdim edilip dualarla eğitime başlanırdı. Sarayda mektebe başlayacak şehzadeler için şenlik havasında, günler süren törenler düzenlenirdi.
Görsel-1: Sülüs Oklu Besmele, Hattat Hâfız Müşerref Çelebi-Hattat Nuriye Çelebi Koleksiyonu
Görsel-2: Nesih Dua (Kurân-ı Kerîm tilâvet duası), Hattat Hâfız Müşerref Çelebi-Hattat Hadice Güzide Karslı Koleksiyonu
İbrahim Ethem Gören/31.01.2025 Yazı No: 648