MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yaptığı açıklamada, CHP yönetiminin, söylem, eylem ve emelleri itibarıyla Türkiye'nin karşısına geçtiğini, siyasi mihrak ve militan haline gelerek, milli güvenlik tehdidine dönüştüğünü iddia etti. Bahçeli, Atatürk'ün kurduğu partinin meşum ellerin denetimine girerek, kökünden ve kimliğinden tehlikeli ölçülerde koptuğunu, nihayetinde başkalaşıp melezleşerek siyasi merkezini ve ahlaki metabolizmasını kaybettiğini savundu. Küresel merkezkaç güçlerin tesir ve telkiniyle yörüngesinden kayan CHP'nin, geçmişiyle çatışan, milli gerçeklerle çelişen bir duruma savrulduğunu ileri süren Bahçeli, CHP yönetiminin gayri milli tavır, tutum, teklif ve temennilerinin vahim bir noktaya dayandığını, tamiri ve telafisi neredeyse imkansız bir çizgiye kapılandığını iddia etti.

 'Kılıçdaroğlu'nun sözleri temelsiz'

Bahçeli, açıklamasına şöyle devam etti: 'CHP'nin hal-i pürmelali dağınık, dengesiz, düzeysiz ve içler acısıdır. Kılıçdaroğlu'nun 'Bay Kemal ve İttifakları' belgeselinin ilk bölümünde 'Kürt sorununu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. HDP'yi meşru organ olarak görebiliriz' sözleri temelsiz, Sezai'nin de bu çürük sözlere cevaben, 'demokratik çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı'dır' mesajı kimin kimlerle beraber olduğunun itirafı ve ispatı niteliğindedir. Kılıçdaroğlu, olmayan bir sorunu varmış gibi sunarak HDP ile sürdürdüğü yasak ilişkiyi ve ahlaksız ortaklığı resmileştirme, kaldı ki meşrulaştırma arayışına girmiştir. CHP ile HDP arasındaki danışıklı dövüş irtibatlar, kamuoyunu sinsi bir plan dahilinde ikna çabaları ve bu sürece İP'in kurnazca ve gözcü sıfatıyla dahil olma hevesi uyanık şuur sahibi hiçbir insanımızın dikkatinden kaçmamıştır. Karşımızdaki bu rezalet ve melanet su katılmamış bir ihanet ve millet iradesine meydan okuma alçaklığıdır. HDP'yi meşru organ görmek demek, PKK'yı muhatap almak demektir.'

'CHP yönetiminin siyasi ikbal ve istikbalinin çürük şifrelerini Kandil mağaralarının pespaye karanlığında bulmak üzere harekete geçtiğini' belirten Bahçeli, 'Kılıçdaroğlu'nun aracılar vasıtasıyla PKK'yla temas kurup kurmadığını, geçtiğimiz ayın son günlerinde Irak'ın kuzeyine giden CHP heyetinin PKK'lılarla görüşüp görüşmediğini yalana ve saptırmaya tevessül etmeden açıklığa kavuşturması ertelenemez zorunluluktur.' ifadelerini kullandı.

'HDP, PKK'nın mazbata almış maskeli halidir'

Muğlak ifadeler, müphem teviller, kaçak güreşmeler, suya sabuna dokunmayan açıklamaların millet nezdinde değersiz ve 'yok hükmünde' olduğunu ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti: 'HDP, meşru bir organ değil, terör örgütü PKK'nın mazbata almış maskeli halidir. Bu yalın gerçeği bilmemek, görmemek, afişe etmemek hem ayıplı bir siyaset örneği, hem de bölücü hedeflere siperlik yapan, terörist niyetlere müsamahalı ve muhabbetle bakan terör seviciliktir. Türkiye'de 'Kürt sorunu' diye bir sorun yoktur. Var diyen, olduğunu ısrarla dayatıp iddia eden kim varsa kalbi Türk milletiyle bir atmayan namertlerdir. CHP ile HDP, yedek kulübesinde ısındırılan İP ile birlikte küresel emperyalizmin dümen suyuna girmişler, bayatlamış bir senaryo kapsamında Kandil'den İmralı'ya kadar adı konulmamış bir müzakere köprüsü kurmuşlardır. Kılıçdaroğlu'nun iradesi rehin alınmış, vicdanı haczedilmiştir. CHP yönetimi, Türkiye üzerinde hesapları olan zalimlerin gözüne girmek, dikkatlerini çekmek, onların hain desteklerini alabilmek için iblisle bile ortaklığa hazır bir kıvama gelmiştir.'

'CHP, vatanın her rengine, her değerine, bizatihi vatanının kendisine karşıdır'

Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu'nun dış politika başdanışmanının 'Mavi Vatan' ile ilgili 'soysuz' olarak nitelendirdiği düşünceleri, partisinin bu düşüncelere hüsranla iştirak etmesinin CHP zihniyetine hakim olan alçalmanın kahredici boyutlara ulaştığını tescil ettiğini savundu. Bahçeli, deniz yetki alanlarının tespitinin yapılarak, muhafaza edilmesinin, bu kapsamda doğal kaynaklardan tüm canlı ve cansız ekonomik varlıklara kadar sahip çıkılmasının Mavi Vatan'ın esası olduğunu ifade etti.

Bahçeli, şu değerlendirmede bulundu: 'CHP, vatanın her rengine, her değerine, bizatihi vatanının kendisine karşıdır. Büyükelçilik yapmış, halen milletvekilliği görevini de ifa eden söz konusu başdanışman, tıpkı Megali İdea hayali peşinde koşan herhangi bir Yunan milletvekilini aratmayan bir şeref kaybının içine gömülmüştür. Sevr Anlaşması'nı imzalayanlardan birisi olan Reşat Halis'in bugünkü temsilcisi, bu zaman ki ismi CHP'li Ünal Çeviköz'dür. CHP, Türkiye'nin egemenlik haklarını, tarih çıkarlarını sömürgecilerin bakış açısıyla ele alan bir çarpıklığın, bir hezeyanın pençesindedir. Türkiye'yi yayılmacılıkla suçlayan, dış politikayı agresif ve askeri olarak mimleyen iş birlikçi bir şahsın TBMM'de nasıl görev yaptığı öncelikle CHP'nin sorunu, milletimizin de ana sorusudur. Damarlarında haçlı kanı dolaşan bu başdanışmanı vatansever ve milletsever CHP'lilerin vicdanına havale etmek de bizim için başlıca sorumluluktur. CHP'ye nüfuz etmiş vatansızlara bu aziz vatanı dar etmek cumhurun namus ve haysiyet meselesidir. Nitekim bu meselenin halli Türkiye'nin ve Türk milletinin var oluş yok oluş mücadelesinin canevi, kilit taşıdır. MHP, Türkiye düşmanlarının siyaset ayağına, kiralık iş birlikçilerine, demokrasi fanusuna saklanmış vatan ve millet karşıtlarına sonuna kadar direnecek, kurulmuş tuzakları bozarak milli istiklal ve istikbal haklarını fedakarca savunacaktır.' İTTİFAK-AA