Ayşe Rana İncecik

Gardens by the Bay, Singapur’un 'Marina Bay' olarak adlandırılan bölgesinde bir projeyle teknoloji ve bahçelerin bulunduğu bir parktır. Park, 101 hektarlık ıslah edilmiş toprak üzerine kurulmuş olup Bay South Garden, Bay East Garden ve Bay Central Garden olmak üzere kıyıdaki üç bahçeden oluşmaktadır. Parkta bulundan Flower Dome dünyanın en büyük cam serasıdır.

Bu parkta, güneş enerjisiyle elektrik üreten dev yapay ağaçlar da bulunuyor.

İngiliz Grant Associates tarafından tasarlanan alanda kullanılan güneş enerjisi ile çalışan 18 dev yapay ağaç, 25 ila 50 metre arasında değişen boyutlara sahip. Bu ağaçlar dikey bahçeler şeklinde tasarlandı ve gövdeleri tropik sarmaşık türleriyle kaplandı. Tropikal iklime sahip Singapur’da oldukça kullanışlı gölge alanlar oluşturan bu yapay ağaçlar yağmur suyunu da toplayabiliyorlar.

Bu yapıların 11 tanesi güneş enerjisini elektrik enerjisine çeviren fotovoltaik sistemlere sahip. Mevcut hidrolik sistemler sayesinde de toplanan yağmur sularıyla bahçelerin sulanması sağlanıyor. Böylece yakıcı güneş ışınlarından korunma sağlanırken, neredeyse her gün yağan yağmur sularından da faydalanılıyor. Parkın çok sayıda tasarım ödülü bulunuyor.

Parkın içindeki bahçe, dünyanın dört bir tarafından 226 bin bitki ve çiçeğe ev sahipliği yapıyor. Ziyaretçilerini kendilerini bambaşka bir dünyada hissettirecek bir atmesfer oluşturulmuş. Bitkilerin insanlarla olan ilişkisini ve türlerin ekosistemdeki yeri ve çeşitliliğinin bakımından iki ana temadan oluşan park, renkliliğiyle görenleri kendine hayran bırakıyor.

Bay South Garden

Parkın en geniş bahçesi olan Bay South Garden, orkidenin yapısına benzeyen dizaynıyla büyülüyor. Sürdürülebilir bina teknolojisinin enerji verimliliğini göstermek amaçlı kurulan kapalı salonlar 'Cloud Forest' ve 'Flower Dome' parkın en dikkat çekici yerlerini oluşturuyor.

Gardens By The Bay’ın içinde yer alan en geniş alan olan Bay South Garden, toplamda 54 hektarlık bir alana yayılmış durumda. Bahçe sanatının ve çiçekçiliğin en güzel örneklerinin sergilendiği alan, orkide çiçeğinden esinlenen bir iç dizayna sahip.

Cloud Forest

Burada yapay, yaklaşık 42 metre yüksekliğindeki Cloud Mountain ve dünyanın en büyük iç mekan şelalesi bulunuyor.

Cloud Mountain‘ın (Bulut Dağı), 3 kattan oluşuyor ve zemin katında deniz seviyesinde yetişen bitkiler; Secret Garden adındaki orta katta dere kenarında yetişen bitkiler ve en üst kat olan Lost World bölümünde ise daha çok böcek kapan bitkisi gibi egzotik bitkiler sergileniyor.

Supertrees

Açık ve kapalı alanlardan oluşan mekanda en çok dikkat çeken bitkilerin başında Supertrees olarak adlandırılan ağaçlar geliyor. Aslında tamamı yapay olan bu ağaçlar tesis için büyük önem taşıyor.

Bu ağaçlara süper denmesinin nedeniyse, bahçe içindeki orkide ve diğer bitkiler için gerekli gölge alanı sağlamaları, bitkilerin fotosentezi için güneş ışığını absorbe edebilmeleri ve yağmur suyunu toplayarak gerekli sulak alanı oluşturmalarından kaynaklanıyor. Bu devasa ağaçlar ayrıca binanın soğutulmasında da görev alıyor.

Alandaki bitkiler için gerekli gölgelik alanı sağlayan, fotosentez için yeterli güneş ışınını soğuran ve yağmur sularını toplayarak sulak alanları besleyen bu ağaçlar geceleri görsel şölene dönüşüyor. Burada bulunan süper ağaçların akşamları 'Garden Rapsodi' adı verilen ışıklı ve müzikli gösterileri ziyaretçilerin çok büyük beğenisini kazanıyor.

Toplamda 18 adet süper ağacın aralarında bulunan geçitler sayesinden bahçe, kuşbakışı bir gezinti yapma imkanı sağlıyor.

Açık ve kapalı alanlarda muhteşem bir bitki şölenine ev sahipliği yapan SuperTrees, her gün saat sabah 05.00 ile gece 02.00 arasında ziyaret edilebiliyor. 5SG$ karşılığında asansörle ağaçlardan birinin tepesine kadar çıkılıp, SkyWalk denilen yoldan manzara seyredilebiliyor.