O akşam sofrada yeşil mercimek yemeği ve makarna var. Evin üniversiteye giden oğlu ile liseye giden kızının, bu yemeklere dudak bükmesi, bunlar yenir mi demesi büyük bir rezalettir. Böyle nimet nankörü, şımarık, züppe çocuklarla bu ülke yükselmez.

Çocukluğumda fakirlik yaygındı. Bazen akşam yemeğinde, pideler veya bayat ekmekler bir tepsiye lokma büyüklüğünde dizilir, üzerine soğanlı, biberli, varsa kıymalı sıcak su dökülür, biraz bekletilerek kabartılır ve afiyetle yenilirdi. Mönüde başka şey olmazdı. Kimse de bu basit yemeği hor görmez, şikâyet etmezdi. Bugün, nice şımarık insanlar için boşanma sebebidir.

Geçenlerde doksan küsur yaşında ölen, İKEA`nın süper zengin sahibi beş yaşında bir tıfıl iken sokaklarda kibrit satıp para kazanmaya başlamış.

Japonya`daki okullarda bir tek hademe, temizlikçi, müstahdem yok. Okul binalarını, tuvaletlerine kadar öğretmenler ve öğrenciler temizliyor. 'Ben çocuğuma temizlik yaptırtmam' diyen zihniyet Japonların çok gerisinde kalır.

 

Çocuklarımıza şu kavramları öğretmeliyiz:

Kanaat... Tevâzu... Alçakgönüllülük... Mürüvvet... Fütüvvet... Nimete saygı... Kısmetine razı olmak... Ü lfet ve ünsiyet...

Çocuklarımızı ve gençlerimizi şımarık yetiştirirsek başımız beladan ve dertten kurtulmaz.

Sık sık yazıyorum: Lise öğrencisi oğullarımız küçük beyefendiler, kızlarımız küçük hanımefendiler olmalıdır.

 

Çocuklarımızı, gençlerimizi seks tuzaklarından korumalıyız.

Pahalı elbise ve ayakkabı statüsü manyaklıklarından korumalıyız.

Cep telefonu bağımlılığından korumalıyız.

Görmemişlik kültürü yıkar.

Türedilik kültürü rezil ve rüsvay eder.

Hiçbir lisemizin dejenere edilmesine izin vermemeliyiz.

Ü niversitelerde aktif siyaset yapılmamalıdır.

 

Kanunen çocuk statüsünde bulunan gençler kandırılıyor, kötü gayr-i meşru işlere alet edilmek isteniyor.

Yakın tarihte okudum: İzlanda gençliği ele avuca sığmıyormuş, zabt ve rabt altına alınmıyormuş. Uygun plan ve programlarla onları uslandırmışlar, adam etmişler.

Gençlerimiz için çok faydalı, çok güzel kültür, edebiyat, seyahat kitapları yayınlanmalı, bunların bazısı bir milyon adet basılmalıdır.

Kitap okuyan bir gençlik.

Ağır başlı bir gençlik.

Sorumlu bir gençlik.

Vatansever bir gençlik.

Faziletli bir gençlik.

Haysiyetli bir gençlik.

Hayalî bir örnek vermek istiyorum:

On yedi yaşında bir genç, helalinden olmak üzere ufak tefek işler yapıyor, biraz harçlık kazanıyor. Bunun yarısını kendisine ayırıyor, yarısını çok fakir yetim bir arkadaşına (kimse bilmeden, kimseye göstermeden) veriyor.

Realitede böyle bir tek gençvar mıdır acaba?

 

O zatın liseye giden 16 yaşındaki çocuğunu gördüm, efendiliğine olgunluğuna kibarlığına hayran kaldım. Annesini ve babasını tebrik ediyorum.

**

İki kişi börekçiye gittiler, tanesi üçer buçuk liradan sekiz börek yediler, iki ayran içtiler. Hesap otuz iki lira tuttu. Kanaatli ve mütevazı oldukları için onları da tebrik ediyorum.

 

Toplu taşıma vasıtalarında şunlara dikkat edilmelidir:

Başkalarını rahatsız edecek şekilde gürültülü konuşulmamalıdır.

Gürültülü telefon konuşması yapılmamalıdır.

Çıngıraklı kahkaha atılmamalıdır.

Provokatif (kışkırtıcı) kıyafetler giyilmemelidir.

Daima kibar ve nazik olunmalıdır.

Her türlü agresif tepkiden kaçınılmalıdır.

Edepsizlikte çok ileri giden biri olursa, ilk durakta inilmelidir.

 

Çocuklarımıza, gençlerimize, halkımıza çare ve çözüm kültürü kazandırmalıyız.

Anahtar kelimeler: İşe yarar çare ve çözüm bulmak... Becerikli olmak... İş bilmek... İş bitirmek... Tuttuğunu kopartmak... Girişimci olmak.

İstanbul`da oturuyor ve randevusuna geçgeliyor... Bahanelerinin haddi hesabı yok. Trafik mırafik... Bu adam iş yapamaz.

Şuraya telefon et, şunu söyle, şu işi yap... 'Efendim üçkere aradım, cevap vermiyor...' Böylesi de bir halta yaramaz. Ne yapıp yapacak, o işi halletmeli. 'Telefona cevap vermeyince gittim, onu buldum ve meseleyi çözüme kavuşturdum' demesi gerekirdi.

***

Şu beş kelime, kavram, terim konusunda çok mükemmel bir ders kitabı yazılmalı, yazdırılmalı ve bütün ehliyetli, liyakatli gençlere okutulmalı, öğretilmelidir. ÇARE, ÇÖZÜ M, PLAN, PROGRAM, PROJE. Bunlarsız hizmet olmaz.

***

Sebeplerle neticeleri birbirinden ayırt edemeyen, neticelerden sebeplere inemeyen, gidemeyen kimseler olup bitenleri anlayamaz.