Mavera Eğitim ve Sağlık Vakfı'nda düzenlenen "Maverada İz Bırakanlar Çarşamba Buluşmaları"nın bu ayki konuğu Mustafa Kutlu oldu. Kutlu'nun "Anadolu'da Elli Yılın Hikayesi" konulu bir konuşma yaptığı etkinliği Faruk Aksoy ve Ekrem Ayyıldız yönetti. Mustafa Kutlu hikayeciliğini ve yazdığı eserleri değerlendiren Ekrem Ayyıldız, son elli yılın hikayesinin Mustafa Kutlu'nun yazdıklarında yer aldığını dile getirerek şöyle konuştu: "Mustafa Kutlu külliyatına genel olarak baktığımızda, Türk toplumunun hem sosyal hem de siyasal olarak tarihsel tablosu var aslında son kırk, elli yılı kapsayarak. Bilhassa çok partili hayattan sonra şehirleşme, dönüşüm, göç, değerler, olumlu ve olumsuz yönleriyle yer alır. Mustafa Kutlu’nun hikayelerinde insan merkezli, insanın, bireyin iç dünyasıyla bağlantılı olarak toplumcu bir damar görüyorum." Yazarlık hayatında kahvehanelerin yerinin çok önemli olduğunu vurgulayarak başlayan yazar Mustafa Kutlu, dolayısıyla Türk insanını yakından tanıdığını belirterek şunları söyledi: "Orta mektepten itibaren 10 sene resim yaptım, 10 sene de futbol oynadım. Bu zaman zarfında da, fen kolu mezunuyum, liseden. Açıkçası fukara bir aile çocuğuyum. 12 yaşında filan hayata başladım. Babamı çok küçük yaşta kaybettim. Hayat mektebinde okudum diyebilirim. Kahvelerde geçti benim ömrüm. Yazdığım, okuduğum her şeyi kahvehanelerde yazdım. Fon müziği gibi gelirdi bana. Kimseye tavsiye etmem ama. Ben mecbur kaldım, alıştım ona. Bunun bana kazandırdığı bir şey oldu. Çok okumuş, lisan bilen fevkalade bir adam değilim. Ama benim geçen dönem içerisinde bu insanlarla ama her tür insanla içli dışlı olmam bana çok büyük, kütüphaneler dolusu tecrübe kattı, bilgi kazandırdı. Ben Türk insanını tanıyorum. Yani adamlarımızı biliyorum, tanıyorum yani."

Konuşmasında yazarlık hayatında bağlı kaldığı prensipler olduğunu dile getiren yazar Mustafa Kutlu, bunların başında samimiyetin geldiğini ifade ederek, "Genel olarak hayatta bağlı kaldığım prensiplerden en önemlisi samimi olmaktır. Kitaplarımda da samimiyim. Bu samimiyet benden okurlara geçiyor sanıyorum. Dolayısıyla böyle bir yakınlık peyda oluyor. Burada gördüğünüz gibiyim, fazla bir üst perdeden olma durumu yok bende" değerlendirmesinde bulundu. "Sevincini Bulmak" romanında bir akademisyen olan Suna karakteriyle ilgili soru üzerine Kutlu, "Bizim aydınımızın şöyle bir problemi vardır. Aydınımız dindar olmaktan korkar. Sanatla ilgili düşüncemi yazdım, söyledim. Sanat bizi bir yere kadar götürür fakat oradan bizim dine teslimiyete intikal etmemiz icap eder. Aksi takdirde mesele, insan olma meselesi hallolmamış olur. Ne kulluk yerine gelir, ne de varlık sebebimiz yerine gelir." ifadesini kullandı. Tanpınar'ın mimari eserlere ilişkin "Bizim ecdadımız inşa etmiyor, ibadet ediyorlardı" ifadesini anımsatan Kutlu, "Bu şu demektir. Her an, her yerde, her zaman kul olduğumuzun şuurunda olmak icap eder. Bu inşa etmek değil ibadet etmektir. Bu kavranması, yapılması zor ama ideal bir meseledir" açıklamasını yaptı.

 

"Kapıları Açmak" ve "Uzun Hikaye" kitapları sinema filmine dönüşen Kutlu' sinemayı Karagöz perdesine benzeterek şöyle konuştu: "Sinema ile uğraştım. Sinemayı Karagöz perdesine yakın görüyorum. Çünkü Karagöz’de de bir perde var, bir ışık kaynağı var ve en nihayetinde gölgeler oynuyor. Yani bizim geleneğimizde olan bir şey." Yapılan bir araştırmaya göre dini bilgilerin alındığı kaynaklar arasında ilk sırada ailenin, ikinci sırada cami hocasından alınan bilgilerin geldiğini, televizyon ve radyonun üçüncü sırada yer aldığını belirten Kutlu, "Kendi meselemiz hangi dille, nasıl, nerede anlatılıyor? Bunlar günümüzde çok mühim meselelerdir. Bir şeyi birinden birine anlatmak, bu iletişimle ilgili bir şey. Hikaye de bizim için kadimden beri gelen bir meseledir. Sadece bizim toplumumuzda değil bütün toplumlarda vardır" şeklinde konuştu. Mustafa Kutlu, Kur'an-ı Kerim'de kıssaların da yer aldığını hatırlatarak, "Allah ömür verirse bu din dili hususunda düşüncelerim var, onları da yazmayı düşünüyorum. Din dili derken ekrandaki dili de konuşmak ve üzerinde düşünmek istiyorum" dedi. Konuşmanın ardından Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kara, Kutlu'ya plaket takdim etti. Erzincan'da 1947'de dünyaya gelen Mustafa Kutlu, aralarında "Sevincini Bulmak", "Nur", "Uzun Hikaye", "Mavi Kuş", "Yoksulluk İçimizde", "Bu Böyledir", "İyiler Ölmez", "Sır", "Huzursuz Bacak", "Kapıları Açmak", "Rüzgarlı Pazar" ve "Hayat Güzeldir" adlı eserlerin de bulunduğu çok sayıda kitabı kaleme aldı.