Dr. Kadir Topbaş Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen etkinlikte belgeselin yapımcısı Bekir Yusuf Açıksöz, ilk olarak prodüksiyon dizaynı üzerine "Savaşın Dahileri" adlı bir pilot bölüm hazırladıklarını aktararak, birtakım değişikliklerle seri belgesel dizisi olarak "Savaşın Efsaneleri"ni yaklaşık 2 buçuk yılda tamamladıklarını söyledi.

Her bölümde yeni bir şeyler öğrenerek, daha iyisini ortaya çıkarmak adına uğraş verdiklerini dile getiren Açıksöz, "Alp Arslan bölümünde Malazgirt Savaşı'nda gözümüze en takılan şey savaş sahnelerinin boşluğuydu. Bir bakıyoruz yüz binlerden bahsederken, sadece 2 kişinin savaştığı sahneler kullanmak zorunda kalmışız. Çekim tekniğiyle ilgili aslında bu. Kurguda çıkacak malzeme de tamamen arazide elde edilen dokümana bağlı. Dolasıyla biz daha çok düzeltmelerimizi kurgu anında yapılacak şekilde değil de, arazide çözmek üzerine üretmeye çalıştık." dedi.

 "İmkan olsa Malazgirt Savaşı'nı yeniden çekmek isterdik

Barut kullanılmayan dönemde savaşları ele alan yapımın senaristi ve yönetmeni Mecit Güven de belgeselin pilot bölümünde Alesia Savaşı'nı anlattıklarını aktararak, Türklerin yer aldığı savaşların yanı sıra Türk kültürüne yakın ve popüler konuları da belgeselde ele almaya çalıştıklarını ifade etti.

Belgeselin son bir kaç bölümünde barutun kullanıldığı savaşları da işlediklerine işaret eden Güven, 20 bölümde 40'a yakın karakterin ortaya çıktığını belirtti.

Güven, savaş belgeseli yapmanın zorluğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Bu belgesel projesi bir dizi bütçesinden çok daha düşük bütçelerle yola çıktığımız bir işti. Hepimiz kurgusundan senaryosuna kadar her işin bir yerinden tuttuk. Bir şekilde öğrenmeye de çalıştık. Bu anlamda bizim birinci bölümüz ile 20. bölümümüz arasında çok büyük fark var. Bir imkan olsa mesela Malazgirt Savaşı'nı yeniden çekmek isterdik. Çünkü bir dizi matematiği gibi değil, gerçekten işi öğreniyorsunuz. İtiraf da edelim ki yurt dışında bu işlerin çok güzel örnekleri var. Onların matematiğine biraz baktık. Kendi özgünlüğümüzü de işin içine serpiştirdik. Böyle bir iş çıkardık. İnşallah daha gelişmiş versiyonları için de çalışmalarımız devam ediyor."

Belgeselde ele aldıkları konularda objektif olmaya çalıştıklarının altını çizen Mecit Güven, "Mesela o dönemlerdeki kaynaklarda savaş sırasında bir tarafta 300, bir tarafta 500 bin var gibi o dönemin yazarları bazı şeyleri mübalağalı anlatıyorlar. Biz bunları da günümüz tarihçilerin yorumlamasıyla ve çeşitli kaynaklardan, tarih danışmanlarıyla da görüşüp, objektif bir şekilde olayları sunmaya çalışıyoruz. Tabii bir derdimiz var ve bu derdi de yurt dışındaki yapımlarda olduğu gibi subliminal verdiğiniz zaman biraz daha amacımıza ulaşıyoruz." diye konuştu.

 "Bizim için kurgu aşaması zahmetli oluyor"

Belgeselin yapımcılarından aynı zamanda post prodüksiyon aşamasında bulunan Ercan Kaya ise bir haftada 2 bölüm hazırladıklarını anlatarak, şunları kaydetti:

"104 dakikalık bir materyal toplamamız gerekiyor ve çok zordu. Dolayısıyla eksik kalan bayağı sahnemiz oluyordu. Hatta bazen hava şartlarından dolayı bir günümüz de gidiyordu. Dakikalar önemliyken bir günün gitmesi kurguda bize bu açığı kapatmak için bir aya mal olabiliyor. Bizim kurgu stratejimiz çözüm üretmek üzerine. Çok güzelleştirmeye zamanımız kalamıyor açıkçası. Genelde mücadele 'burayı nasıl kurtarırız', 'nasıl daha güzel gösteririz' diye. Hatta bazen metinsel müdahalelerle kurtardığımız yerler oluyor. Dolayısıyla bizim için kurgu aşaması zahmetli oluyor. Genelde de ayda bir bölümün kurgusu bitiyor, efektlerle beraber." İTTİFAK - AA