Türkiye'nin UNESCO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Gülnur Aybet, UNESCO 219. Yürütme Kurulu Toplantısının son gününde yaptığı konuşmada, toplantının yoğun ve verimli geçtiğini söyledi.

Amerika'da filistine destek gösterilerine sert müdahaleler sürüyor Amerika'da filistine destek gösterilerine sert müdahaleler sürüyor

Bu oturumun uzlaşı ile birçok şeyin yapılabileceğini gösterdiğine dikkati çeken Aybet, "Her şeyde anlaşmamız imkansız olsa da biraz anlayış ve beceri ile kabul edilebilir bulduğumuz noktalar konusunda anlaşmaya varabiliriz ve bu kurumu ne kadar ileri götürebileceğimize karar verebiliriz." değerlendirmesinde bulundu. Aybet, bunun için şeffaflığın ve oturum kapsamında gerekli belgelerin zamanında paylaşılmasına ihtiyaç duyulduğunu dile getirerek, böylelikle sağlıklı tartışma yapılabileceğine işaret etti.  Büyükelçi Aybet, "Tartışmaktan çekinmemeliyiz. Tartışma sağlıklıdır, birbirimizin hassasiyetlerinden haberdar olmamızı sağlar, bizi UNESCO olarak güçlü kılan şey budur." görüşünü paylaştı. UNESCO'nun Gazze'ye yönelik Eylem Planı'nı memnuniyetle karşıladıklarını belirten Aybet, Gazze ile ilgili UNESCO taslağının sunuluş biçiminden memnun olmadığını ifade etti. 

Aybet, gündemdeki konuların, kurul başlamadan önce üye devletlerle paylaşılması ve tartışılması gerektiğini, böylelikle uzlaşı kurmanın kolaylaşacağını kaydetti. 

Gülnur Aybet, "UNESCO'nun bir sonraki iki senelik icra ettiği faaliyetlerini aktardığı C5 raporunda Gazze'deki faaliyetleri de dahil olmak üzere çatışma durumlarındaki tüm faaliyetlerini raporlayacak olmasından memnuniyet duyuyoruz." ifadelerini kullandı.  Aybet, tüm Birleşmiş Milletler (BM) sisteminin, küresel ölçekte dehşet verici bir savaşın küllerinden doğduğunu, insanlık suçları işlendiğini ve bu nedenle "bir daha asla" amacıyla bu kurumların oluşturulduğunu anlattı. Ancak o günden bugüne kadar defalarca savaşlar ve insanlık suçlarının tekrarlandığını kaydeden Aybet, Bosna Hersek'teki savaştan 30 yıl sonra savunmasız insanların yine öldüğünü vurguladı. İlkelerin, uluslararası kurumların yetki alanlarının temelini oluşturduğunu vurgulayan Aybet, "Öğretecek çocuk kalmadığında, bize neler olduğunu söyleyecek gazeteci kalmadığında, yeniden inşa edilecek veya yeniden yapılandırılacak bir şey kalmadığında, o zaman, görev tanımımız anlamsız hale gelir." değerlendirmesini yaptı.

Kaynak: AA