MAHMUT YÜKSEL

Mersin’de yaylak ve kışlak hayatı yaşayan, çadırlarda teknolojik imkanlardan yoksun geleneksel hayat tarzını sürdüren Yörükler, besledikleri koyun ve keçilerden elde ettikleri süt, peynir, yün ve eti satarak geçimini sağlıyor. Mersin’in Toroslar ilçesine bağlı Değirmendere yaylasında yaklaşık bin 500 metre yükseklikteki dağlarda yaz ve kış aylarında küçükbaş hayvancılık yapan Numan Yüksel, yıllardır konargöçer hayat tarzını sürdürdüklerini belirtti.

Üç beş kişi kaldı

Zorluklarla karşılaşsalar da pes etmediklerini ve ailedeki yardımlaşmayla zorlukları aştıklarını dile getiren Numan Yüksel, 'Uzun zamandır biz bu yaylalarda hayvancılık yapmaktayız. Bu dağlarda ekmeğimizi, çorumuzun çocuğumuzun rızkını kazanmaktayız. Bu dağların çiçeğinin, bitki örtüsünün özellikleri, saymakla bitmez' dedi. Yaptığı işin Peygamber mesleği olduğunu ifade eden Yüksel, 'Hayvanların bir kısmını da toplu olarak kurbanlarda satıyoruz. Hayvancılık işi yardım işi, yalnız yapılacak iş değil. Genç nesil heves etmediği için bitme noktasında, şimdi bu yaylada sadece benim gibi üç beş kişi kaldı' dedi. Yüksel, doğayı koruduklarını, bitki örtüsüne zarar vermemeye çalıştıklarını vurgulayarak 'Biz doğaya zarar vermeden yaşıyoruz, doğanın korunması için mücadele veriyoruz' ifadesini kullandı.

Hiç rahatlık görmedim

Kış aylarında da burada kaldıklarını dile getiren Elif Demir ise, kış mevsiminde hayvanlarımızı otlatmıyoruz yemlerle besliyoruz. Yaklaşık 1,5 metre kar yağıyor sadece gökyüzünü görebiliyoruz' dedi. Demir sözlerine şöyle devam etti; 'Ürünlerimizi, yoğurdumuzu, peynirimizi yapıyoruz. Yarısını satıyoruz, yarısını kendi ihtiyaçlarımız için kullanıyoruz. Hayvanlarla uğraşarak zaman geçiyor. Doğmuş, büyümüşüz bunu görmüşüz, eller gibi rahatlık görmedik. Buraya gelen bazı kişiler 'Sen burada nasıl vakit geçiriyorsun?' diyor. Bana hiçbir zorluğu yok, var da yok. Zorumuza gitmiyor. Allah'ım sadece sağlık versin, hasta olmayalım. Bu dağda hasta olsan ne yapacaksın, dursan duramam, hastane yok. Sağ olsun dostlarımız var onlar bakıyor, yardımcı oluyorlar.' Yaşadıkları en büyük zorluğun, hayvanlarının, başka insanların bahçelerine girmesini engellemek olduğunu söyleyen Elif Demir, hırsızlığa karşı gece sık sık kalkıp hayvanlarını kontrol ettiklerini kaydetti. Yağışlı havalarda bölgenin çok tehlikeli olduğuna dikkat çeken Demir, geçen aylarda gök gürültülü bir yağış oldu komşumuzun hayvanları yağmurdan korunmak için ağaç altına toplanmıştı, yıldırım çarptı ve yaklaşık 20 küçükbaş hayvanı telef oldu. Çok üzüldük onlarında canı var. Bütün maddi varlığın her şeyin o hayvanlara bağlı. Biz böyle bir şey yaşamadık ama bizde ister istemez korkuyoruz' dedi.

Bin yıllık kültür

Amcasını ziyarete gelen Meryem Ölmez de 'Bizde çocukken hayvancılık yapardık ama daha çok büyükbaş hayvan besledik. Şimdi ise babam farklı mesleklere yöneldi. Ben yaz aylarında mutlaka amcamı ziyaret ederim. Bir eksiği ihtiyacı var mı diye sorarım. Hiçbir eksiği olmasa bile yalnız olduğu için konuşma ihtiyacı oluyor nihayetinde burada yalnız yaşıyorlar. İfadelerini kullandı. Havasıyla doğasıyla çok güzel bir yayla olduğunu dile getiren Ölmez, Yörük kültürünün bin yıllık bir geçmişi olduğunu söyledi. Ölmez, 'Biz Yörüğüz bunu gururla söylüyorum her ne kadar bu işi yapmıyor olsak da kültürümüzü unutmuyoruz, hatta zaman zaman çocuklarımı buraya getirerek görmelerini ve vakit geçirmelerini sağlıyorum' şeklinde konuştu.