Osmanlı tarihinde saraylar bize,  idari siyasi fonksiyonları ve harem hayatı yönleri hakkında bilgi verir. Ölen veya tahttan uzaklaştırılan padişah ve aile efradı Topkapı Sarayı dışında Eski Saraylara gönderilir. Lakin Osmanlı padişahlarının bu sarayların dışında, günlük hayatlarını devam ettirdikleri, ziyaretçi kabul ettikleri, devlet görevlerinin dışında ava çıkma, ata binme gibi özel hobilerini icra ettikleri saraylar, köşkler ve kasırlar da vardır.

Saraylar, devlet idaresinin yürütüldüğü, padişah ve aile efradının ikâmeti için ayrılan, harem olarak nitelenen bölümlerden oluşur. Kasr,  sanat eseri özelliği taşıyan, su kenarlarına veya manzara özelliği taşıyan mekânlara inşa edilen küçük saray binalarıdır. Köşk ise saray ve kasrlardan farklı olarak, bir zaferin hatırası, önemli bir şahsın ikameti, farklı amaçlarla saray halkının ve devlet adamlarının yaptırdığı büyük müstakil evlerdir. 

Whatsapp Görsel 2024 05 10 Saat 13.16.09 6066F8F6

Maslak Kasırları, Büyükdere Caddesi’nin İstinye-Tarabya kavşaklarıyla sınırlı bir ormanda ve Sarıyer’in ortasında bulunan bir kısımdadır. Günümüz İstanbul’unun karmaşık inşası ve gürültüsü, trafiğinden sıyrılıp âdeta kâbustan uyanıp, “Bir varmış bir yokmuş” diye söze başlayarak  bir masal bahçesinin ortasında buluruz kendimizi. Maslak Kasrı, Tarabya’da 170.000 metrekare içerisinde tabiatın tüm renk tonlarını barındıran bir meyve bahçesi içinde yer almaktadır.  Kanuni Sultan Süleyman devrinde, İstanbul’un su ihtiyacını karşılamaya büyük önem verilmiş ve bu iş için Mimar Sinan görevlendirilmiştir. Mimar Sinan o dönemin ileri mühendislik tekniklerini kullanmış ve başarılı olmuştur. Barajlardan bol miktarda alınan sular, Belgrad Ormanlarında bulunan barajlardan toplanan sular Kemerburgaz ve Eyüp’ten teraziler ve kemerlerle Kırkçeşme’ye getirilip şehre dağıtılmıştır. Maslak bu su dağıtım sisteminin en önemli bölgesinden birisidir. İstanbul’da Levent semti ile Hacı Osman bayırı arasında Sarıyer ilçesine bağlı bir semt olan Maslak adını buradan almıştır. 

Whatsapp Görsel 2024 05 10 Saat 13.16.08 5Acabb56

Osmanlı mimarisinin Batı etkisine açılması 18. yüzyılın başlarına denk gelir .Osmanlı yapılarına uygulanan Barok ve Rokoko deneme niteliğini  aşıp zamanla  Osmanlı mimarisinin önde gelen ifade biçimlerini oluşturur. 19. yüzyılın seçkin örneklerinden olan Maslak Kasırları’nın Agop ve Sarküs Balyan kardeşler tarafından yapıldığı ileri sürülmektedir. Sultan II. Mahmud, bugün Maslak Kasırlarının olduğu bölgede ilk yapıları yaptırmıştır. Sultan Mahmud dönemi ve Abdülhamid döneminde bu bölgenin avlanma ve dinlenme yeri olarak özelliğini koruduğu bilinmektedir. 

Whatsapp Görsel 2024 05 10 Saat 13.16.10 8E45Cd6F

II. Abdülhamid’in veliaht olarak yaşantısını sürdürdüğü ve sonradan tahta davet edildiği bir yer olarak Osmanlı tarihinde büyük önem taşımaktadır. II. Abdülhamid gençliğinde spora meraklıdır, iyi bir yüzücü ve avcıdır. Maslak’ta kaldığı yıllarda çiftçilikle uğraşmış, koyun ve inek beslemiş, Avrupa’dan çeşitli çiçekler ve gül fidanları getirerek bahçenin bir bölümünü sera yapmış, burada ender bulunan ağaçlar, çiçekler yetiştirmiştir. II. Abdülhamid’in marangozluk tutkusunun ilk tohumları da burada atılmıştır.  

V. Murat’ın  akli dengesizlikleri artıp düzelme ümidi kalmayınca, Sadrazam Rüştü Paşa ve Mithat Paşa veliaht II. Abdülhamid’i Maslak Kasırları’nda ziyaret edip, tahta davet etmişlerdir. Abdülhamid padişah olduktan sonra buradaki hatıralarını hiç unutmamıştır, köşkten söz edildiğinde “Tarabya üzerinde Maslak Kasrı vardır. Oraya lodos nadir gelebilir, hep poyrazdır. Boğaz’ın Karadeniz’e açıldığı noktayı tamamiyle görür, pek güzeldir.” demiştir. Rüştü ve Mithat Paşalarla yaptığı toplantı sırasında kullanılan koltuk ve sandalyelerin aynı şekilde korunmasını istemiştir. 

Whatsapp Görsel 2024 05 10 Saat 13.16.07 Bdc2F268

Maslak Kasırlarının planı, Kasr-ı Hümayün, Mabeyn-i Hümayun, Çadır Köşkü, Paşalar Dairesi, Limonluk, Hamam, Makine Mahalli,  Su Haznesi bölümlerinden oluşmuştur. Cumhuriyet’in ilanından sonra 1. Ordu ve Gülhane Tıp Akademisi’nce kurulması düşünülen bir prevantoryum için binalar ordu emrine tahsis olmuştur. 1981 yılında Devlet Başkanlığı’nın emriyle Milli Saraylar Müdürlüğü’ne devredilmiş ve geniş çaplı restorasyonlarla koruma altına alınmıştır. 1987’den itibaren Kasr-ı Hümayün bir müze olarak gezilebilmekte, Mabeyn-i Hümayun ve Çadır Köşkü kafeterya hizmeti görmektedir. 

Maslak Kasırları çevresindeki yeşil alan düzenlenmiş, mis kokan rengârenk gülleri başta olmak üzere zengin tabiat şaheserleri ile günümüz İstanbul’undan, kalabalıklardan iptalini isteyenlere sessiz, huzurlu bir köşe sunmaktadır.